Büyükelçi olmak için yeni kriterler!
Dışişleri Bakanlığı'na göre "Büyükelçi, nezdinde görevli bulunduğu ve akredite edildiği ülkelerde Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Cumhurbaşkanını temsil eder. Büyükelçi, görev yaptığı ülkede büyükelçiliğe bağlı tüm birimlerin amiridir."
Büyükelçiye devlet başkanı tarafından bir "güven mektubu" verilir. Görevlendirildiği ülkenin devlet başkanına bu mektubu resmi törenle sunar ve ancak ondan sonra göreve başlamış sayılır.
Alman tanımına göre, "Büyükelçi, Almanya'nın gözü, kulağı ve ağzıdır."
AKP iktidarı ise mevcut Dışişleri personelini "monşer" kabul ettiği için büyükelçi olarak dışarıdan atamalar yapmaktadır. Son atamalara bakıldığında büyükelçi olmak için AKP iktidarının yeni kriterler geliştirdiği anlaşılmaktadır.
***
Meselâ, ülkesinde bir cinayetten yargılanırken yurt dışına kaçmış olmak, vatandaşlıktan kendi isteğiyle çıkmış olmak, erkek adaylar için askerliğini yapmamış olmak, Türkleri Ermeni soykırımı yapmış olmakla suçlamak, yeni kriterler arasındadır.
Yine rüşvet almakla suçlanırken bakanlıktan istifa etmiş olmak, iktidarın soruşturma izni vermemesi sonucu şimdilik paçayı kurtarmış olmak da büyükelçi olmak için geçerli niteliklerdir.
Tek tek atamalar incelendiğinde başka kriterler de tespit edilebilir elbette.
Viyana Büyükelçisi olarak atanan Ozan Ceyhun'un, 1977 yılında İstanbul'daki Adana Erkek Öğrenci Yurdu'nu uzun namlulu silahlarla taradıktan sonra bombalamakla ve Mustafa Erol adlı ülkücünün şehit olmasına yol açmakla suçlandığı, olayın hemen ardından Avusturya'ya kaçtığı, hakkında kırmızı bülten çıkartıldığı, gıyabında idam cezasıyla yargılanırken zaman aşımından davasının düştüğü bilinmektedir. Alman milletvekili olarak, Alman parlamentosundan, Türklerin Ermenilere soykırım yaptığına dair karar çıkarmaya çalıştığı, Türk vatandaşlığından çıktığı, dolayısıyla askerlik de yapmadığı ama AKP'den milletvekili adayı olabildiği bilinmektedir.
İşte böyle bir kişiye Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın "güven mektubu" vermesi, önemli bir ölçü değil midir? Böyle bir kişinin güven mektubunu Avusturya Cumhurbaşkanı nasıl kabul edecek?
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir taraftan da Türkiye'nin ekonomiden teröre kadar birçok alanda yeni bir istiklâl harbi verdiğini söylüyor…
Erdoğan, "Ülkemizde Gezi'den sonra yaşanan hiçbir hadise, tabii mecrasında gelişerek ortaya çıkmamıştır. Hepsinin gerisinde bir senaryo, tuzak vardır" dedi.
Türkiye'nin Suriye ve Libya politikalarının bir macera ya da keyfe keder bir tercih olmadığını söyleyen Erdoğan, "Bugün Suriye, Libya, Akdeniz ve genel olarak bölgemizde vermekten kaçındığımız her mücadele, yarın bize daha ağır bir faturayla geri döner" diye konuştu.
Erdoğan, bu mücadelede Türkiye ile diğer güçlerin çıkarlarının zaman zaman çatıştığını belirterek, "Hamdolsun Türkiye'nin gücü ve kapasitesi bağımsız siyaset izlemeye yeterlidir. Gerekirse tek başımıza adımlar atarak ülkemizi doğru hedeflerine götürmeye çalışıyoruz. Artık Türkiye'nin gücü ve kapasitesi, bağımsız siyaset izlemeye ve bunu sahada hayata geçirmeye yeterlidir. Hem siyasette hem diplomaside, gerektiğinde askeri gücümüzü en üst düzeyde kullanıyoruz. Sahada ve masada tüm imkânlarımızı seferber ediyoruz. Netice almayı başardık. Bugün sıkıntı yaşadığımız noktaları sebebinin geçmişte güçlü duruş sergilenmemesinden kaynaklandığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Türkiye, Suriye'de, Libya'da, Akdeniz'de mücadele verirken, hiçbir dayanağı olmayan tartışmalarla Türkiye'nin enerjisi heba edilmek isteniyor. Bu oyunlara gelmeyeceğiz. İşimize bakacağız. Boş tartışmalarla geçirilecek tek bir anımız bile yok. Asıl işlerimize dört elle sarılacağız. Ama meydanı da bunlara bırakmayacağız" dedi.
Peki ama Türkiye diplomatik alanda, Ozan Ceyhun veya Egemen Bağış gibi kişilerle mi istiklâl savaşı verecek?