Cihat meydanlarını Mercedes'siz bırakma Allah'ım!
Absürt filmlere konu olacak kadar sıradışı bir ülke kesildik… Cumhurbaşkanı ABD'yi suçlarken, ABD'ye bağlılık yemini birisi Türkiye'nin Kuala Lumpur büyükelçisi olarak atanabiliyor!.. Almanya'ya çok kızdığı saatlerde ise Meclis Başkanı'nın fiyatının kaç milyon Euro olduğu bir türlü açıklanamayan Mercedes makam arabası aldığı ortaya çıkıyor!..
Ortalık yıkılırken, partizanlar, troller, ufo gören masum dâvâ adamları "Almanya şaşırma sabrımızı taşırma" diye diklenirken bu Mercedes işi kafaları bulandırıyor tabii… Ardından yüreklere su serpen savunmalar geliyor: "Kardeşim, bu araba şahsının değil ya, devletin ve milletin!.."
İnsan rahatlıyor bunları duyunca!.. Devlet büyüklerimiz lütfediyorlar da, bu çok pahalı araba ve binaları üzerlerine geçirip, çoluk çocuklarına miras olarak bırakmıyorlar!.. Kızmaya gerek yok yani, araba sonuçta milletin!.. Asla geçemeyeceği köprünün bacakları görünecek biçimde, 24 taksitle aldığı akıllı telefonuyla özçekim yapıp sosyal medyada paylaşan vatandaşımız bununla gurur duymasın da ne yapsın? Kısmet olsa da Meclis Başkanı'nın yeni Mercedes'inin tamponuyla bir fotoğraf çektirse!..
***
Bizim devlet büyüklerimizde lüks araba merakı öteden beri var… Fakat ondan daha kötüsü, o israfı savunabilecek her türlü 'taban'ın ve 'destekçi'nin de bulunması… Savurganlığın sahibi 'kendisinden'se mesele yok!.. O israf hemen 'şandan, şereften, itibardan' sayılıp, kayıtlara geçiyor… Eh bir de "Bu benim değil, devletin ve milletin" denilince, "Ulan zaten bizimmiş" diyerek bir anda kişi başına düşen millî gelirin arttığını zannedenler sevince garkoluyor!..
Birkaç yıl önce Diyanet İşleri Başkanı'nın yeni trilyonluk Mercedes'i tartışmaya yol açmış, biz de bu konuda eleştirmiştik… Sonra pop-İslamcı bir gazetenin kadın 'yazar'ı twitter'dan bana lâf yetiştirmeye kalkışmıştı…
Kimilerine hâkim olan ve 'kendisinden' sayınca hemen meşrulaştırmaya hazır tetikle bekleyen bu psikolojinin anlaşılması için o diyaloğu tekrar vermek istiyorum…
"Başka bir konuyla ilgili twitter'da "Yalancıyı Diyanet'in 'kutsal Mercedes'i çarpsın" diye mesaj atmıştım... Pop - İslâmcı bir gazetede yazarlık yapan hanımefendi cevap yazmış bana... 1 milyonluk Mercedes haberinin doğru olmadığının ortaya çıktığını ifade ederek, 'Size geçmiş olsun' demiş ve cümlenin sonuna dalga geçme anlamına gelen 'gülücük' işareti koymuş, kendince taşı gediğini yerleştirmiş!..
Ondan sonraki diyaloğu aynen aktarıyorum: SA: Bu mesajda 1 milyon nerede geçiyor? Açıklamada kutsal Mercedes inkar edilmiyor ki! Bence size geçmiş olsun:)))
SD: 322 bin tl'lik mercedese bizde kutsal mercedes değil vasat mercedes denir:))
SA: Eh saray muhafızlarına da bu tavır yakışırdı zaten:)))
SD: 90'lı yıllarda takılmışsınız, sorun değil:))
SA: Tabii siz uzay çağını temsil ediyorsunuz ekselansların dizinin dibinde!
Sonra devam etmedi muhafazakâr yazar bacımız!.. Bana 90'lı yılları hatırlatana 14 asır önceyi hatırlatmak çözüm olur muydu acaba?"
***
Bu arada, "Acaba kuzey yarım kürede mi, yoksa güney yarım kürede mi?" bilmedikleri Almanya'yla bir süredir harp halinde olup da "Bu Mercedes de nereden çıktı?" diye dertlenip imanında zafiyet riski bulunan kimi mücahitlerimizi de rahatlatalım: Meclis Başkanımıza alınan ultra lüks Mercedes Alman malı değil, Tayvan malıdır!.. Bazı parçaları da bizim Sincan Organize Sanayii'nde, şu yerli otomobil ve uçağın yapıldığı yerin hemen yan tarafındaki atölyede imâl edilmiştir!.. Hâlâ hazımsızlık çekenler veya başı ağrıyanlar varsa Bayer'in ürettiği Coraspin'i denemek yerine zemzem suyu kremini tercih edebilirler!..
***
Bir şeye "Devletin ve milletin" denilince mesele kalmıyor!.. İnanıyoruz ki Merve Kavakçı'nın da Amerikan vatandaşlığı ve bağlılık yemini aslında devletin ve milletin!.. O yüzden milletçe rahat olalım, büyükelçiliğinin bir 'ehliyet ve liyakat' sonucu oluştuğunu kabul edelim!.. Bundan sonrasını YPG'ye "Adınızı değiştirin, SDG yapın" diye taktik veren Amerikalı kurnazlar düşünsün!..