Commer raporu: ABD'nin Türk direnişini kırma operasyonu!
6 Ocak 1969 günü Ortadoğu Teknik Üniversitesi Yerleşkesi’nde Amerikan Büyükelçisi Robert W. Commer’in makam arabası ateşe verildi. Daha birkaç ay önce Ankara’ya atanmış olan büyükelçi, kısa bir süre sonra 7 Mayıs 1969 günü görevinden ayrıldı. Gitmeden, ABD Başkanı ve Dışişleri Bakanı’na bir Türkiye raporu yazdı. Bu mektup, aradan 40 yıl geçmiş olduğu için açıklandı. Dr. Cüneyt Akalın, raporu Türkçe’ye çevirdi ve Teori dergisinde bir ön inceleme yazısı ile birlikte yayımladı.
Commer’in mektubu bugüne ışık tutuyor, onun için özetleyerek bilginize sunuyorum.
* * *
“Türkiye’nin bizim için ne kadar önemli olduğunu kimse inkâr edemez. Bununla birlikte Amerikan karşıtlığı giderek büyümekte olduğundan, ABD’nin konumu burada giderek bozulmaktadır.
Türk hükümetleri ve Türkiye’nin etkili siyasal azınlığı, ülkenin dünyadaki rolünü ve ABD’nin açık ara ile en büyük rolü oynadığı ittifaklar yelpazesini tekrar tekrar gözden geçirmektedir. Bu grupların ulaştığı sonuçlar aşağıdaki gibidir:
* Türkiye’nin çıkarları, Rusya ve Arap Dünyası ile ilişkilerde somut gelişmeler kaydedilmesini gerektiriyor.
* ABD faaliyetlerinin boyu ve çapı Türkiye’nin güvenliğine katkı sağlamaktan çok ona zarar verebilir.
* Kıbrıs sorununda bir savaş söz konusu olursa, Türkiye’nin yardımına gelmesi konusunda ABD’ye güvenilemez.
Türk Hükûmeti’nin hâlâ ABD ve NATO yanlısı olması bizim gözlerimizi kamaştırıp alttan alta etkili olmakta olan güçlere gözlerimizi kapamamıza yol açmamalıdır.
Sayıları az olsa bile bu güçler, basında, öğrenciler arasında ve eğitimli elit kesimde niteliksel olarak daha etkindir.
Bu süreci tersine çevirmek ve temel çıkarlarımızı korumak için belli başlı iki hareket çizgisini gerekli görüyorum:
Birincisi, onların çarpık propagandalarını teşhir etmek, bizim faaliyetlerimizi temize çıkarmak, ikincisi, Türkiye kamuoyuna, tarafsızlığa kaymanın getireceği riskleri sürekli ama incelikli bir şekilde hatırlatmak amacıyla etraflı bir program dahilinde bu Batı karşıtı aşırı kampanyaya aktif biçimde karşı koymak.
Kısacası, Türkiye solunun propaganda savaşında inisiyatifi elde tutma avantajını elinden almalıyız. Birçok kişi, bunun bizim işimiz değil, Türk Hükûmeti’nin görevi olduğunu söyleyecektir. Ama biz yolu göstermezsek, onların çabaları da gönülsüz olacak, üstelik geçmiş deneyimlere bakarsak pek de etkili olmayacaktır.
Türkiye’de gelişmeler o kadar olumsuzdur ki şu anda aktif önleyici tedbirler almamız gerekmektedir.
Eğer kartlarımızı doğru oynarsak etkin bir müttefiki yanımızda tutmaya devam edebiliriz. Bunu başaramazsak, Türkiye’nin Batı’ya yöneliminde aşınmanın devam edeceğini şimdiden söyleyebilirim.”
* * *
Son iki yıl içinde Türkiye’de Amerikan aleyhtarlığına karşı, ABD Büyükelçiliği yetkilileri ve CIA görevlilerinin ne gibi tedbirler almakta olduğunu 40 yıl önceki bu mektup açıkça bildirmektedir:
Muhaliflerin ezilmesi için Türk Hükûmeti’ne yol göstermek! Mesela, ulusalcılığı suç olarak göstermek gibi!
Dr. Cüneyt Akalın belirtiyor ki Comer, Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi sıfatıyla, Güney Vietnam halkının kalbine ve aklına nüfuz ederek direnişlerini kırmakla görevlendirilmişti; buna “pasifikasyon” deniyordu.
Commer’in uyguladığı program sırasında Noam Chomsky’ye göre 60 bin Vietnamlı öldürülmüştü. Comer’e ’kasap’ lakabı takılmıştı. Saygon’daki ekibinde Richard Holbrooke de yer alıyordu.
Commer, Türkiye’ye işte bu katliam tecrübesiyle gönderilmişti. 1968’de başlayan olaylar zinciri, Türkiye’de beş bin gencin ölümüne, on binlercesinin yaralanmasına, hapsedilmesine ve çoğunun istikbalinin kararmasına sebep oldu.