“Çin Kuşağı” mı“ Türk Kuşağı” mı!

İnsanlığın geleceği hakkında öngörüler içeren kapak konularıyla dikkat çeken The Economist’te son makalelerden birinde küresel ekonomideki kaosun, dünya düzenini de bozacağı tahmininde bulunuldu.

“Büyük Sıfırlama” adlı programın sözcülüğünü üstlenmesiyle de tanınan The Economist, sistemi koruyan kurumların güvenilirliklerini hızla kaybettiğini belirtti ve “Küreselleşmenin altın çağı sona erdi. Sistem bir defa bozulduğunda yerine yeni kuralların koymak zor. Dünya işleri, haydutluğu ve şiddeti destekleyen doğal anarşi durumuna sürüklenecektir” ifadelerini kullandı.

***

Konuyla ilgili olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “The Ekonomist dergisinde 9 Mayıs 2024'te yayımlanan bir makalede liberal uluslararası düzenin parçalandığı çöküşün ani ve geri dönülemez olabileceği ileri sürülmüştür. MHP bu tespiti çok önceden yapmış Türk kuşağı Türkiye’nin büyük stratejisi isimli çalışmasıyla fikri ve siyasi tefekkür marifetini açık ve seçik hayata geçirmiştir. Parçalanan haksızlıklara ve sefalet içindeki bir dünyaya ortam açan, liberal düzenin kıyıya vuran enkazı doğudan yükselen aydınlıkla kaldırılıp atılacaktır. Bu aydınlık Türk kuşağıdır, Türk birliğidir.” dedi.

Bahçeli, “Kutlu hedeflerin zorlu etapları vardır. Çevremizde birbiriyle iç içe geçen olaylar vuku bulmaktadır. Türkiye’nin Filistin meselesinde gösterdiği samimiyet ve duyarlılık, Sayın Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretiyle somutlaşan ve iki ülke arasında siyasi ve ticari köprü olacak kalkınma yolu projesinin geniş imkân ve kazanımlarıdır.” diye konuştu.

Bahçeli’nin bahsettiği "Türk Kuşağı: Türkiye'nin Büyük Stratejisi" adlı kitap, 2022 tarihlidir.

***

Biz 1998 yılından itibaren “Amerikan ekonomisi kâğıttan imparatorluktur. Dayanağı ortadan kaldırıldığı zaman aniden çöküverir” derken birileri gülüyordu. Oysa Amerikan ekonomisinin temel dayanağının, hiç basılmamış, karşılığı olmayan sanal dolar olduğunu bilenler için durum fotoğraf gibiydi.

1998’de yani çeyrek asır önce “Türkiye’nin IMF reçetelerine uyarak uluslararası soygun ve milli kimlikleri yok etme sürecinden çıkması mümkün değildir. Çözüm, açıklık ve adalet ilkelerini esas alarak, soygun sistemi konusunda uluslararası bir kamuoyu oluşturmak ve buna dayanarak, karşılığı olmayan para birimlerini reddetmek, her ülkenin kendi gerçek üretimleri kadar gelir sağlamasının şartlarını oluşturmakta aranmalıdır.” diyorduk.

11 Aralık 2000 tarihli Kurultay gazetesinde ilan etmiştik ki; “Birkaç güçlü ülke bir araya gelse ve karşılıkları bulunmadığı için SDR ve Amerikan Doları’nı tanımadığını açıklasa, Amerika ve Avrupa ekonomileri bir dakika içinde çöker. Kâğıt üzerinde kurdukları dünya imparatorluğunun gücü, bir üflemeyle yıkılacak kadar zayıftır.

ABD, bugün saldırgan bir politika sürdürüyorsa, ideolojik sebeplerin ötesinde, ekonomik durgunluğa düştüğü içindir. Fakat bu savaşlar da ABD’yi kurtaramayacaktır. Çünkü dolardan kaçış, ABD’yi çökertecektir!”

* * *

2008 yılında, “Türkiye’de sürdürülen ekonomi, diyaliz makinesine bağlanır gibi IMF ve Dünya Bankası’na bağlanmıştır. Dolayısıyla küresel sistemin çökmesi, Türkiye için bir çıkış yolu olabilir. Türkiye’nin, komşuları ve Türk devletleriyle birlikte yeni bir ekonomik güç oluşturmaktan başka çaresi yoktur. İlk adım, neden bir Türk Dünyası Bankası kurmak olmasın!” önerisinde bulunmuştum.

***

Konuyu küresel stratejiler açısından işleyen emekli general Nejat Eslen ise son olarak “ABD serbest ticareti esas alan kurallara dayalı liberal dünya düzenini, Çin mallarına yüksek gümrük vergileri uygulayarak ve bu düzenin kurallarını çiğneyerek tarihin mezarlığına gömüyor.” uyarısında bulundu.

Nejat Eslen, liberal dünya düzeninin çökmekte olduğunu yedi yıl önce “Küresel Güç Mücadelesi” adlı kitabında anlatmıştı.

Tabii “Türk ekonomik kuşağı” kurmak doğru bir fikirdir ama uygulamaya konulmamıştır. Irak ile kalkınma yolu kurmak elbette iyidir ama küçük bir “etap” olmaktan öteye gitmez. Tarihi İpek Yolu’nu “Kuşak Yol” adıyla kurmaya çalışan ülke Çin’dir! Üstelik Kuşak Yol denilen yolların tamamı, Türk Coğrafyasından geçmektedir! Türkiye’nin veya Türk Cumhuriyetleri’nin, kendi coğrafyalarının hakkını vererek, bu kuşağı “Türk Kuşağı” olarak kurgulaması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları