"Cennet vaatleri mi cehennem kapısı mı?"

Seçimden önceki bu son yazımda, "nasıl bir karar vermek gerekir?" konusunda okur veya takipçi yorumlarını paylaşarak bir yere varmaya çalışacağım...

İki takipçi, iki kanada birden yaptığım eleştirileri kastederek, "İyi de kimi desteklediğinizi, kime oy vereceğinizi söylemiyorsunuz" diyor. Bir takipçi, üçüncü ittifaktan ve Sinan Oğan'dan hiç söz etmediğimi söylüyor ki bu doğru değil.

Siyasette Türk Milliyetçiliği çizgisini takip eden veya ettiğini söyleyen partiler ortak hareket etmiş veya tek aday etrafında birleşmiş olsalardı, buradaki oy potansiyelinin yüzde 30'u geçtiğini, bunun da ikinci tura kalma şansı demek olduğunu, yakın zamanda yazdım. Ancak böyle bir ortak hareket yoktur.

***

Başka bir takipçi ise iki ittifakın da 1921 Anayasası'nda mutabık olduğunu içeren yazımı "lafın tamamı aptala söylenir" diyerek paylaşmış.

Çok değerli başka tespitler de var...

Mehmet Tanrıkut, "Arkasına aldığı ABD/AB desteği sayesinde iktidara gelen AKP, zaman içinde Cumhuriyet'e ait tüm kurumları ele geçirip içlerini boşaltmayı başarmıştır. Sadece bir dönem daha işbaşında kalması hâlinde bile Allah korusun ve fırsat vermesin, olacakları düşünemiyorum!" diyor...

Mehmet. R. Aşar, "1938'den beri geldiğimiz nokta gecenin yarısı... Millet İtifakı'nın seçimi kazanması, Türk milletine bahar getirmez, biliyoruz. Bu gece yarısından tan yerinin ağarması arasındaki uzun zamanı yaşamadan güneş doğmaz, bunu da biliyoruz! Ancak seçimi kaybederlerse, geceler hiç bitmeyecek!" görüşünde...

***

"Emre" ise Mecelle'nin 30'uncu maddesini hatırlatıyor.

Mecelle, Devleti Aliye'nin son döneminde; 1868-1876 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından hazırlanan o günün medeni hukukudur. Mecelle 1851 maddeden oluşur.

Mecelle'nin 30'uncu maddesi, "Def'i mefasid celb-i menafiden evlâdır." şeklinde kısa bir cümledir. "Fesadı ortadan kaldırmak, yararı gözetmekten daha önceliklidir." demektir.

Kötüler arasında bir tercih yapmaktan ziyade, yakın tehdidi ortadan kaldırmanın önceliğine işaret eder.

***

Atatürk'ün ordudan istifa etmiş bir general iken Sivas Kongresi'nde Amerikan Mandası ve İngiliz Mandası arasında "Hangisi ehven-i şerdir?" tartışması yapanlar için söylediği "Ehven-i şer, şerlerin en kötüsüdür!" sözünü hatırlatanlar da var.

Ehven-i şer, "Kötü olanların içinde iyisi" demektir.

İki ittifak içinde de Türklükle uğraşmaya azimli kadrolar bulunduğundan bahsettiğim yazılarıma gelen yorumlardan biri bu...

Aslında şimdiki tartışma da "Amerikan mandasına mı girelim yoksa İngiliz mandasına mı?" kamplaşmasına benziyor ama yakın tehdidi ortadan kaldırmanın önceliği de ortada...

Üstelik Erzurum ve Sivas Kongreleri veya Ankara'da TBMM'nin açılışı gibi bir mücadele de ortada yok...

***

Mustafa G. ise "Egemenlik millete geçerse, Türklükle uğraşamazlar. Şu an en önemli mesele saltanatın yıkılması ve bu suç örgütünün yargılanması." görüşünde...

Sinan Oğan da "İkinci tura kalamadığımız takdirde cenneti vaat etmesek de cehennemin kapılarını kapatacağız" diyerek cehenneme düşmemeye öncelik tanıyor. Süreci en iyi izah eden söz...

Bu durumda benden ne söylemem beklenir?

Yazarın Diğer Yazıları