Çekirge istilâsı ve Türkiye'nin istilâsı!

Çin'de ortaya çıkıp dünyaya yayılan ve insan hayatını tehdit eden coronavirüs salgınından sonra şimdilik Doğu Afrika'da başka bir tehlike baş gösterdi.

Yemen'den üç ay önce çıkan çekirge sürüleri Etiyopya, Kenya, Uganda, Tanzanya ve Somali'de tarım alanlarını ve otlakları istilâ etti.

Birleşmiş Milletler çekirge sürülerinin kontrol altına alınamaması halinde bu ülkelerde açlık başlayacağı uyarısında bulundu.

"Çöl çekirgesi" diye adlandırılan tür, sürekli göç eden ve büyük yıkımlara yol açan bir böcek... Bir çekirge 150 kilometre yol alıp her gün kendi ağırlığı kadar yani yaklaşık 2 gram yiyecek tüketiyor.

Çekirge sürülerinin Pakistan, Yemen, Suudi Arabistan, Umman ve Sudan'ı da etkisi altına aldığı belirtiliyor.

Kriz nedeniyle Somali ülke çapında acil durum ilan etti.

Etiyopya hükümeti ise ülkenin dokuz eyaletinden dördünde "acil eylem" çağrısı yaptı.

Kenya, birçok bölgede uçaklardan ilâçlama yaparken, Uganda'nın da kuzey bölgelerine ilâçlama için asker göndermeyi planladığı belirtildi.

***

Çekirge istilâsı haberlerini okurken, Türkiye toprakları, suları, ormanları ve sanayi yatırımları üzerinde, çekirge sürülerine benzer bir istilânın yıllardan beri devam ettiğini hatırladım.

"Özelleştirme" diye başlayan, "endüstri bölgeleri" diye devam eden yabancılara doğrudan satış aşamasına geçen, bunlar da yetmeyince "Varlık Fonu" adı altında Türkiye'yi Türkiye yapan bütün ekonomik değerleri ipotek altına sokan istilâ, devleti yöneten kadrolar eliyle sürdürülüyor.

Bu istilânın kalemlerini tek tek sayacak olsam bu sütuna sığmaz. Fakat artık elde kamu kurumu niteliğindeki ekonomik kuruluş kalmadığı için sıra özel sektöre geldi. Atatürk'ün mirası olan İş Bankası hisselerine bile göz diktiler. Şimdi, özel sektörün uzun yıllar emek vererek geliştirdiği yatırımlar da tek tek elden çıkıyor. Türk girişimciler ise, Romanya gibi ülkeler üzerinden yatırımlarını Avrupa'ya taşıyor. Türkiye'nin en büyük üstünlüğü gıda bakımından kendi kendine yetmesiydi; ekmemesi için çiftçiye verilen doğrudan destekler sonunda artık patates, soğan ithal eden bir ülke haline geldi.

Ekonomik istilâ sürerken, bir taraftan da devletin bütün kurumları ele geçirildi. Ordu, yargı, emniyet teşkilatı, üniversiteler, maliye istilâ edildi. 15 Temmuz'dan sonra bir tasfiye başlatıldı ama başka ülkelerin projeleri adına çekirge sürüleri gibi devleti istilâ eden kadrolar azalmıyor, başka kılıklara girerek, yani mutasyonla artıyor!

***

Ekonominin ve devlet kadrolarının istilâ edilmesi yetmezmiş gibi aynı proje çerçevesinde, Türkiye, nüfus olarak da istilâ ediliyor. Suriye, Irak, İran ve Afganistan'dan gelen milyonlarca insana bir de 250 bin dolara vatandaşlık satılması suretiyle eklenenler oldu. Öyle ki Türkiye'ye hiç gelmediği halde kâğıt üzerinde vatandaşlığa alınanlar var. Bunların sayısının ne olduğu konusunda sağlıklı bir bilgi verilmiyor. Verilse bile kimse yapılan açıklamalara güven duymuyor. Medya ise halka gerçekleri duyurmak için değil halkı kandırmak için kullanılıyor... Bu da istilâ projesinin bir parçası...

***

Türk Milleti, tarih boyunca birkaç defa yok edilmekle karşı karşıya kaldı. Ergenekon destanı, soykırıma uğrayan Türklerden arta kalan iki kardeş ve eşlerinin, dağların arasında bir vadiye sığınması ve 400 sene sonra belli bir nüfusa ulaşmasına dayanır. İstiklâl Savaşı'na başarıya ulaşılmasaydı, Kızılırmak'ın Doğusu Ermenistan, Batısı Yunanistan olacaktı. Anadolu ve Trakya'da tek bir canlı Türk bırakılmayacaktı.

Peki şimdiki istilâ projesi, aynı hedefe yönelmiş değil midir?

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları