CHP kurultayı neleri değiştirir?

CHP’de kurultaya hazırlanan parti içi muhalefetin dilinde hep benzer eleştiriler vardı: “Küçük sağ partilere verilen 39 milletvekili… Sağcı danışmanlar… Örgütlere mesafe koyup sağ partilerle yakınlaşma, ‘Kürt siyasî hareketi’nden uzaklaşma, ‘ırkçı Zafer’le yapılan anlaşma vs…”

Muhalefet kazandı ve belli ki bu eleştirileri de hayata geçirecek değişiklikler yaşanacak partide… Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2010’ların ilk yarısından bu yana uyguladığı sağa, muhafazakâr ve milliyetçi kitlelere açılma ve müttefiklik politikası artık kolay olmayacak…

Genel Başkan seçilen Özgür Özel’in adaylık konuşmasında, Bülent Ecevit’in Genel Başkan seçildiği 1972 kurultayına atıfta bulunması ‘yeni çizgi’yi vurgulamak içindi… 72 kurultayını “Bu kurultaydan çıkan sonuç bizi iktidara taşımıştır. 1972 kurultayı dünyada esen sol rüzgârları gören, anlayan, Türkiye’nin ihtiyaçlarını doğru tespit eden, siyasi kümelenmeleri doğru okuyan, doğru hedef koyan bir kurultaydır.” şeklinde tanımlayan Özgür Özel, radikal bir dönüşümün işaretini de vermiş oldu…

***

CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında sağa açılma ve ittifak geliştirme düşüncesi 2014’te ete kemiğe bürünmüştü… 30 Mart’taki yerel seçimlere Ankara ve Hatay’da sağ kökenli adaylarla girilmiş ve ciddi sonuçlar alınmıştı…

Yine 2014’ün Haziran ayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ortak cumhurbaşkanı adaylarının Ekmeleddin İhsanoğlu olduğunu açıklamışlardı… 10 Ağustos 2014’te gerçekleşen seçimlerde başarısız olunsa da, bu ittifak, ikinci hamleydi…

2019 yerel seçimlerinde İYİ Parti ile yapılan ittifak, CHP’ye 11 büyükşehir belediyesi kazandırdı… Üstelik bunların içinde 1994’ten beri alamadıkları İstanbul ve Ankara da vardı…

Sağla yapılan son iş birliği ise bu yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimindeki ‘Altılı Masa’ydı…

Belli ki son CHP kurultayıyla bu yolun sonuna gelindi… Sol vurgusu daha yüksek bir CHP, milliyetçi muhafazakâr kitlelerle barışma siyasetini sürdüren parti yerine, ideolojik olarak daha yakın görülen ve ‘Kürt siyasî hareketi’ denilerek yumuşatılan, aslında PKK’nın kontrolündeki parti ve radikal solla iş birliğine hazır bir CHP göreceğiz muhtemelen…

***

Aksine bazı yorumlar “İYİ Parti ile CHP arasında bozulan ilişki, Kemal Bey’in kaybederse Ekrem İmamoğlu üzerinden yeniden yola girer” şeklindeydi… Doğrusu bu ihtimalin gerçekleşmesi çok kolay değil… Bu kadar yıpratılmadan sonra milliyetçi kimlikli bir partinin, sağla iş birliğinin yenilgilere yol açtığını savunan, Meral Akşener’in masadaki tutumu dolayısıyla sürekli linç eğilimi gösteren, her ne kadar siyaseti bıraktığını söylese de Selahattin Demirtaş üzerinden iş birliği yapacağı adreslere selâm gönderen yeni CHP yönetimiyle ortak siyaset yapması rasyonel gözükmüyor…

Altılı Masa’nın küçük partileri, Kılıçdaroğlu muhalifleri tarafından zaten ‘siyasî kapkaççı’ muamelesi görmüştü… Seçimin ikinci turunda Zafer Partisi ile yapılan anlaşma, o muhaliflerin elinde parti içi mücadelede koza dönüşmüştü… İYİ Parti de zaten ‘hayat boyu diyet ödeme’ye mahkûm edilince geriye bir şey kalmıyordu…

İttifakta o kadar ağır bir hasar birikti ki, bir de bunun üzerine yeni CHP yönetiminin ‘Dersim’den ‘Kürt siyasî hareketi’ne, ‘partiyi yoldan çıkarıp hezimete götüren sağcı danışmanlar’dan ‘daha sol’a dair dillendirdikleri iddialar, bundan sonrası için yol ayrımını tamamen mecburiyet hâline getirdi…

İYİ Parti sadece ittifaka oy getirmekle kalmıyor, HPD gölgesi ve karşı propaganda dolayısıyla kirletilen siyasete bir anlamda meşruiyet kazandırıyordu… CHP’ye asla oy vermeyecek ama iktidardan da soğumuş mahcup ve kızgın seçmenin oy vermesini kolaylaştırıyordu… Artık bu olamayacak…

Önümüzdeki yerel seçimlerin ve CHP’nin kaderini, ‘CHP’nin de köprüleri atarak vazgeçtiği ittifakın götürdükleri’ ile adını koymasa bile girişeceği ‘PKK gölgesindeki iş birliğinin getirecekleri’ arasındaki fark belirleyecek…

Yazarın Diğer Yazıları