Çıkmaz yol: Terörle yatağa girmenin stratejisi
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın katılımıyla Polis Akademisi’nde yapılan “Kürt Açılımı” çalıştayı yanlış anlaşıldı. Bu sebepledir ki, toplantıya “aynı görüştekilerin davet edilmesi” eleştirildi. Gerçekten de, salonda bir ikisi hariç, “Ağustos Böcekleri” dediğimiz, sadece 2. cumhuriyetçiler vardı.
Bu doğru, ama çalıştay “açılım paketini” hazırlamak için toplanmadı. Yanılma işte bu noktada.. Çünkü paketin taviz konuları belli. Teröristbaşı, PKK, DTP, Barzani, AB, ABD ve işbirlikçiler yıllardan beri bunları tekrarlıyorlar. Adına “demokratik” ve “siyasal” çözüm dedikleri PKK şartları teröristlere afla başlıyor, etnik kimliğin, dilin ve kültürün anayasa teminatına bağlanması ve otonomi dayatmasıyla devam ediyor. Tabii bunlar ara hedef. Nihai hedef ise, zamanı gelince ayrılmak.
Çalıştay taviz konularını değil, önceliğini belirlemek, Türk Milletini uyandırmadan ve hassas çevreleri etkisizleştirip, iç-dış dengeye, imkan ve psikolojiye göre, taktik ve stratejiyi hazırlamak için toplandı. Bu iyi görülmeli.
Amaç bu olunca Allah için söyleyelim, soğuk savaş döneminde SSCB, sonrasında Batı yanlısı hizmetlerde pişerek “ustalaşan işbirlikçilerin” seçilmesi normal değil mi?
Çalıştayın bu görevini, toplantıdan çıkan başlıklarda açıkça görebiliriz. Örnekler verelim.
-Bu süreçte DTP muhatap alınmalı.
-Açılımın adresi TBMM olmalı. Hazırlıklara Meclis Başkanı liderlik etmeli.
-Kolaydan başlayıp zora doğru gitmeli.
-Süreçte Erdoğan ve teröristbaşı geri planda durmalı. Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve tüm kesimlerin katılımı sağlanmalı.
-MHP ve CHP sürece mutlaka sokulmalı.
-Süreçte silahlar karşılıklı olarak susmalı.
-Süreci Cumhurbaşkanı desteklemeli.
-Süreç iyi yönetilemezse, tehlikeli sonuçlar doğabilir.
Evet bu hazırlıklar, olsa olsa, “akan kanı durdurmak” adına, “terörle yatağa girmenin” taktik ve stratejisi olabilir.
İyi de, geçenlerde Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi AKP, 2002’den itibaren bu süreci başlatmadı mı? O tarihte dibe vurup dağılma sürecine giren örgüt, AB uyum yasalarıyla “demokratikleşip özgürleştikçe” toparlanıp saldırıya geçmedi mi? Yeniden kan akmaya, binlerce şehit cenazeleri gelmeye başlamadı mı? Verdikçe, PKK daha da diyerek azgınlaşıp cinayetleri artırmadı mı?
Öte yandan devleti yıkmak, milleti bölmek için 46 bin kişiyi öldüren terör örgütünün propagandası alenen ve sürekli yapılıyor, her gün kanunlar çiğneniyor, açıktan pek çok suç işleniyor, ama ya soruşturma açılmıyor veya açılmışsa, yıllarca süren soruşturmalarda kimse tutuklanmıyor. Ama “hükümeti” düşüreceği iddiasıyla “Ergenekoncu” adı verilen ünlü kişiler, 4 gün içinde sorgulanıp tutuklanıyor, yargılanmak için de yıllarca cezaevinde sıra bekliyor.
Beri yandan, “T.C. akan kanı durdurmak istiyorsa önderimiz Apo ile görüşmelidir” diyen bölücülerin silahsız teşkilatı DTP niçin kapatılmıyor? Daha dün “Bütün dünyanın terör örgütü dediği PKK’yı kınamayan DTP ile görüşmem” diyen Başbakan Erdoğan, ne oldu da kararını değiştirip görüştü? Ne oldu da bölücülerle resmen pazarlık başladı? Ne oldu da suçlu caniler affedilmek isteniyor? Ne oldu da yıllardır Kandil’e terörist yetiştiren, dağlarda pek çok askerimizin kanına giren Mahmur kampının binlerce militanı, 2009 sonuna kadar Türkiye’ye alınacak? Şu işe bakın.
Daha dün İspanya’da terörü kınamadığı için Batasuna Partisi hemen kapatıldı, sorumluları cezaevine kondu. AİHM de bu kararı hemen onayladı.
Hani demokrasilerde parti kapatılmazdı? Ağustos böcekleri, neden susuyorsunuz?
Eğer samimi olarak akan kan durdurulmak isteniyorsa, teröre boyun eğmek değil, yenmek şarttır. Bu da, aynen Batının gerçek hukuk ve demokrasilerindeki gibi başarılabilir. Onun için işe; önce yürürlükteki yasaları uygulayarak ve kuşa çevrilen mevzuatı düzeltip, aynen Batıdaki gibi yaparak başlanmalı. Sonra da, terörün içerideki-dışarıdaki kaynaklarına göre ve bütünlüğü olan bir mücadele planı hazırlanmalı.
İtiraf edelim ki, şu anda bile böyle bir planımız yok..
Tekrarlayalım. Teröre boyun eğilmez. Terör ezilmezse, hedefine ulaşıncaya kadar devam eder. Hedefi de milli-üniter devletimizdir.
Uyarıyoruz! Bu çıkmaz bir yoldur. Kimse gücünü denememeli ve yanlıştan derhal dönmelidir.