Çağımızın topları ve genetik terapi!
Metalürji Yüksek Mühendisi Hakan Koçak, yüksek lisans çalışmalarından sonra ülkenin nitelikli metal ihtiyacını karşılayacak bir şirket kurup geliştirirken, eş zamanlı olarak araştırmalarına devam etti ve kitaplar yayınladı.
İmzalayıp bana gönderdiği son eseri "Çağı Değiştiren Toplar", yine kendi kurduğu Bolokur Yayıncılık''tan çıktı. Kitaba gösterilen özen, yayıncılıkta mühendislik etkisinden olmalı. Zira kâğıdından sayfa düzenine kadar içeriğindeki değerli bilgilere yakışacak derecede titiz hazırlanmış.
***
Hakan Koçak, Takım Çelikleri El Kitabı, Bakır Alaşımları El Kitabı, Çelik Rehberi, Dünyayı Fetheden Metal: Çelik, Metal ve Makine Tabloları El Kitabı gibi çoğu Almancadan tercüme olan eserleri, sektörde çalışanların bilgisine sunduktan sonra, ağırlıklı olarak İstanbul''un fethinde kullanılan topları esas alan çalışmasıyla genel okura hitap eden bir eser hazırladı. Kitapta konuyla ilgili çok değerli uzmanların makaleleri de var.
Hakan Koçak, Osmanlı''nın topları imal ettikten sonra savaş bölgesine taşımaktaki zorluğu ve zaman kaybını telafi etmek için seyyar top dökümhaneleri kurduğuna dair bilgiler de veriyor. Bugün bile seyyar top dökümhanesi kurmak çok zordur ama cihan devleti olmak böyle bir şey olsa gerek...
Aslında İstanbul''un fethinde kullanılan topların ilk çalışmaları, Fatih''in babası 2. Murat zamanında Edirne''de başlıyor. Seyyar dökümhane de o zaman kuruluyor! Neşri ve Aşıkpaşa tarihine göre ilk olarak, 1438''de yapılan Mora yarımadasındaki Germehisar kuşatmasında seyyar bir dökümhanede dökülen toplar kullanılmıştır.
Fatih, işte bu çalışmaların üzerine kendi mühendislik bilgisini katmıştır.
Kitapta, Mustafa Everdi imzalı makalede Hz. Muhammed''in halen Topkapı Sarayı''ndaki kutsal emanetler arasında yer alan kılıçlarından birinde Kayı damgası bulunduğu da belirtiliyor; Mekke''deki kılıç ustası, demirci Hattâb bin Eret bir Türk idi.
Başka araştırmacılar, söz konusu kılıcın, Ahmet Yesevi ve Şeyh Edebali üzerinden Osman Bey''e kadar gelen Hz. Osman''ın kılıcı olduğunu yazmıştır.
***
Hakan Koçak''ın çevirdiği "Dünyayı Fetheden Metal: Çelik" adlı eseri görmedim ama yıllar önce okuduğum Paul Kennedy''nin "Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri" kitabından aklımda kalan en önemli bilgi şudur: Süper güç olmak demek çelik üretiminde öne geçmek demektir!
Tabii, toplar savaşlarda yine kullanılıyor ama yakın zamanda, çelik veya metal savaş araçlarının yerini uzaydan dünyaya yönelik elektromanyetik dalga veya lazer ışını kullanan araçlar alacak. Yine genetik gibi çağı değiştiren teknolojiyi üretip kullananlar, süper güç niteliğine sahip olacak; üretemeyenler, üretenlere boyun eğecek... Genetik terapi sıvılarında olduğu gibi istemedikleri nüfusu yok etmeleri için atom, hidrojen veya nötron bombasına ihtiyaç duymuyorlar!
***
Fatih''in toplarından bahsetmişken Orhan Dündar''ı anmamak olmaz. Dündar, "Medeniyetlerin Aşil Topuğu" adlı eserinde der ki, "Türklerin kozmoloji anlayışı, ''dünyevi''dir. Batı''nın kozmoloji anlayışı ise dünyanın reddine dayanır, hatta dünyayı ''şeytan sitesi'' olarak görür. Avrupalı düşünürlerin beyinlerindeki surlar, ancak Fatih''in toplarının çökerttiği İstanbul surları ile birlikte yıkıldı... Türklerin 16''ncı asır sonrasında geri kalmasının sebebi ise kendi sistemlerinden vazgeçerek, Batı''nın terk etmeye başladığı Hermesçiliğe yönelmeleridir.
Hermesçilik, insan tanrıcılıktır, insana tapmaktır. Bugün insanlarımızın bir kısmının Tanrı''ya değil, şeyhlere, pirlere, cemaat önderlerine hatta siyasi liderlere tapmasının ve onların her dediğini yapmasının asıl sebebi budur."
"Yunan işgaline karşı direnmeyin" bildirilerinde imzası olan İskilipli Atıf''a bugünkü iktidarın sahip çıkmasının asıl sebebini ise herkes biliyor!
Bir milletin medeni seviyesini ise günlük siyasi ritüeller veya batıl inançlar değil, bilim ve teknoloji üretebilmesi belirliyor.