Cem Garipoğlu ve Cemal Kaşıkçı dosyası
Kız arkadaşı Münevver Karabulut''u öldürüp cesedini parçalayan Cem Garipoğlu''nun cezaevinde intihar ettiği bildirilmiş ve cenazesi defnedilmişti.
Aradan sekiz yıl geçtikten sonra Baba Süreyya Karabulut "Böyle bir celladın kendi canına kıyabileceğine inanmıyorum. Ya öldürüldü ya kaçırıldı. Bayramdan sonra mezarının açılmasını talep edeceğim" dedi.
***
Peki ama Adalet Bakanlığı''na bağlı olan bir cezaevinde intihar ettiği rapor edilen bir kişi, gerçekte ölmemiş ve kaçırılmış olabilir mi?
Bunun için cezaevi savcısı, müdürü, gardiyanları ile ölüm raporunu veren doktor ve defin ruhsatı veren Mezarlıklar Müdürlüğü yetkililerinin suça iştirak etmesi gerekir! Böyle bir organizasyonu kim yaptırabilir?
Süreyya Karabulut''un, mezara indirilen cesedin, intihar ettiği bildirilen Cem Garipoğlu''na ait olduğuna inanmamasının sebebi nedir öyleyse?
Süreyya Karabulut, "cesedi bize göstermediler" diyor ama ortada birçok resmi evrak var ve bunların altında çok sayıda görevlinin imzası var!
***
Bütün bu yasal prosedürlere rağmen Süreyya Karabulut''un hala şüphelerinde ısrar etmesinin çok önemli bir dayanağı var şimdi...
İstanbul''daki Suudi Arabistan Konsolosluğu''nda öldürülerek cesedi parçalara ayrılan Cemal Kaşıkçı ile ilgili dosya, suçu azmettiren ve organize eden Suudi Arabistan veliaht prensinin emrindeki Adalet Bakanlığı''na devredildi.
Oysa Kaşıkçı için ölüm emrini Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman''ın verdiğini, gönderdiği resmi yetkililerin Kaşıkçı''yı konsolosluk binasında öldürdüğünü, cesedi parçalara ayırarak yok ettiğini Türkiye ortaya çıkarmıştı... Zaten, Konsolosluğa girdiği sırada Kaşıkçı''nın üzerinde dinleme cihazı vardı.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Adalet Bakanlığı görüşüne göre hareket ederek dosyanın S. Arabistan''a gönderilmesine karar verdi.
Duruşmada, Adalet Bakanlığının, davanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrini uygun gördüğüne dair olumlu görüş yazısının dosyaya ulaştığı bildirildi.
Bakanlığın yazısına ilişkin diyecekleri sorulan müşteki Hatice Cengiz''in avukatı Gökmen Başpınar, davada durma ve dosya devri istemlerinin 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu''nun bütün maddelerine aykırı olduğunu savundu.
Suudi Arabistan''da şu an herhangi bir yargılama olmadığını belirten avukat Başpınar, "Suudi Arabistan yargılamayı tamamlamış, çokça da beraat kararı vermiştir. Beraat kararı verilen sanıklar hakkında Türk mahkemelerinin yargılamaya devam etmesi konusu açıktır. Dosyanın gönderilmesi halinde kanuna aykırı işlem yapılmış olacaktır. İdare mahkemesine dava açtık, yürütme durdurma talebinde bulunduk. Adalet Bakanlığının yazı içeriğinde iki ülke arasında anlaşma olmadığı belirtilmiştir. Bakanlığın yazısı Türkiye''nin egemenlik haklarının devri anlamına gelecek şekilde, Türk halkına yapılmış büyük bir sorumsuzluk örneği teşkil etmektedir." dedi.
***
Suç dosyası, suç işleyen bir örgüte teslime edilir mi? Yapılan iş budur. Sebep de "ekonomik kriz sebebiyle Türkiye''nin S. Arabistan desteğine ihtiyacı var" diye gösteriliyor. Oysa ülkede ve dünyada "Türkiye''de adalet sistemi, ülkenin maddi çıkarlarına göre işliyor" diye bir kanaatin hâkim olması, her türlü ekonomik krizden tehlikelidir ve çok daha pahalıya mal olur!
***
Şimdi Süreyya Karabulut''a, "Devletin kurumlarının verdiği raporlara neden inanmıyorsun?" diye kim sorabilir...
Adam "Devletin kurumları, suç dosyasını, suçlu kişinin yetkili olduğu ülkeye verdi... Sebep de ekonomik durum! Öyleyse ben Cem Garipoğlu''nun gerçekten intihar ettiğine ve defnedilen cenazenin ona ait olduğuna nasıl inanayım. Ya orada da devreye para girmişse?" diye cevap verirse, kim ne diyebilir?
Devleti bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı yoktur...