Benim yolum
Yıllar önce beraber başlamıştık bu mesleğe.
İte, kalka; galaşlı denizin üstünde, kayıklarda ne küreksiz, yelkensiz fırtınalar atlattık!
Takdiri ilahi gelince önüne geçilemiyor. Bu sayfalarda size yazan, sizinle dertleşen, konuşan, telepati yapan Cevat Kol kardeşimizi, ilerlemiş amansız hastalığında 57 gibi genç bir yaşta kaybedince, bayrak direğini bize devir ettiler.
Cevat Kol kardeşimizi Trabzon’un Uğurlu Köyü’nde ebedi istirahatgahına uğurlarken, öyle bir yere denk geldi ki; yine gözü kulağı ona yakın Akyazı Stadyumu’nda olacak, tribünlerden gelecek ''Gol'' sesini yine duyacak. Ruhu şad yattığı yer nur olsun. Ailesinin, yakınlarının ve yeniçaggazetesi.com.tr ailesinin de tekrardan başı sağ olsun.
***
Bizim yol, ağaçlık, patikalı köy yoludur genelde…
Yaşar Kemal’in İnce Memed’inin Çukurova’daki çakır dikenli, taşlı, kayalı yoludur. Düşer kalkarsınız, diziniz ve parmak uçlarınız kanar klavyeden!.. Yol bitmemişse eğer, bence yürüyecek, hatta koşacaksın.
Meslekte 33 yılı devirdik. 10 yıl önce emekli olduk. Emekli olunca "Hür General olursun" dediler ama biz olamadık. Zaten yoktur bu meslekte general olmak, neyimize yetmez, bilgisayarın tuşlarında çavuş olmak!
Gazeteciliklerinden ve dürüstlüklerinden yıllardır hiç rahatsızlık duymadığım, yenicaggazetesi.com.tr’nin önemli isimleri Ben Can Orhan Can ve yıllar önce gazete ve TV’de beraber dirsek sürttüğümüz Gürel Yurttaş bana kapıyı açıp yine eskilerden beraber çalıştığımız Sedat Kaya ağabeyimizin yanında bize mevzi verince "Buyur, bir tas çorbamız da varsa burada beraber kaşık sallayalım" dediler.
…Ve çok tıklanan, aşırı takip edilen olarak bildiğim bu güçlü haber bombardımanı portalında, eski ve yeni okur tabanını da görüp anlayınca, işte burası da yeni sayfamız, yeni yüzümüz, yeni vitrinimiz dedim. Önce bana şaşkın şaşkın bakan bilgisayarım, vazgeçtim sanki ormandan, ağaçtan, dereden, çiçekten, kelebekten, laptopun yanındaysa sıkıntı yok dedim!
***
Yeni dostlar…
Yeni gençler ve filizlenen arkadaşlar. Durmadan koşuşturmaya çalışan genç kadrolar,
Yeniçaggazetesi.com’un neferleri gibi. Ortalık ta sıkıntılı nefes almak isteyen, son dünya kupasını evinden hüzünle seyreden bir Türk futbolu ve Süper Lig varken, Çanakkale’de, Kanlı Sırt’ta, Soğanlı Dere’de, Conkbayır''ında, 9 metre mesafedeki karşılıklı siperlerde çarpışan, mücadele edenler gibi. Sizlere ‘Merhaba’ deyip, Ezineli Yahya Çavuş ve Harranlı Seyit Onbaşı’dan selam getirdim.
O zaman bu yaşta da durmayacak ve sokakta sinek ikili olmayacaksan, istediğin aydınlık, sağlıklı ve güler yüzlerse eğer, önündeki klavyenin tuşlarına, ayak bastığın toprağa, kapındaki suya, akan nehrine sahip çıkacaksın, gerekirse o nehirde kırmızı benekli bir alabalık olacaksın.
Çıkarız elbet biz bu dalgalı denizden; özgürlük, kardeşlik, barış, sevgi, huzur istiyorsak beklemeyelim son durakta. Sarılalım hep beraber sarmaşıklı, yağmur ormanları gibi şuracıkta.
Yenicaggazetesi.com’un kapısındayım.
"Tak… Tak." diye vurup içeri mi girsem? Zile mi bassam? Ya da kapının kolunu aşağı bastırıp içeri mi dalsam? İlk günler gibi bir habere, yoruma, analize yürümek! Yeni mekanın yüzüne ilk kez, ilk adım. Heyecan yoksa sen de, yoksun. Yazmak yaşamaktır. Resetle kendini ve bilgisayarını durma.
Çünkü; Dur deseler de, durmayacaksın.