Çinli generalin Türkiye'ye bakışı ve Uygur Türkleri...
Son aylarda Çin'in "Sincan" dediği Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri üzerinde uygulanan baskılarla ilgili haberlerde bir yoğunluk var. Çin'de iki milyon Türk'ün toplama kamplarına alındığına dair haberler önce Amerikan merkezli kuruluşlar tarafından öne sürüldü, sonra haber Türkiye'nin de gündemine girdi. Son günlerde ise sayının üç milyona çıktığı iddia edildi. Haber ve fotoğraflar kötü bir istihbarat çalışması ama Uygurlara sistemli bir eritme politikası uygulandığı da gerçek... Hatta buradaki zulüm, İsrail'in Filistin teröründen daha kötü...
***
Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü ile birlikte stratejik adımlar attı. "Bir Kuşak Bir Yol Projesi" de bu önemli adımlardan biri.
Diğer taraftan, ABD, Çin'in küresel liderliği ele geçirmesini önlemek için yıllardan beri Uygur Türkleri üzerinde çalışıyor. Öyle ki ABD Kongresi'nde "Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti" bile kuruldu.
Uygur Türkleri arasında Vehhabilik akımının taraftar bulması, ABD-Suudi Arabistan ortak projesinin ürünüdür. Sonuçta burada geliştirilen radikal hareketler, Suriye'deki iç savaşa 10 bin kişilik bir tugay gönderecek kadar önemli boyutlara ulaştı. Halen bu kuvvetler İdlib'dedir.
Çin bu örgütlerden korkuyor fakat terörle mücadeleyi, Uygurları eritmek için bahane olarak kullanıyor. Kısa süren Doğu Türkistan Devleti'nden sonra yıllarca Uygur Türklerine akla hayale gelmeyecek işkenceler yapıldı. Baskılara son verilmişti ki zulüm yeniden başlatıldı.
***
Türkiye'nin Çin devleti ile iyi ilişkiler kurması, Uygur Türklerinin lehine gelişmelere yol açabilirdi. Ne Çin'de böyle bir niyet var ne de Türkiye'yi yönetenlerin böyle bir düşüncesi... Daha da kötüsü, Çin, general Liu Yazhou'nun geliştirdiği "Batı Bölge Teorisi"ni takip ediyor. Liu Yazhou, konu ile ilgili makalesinde, Doğu Türkistan'dan "Batı" diye söz ediyor ve "Batı'ya yönelmek bizim için sadece stratejik seçenek değil, aynı zamanda ümidimiz, hatta neslimizin kaderidir. Orta Asya'ya gelince, bizim gözlerimiz ilk önce Rusya ve Amerika gibi rakiplerin üzerinde olacak, ancak geniş açıdan bakarsak korkarız ki bizim en büyük rakibimiz Amerika veya Rusya değil, Türkiye'dir!'' diyor ve Çin haritasını, "bir kanadı Pasifik Okyanusu'na, diğeri Orta Doğu'ya kadar uzanan bir kartal"a benzetiyor. Doğu Türkistan'ın ise uçuş dengesini sağlayan gövde olduğunu yazıyor.
Çin devleti, bu zihniyetle yönetiliyor. ABD ise Çin'in, dünyanın merkezine hâkim olmasını önlemek adına Uygur Türklerini kullanarak, bir taraftan da ticaret savaşı ile Çin'i durdurmaya çalışıyor.
***
Çin, sistemli bir şekilde Uygurların önde gelen aydınlarını, sanatçılarını, iş adamlarını tutukluyor, yurt dışına kaçan olursa yakınlarını baskı altına alıyor.
İşte bir örnek... Çin'de iş adamı olan ve iki büyük restoranda 200 kişi çalıştıran Mahmut Kerim, işlerini yeğenine bırakıp 2016 yılında Türkiye'ye yerleşti ve İstanbul'da Uygur lokantası açarak aynı işi yapmaya başladı. Bir süre sonra Çin'de hem yeğeni hem de 200 çalışanı tutuklandı!
Hiçbir yasal sorunu yokken, iki yıl sonra, 30 Ekim'de İstanbul'daki evinden alındı. Birkaç gün gözaltında tutulduktan sonra Çatalca'daki "Geri gönderme merkezi"ne oradan da İzmir'de benzer bir kampa gönderildi. Hakkında şikâyet olduğu söylendi ama başka bir bilgi verilmedi!
Yine de ihbarın, Türkiye'de iş yapanları kontrol etmekle görevli, adı bilinen, elçi düzeyinde bir Uygur tarafından yapıldığı sanılıyor. Mahmut Kerim'in suçu, bu kişiye tabi olmamak!
Şu kadere bakın ki Çin'de kalsa da toplama kampına götürülecekti, Türkiye'de de kampta tutuluyor. Kendisine sert muamele ediliyor! Türkiye, FETÖ tecrübesi ile ihbarların nasıl uydurma belgelerle yapıldığını yaşamış bir ülkedir. Dolayısıyla bir kişi bile Çin'e verilirse, bu bir skandal olur. Çin, Uygur Türklerine, "Türkiye'ye de gitseniz elimizden kurtulamazsınız" mesajını vermiş olur.
Milyonlarca Suriyeliyi barındıran Türkiye, bir avuç soydaşına böyle mi davranacaktı?