'Büyük Oyun'
İngiltere'nin başbakanlarından Gladstone'u inceleyin, çan çalanların Türkler üzerindeki emellerini anlayın.
Ne büyük milletmiş Türkler... Müslüman olduğumuz için üzerimize geliyorlar desek, tek Müslüman biz değiliz ki...
Şu aklımızda olmalı: Fütuhat sadece kılıç değildir. İlim olmadan fütuhat nereye kadar? İlmimiz de vardı, kılıcımız da...
En büyük hedef biziz. Bulunduğumuz coğrafya itibarıyla biziz, tarihî vetiremiz itibarıyla biziz. Türklerden başka hangi Müslüman topluluk üzerine bu derece gidilmiştir?
"Türk Adını Silme Planı"nda vermiştim. Gladstone, Türk düşmanlığında sınır tanımıyor. Bugün Ortadoğu'da oynanan oyunları çözebilmek için önce Gladstone'u çözmeliyiz.
Kim bu "Haçlı savaşçısı" William Ewart Gladstone?
1809-1898 yılları arasında yaşayan Gladstone, İngiltere başbakanıydı. Ara ara altı defa bu makama geldi.
Prof. Dr. Taha Niyazi Karaca, "Büyük Oyun"u yazdı. Kitabın alt başlığı "İngiltere Başbakanı Gladstone'un Osmanlı'yı Yıkma Planı". (Timaş Yayınları, 528 s.)
Prof. Dr. Karaca, "Osmanlı Devletinin yıkılış sürecini anlayabilmek için bir Türk tarihçisinin Gladstone'u görmeme şansı hemen hemen hiç bulunmamaktadır. Çünkü Kırım Savaşında, Eflak ve Boğdan'ın bağımsızlık mücadelesinde, Bulgaristan olaylarında, Mısır'ın işgal edilmesinde, Ermeni sorununun uluslararası alana taşınmasında, Yahudilerin Filistin'e yerleştirilmeleri sürecinde, kısacası Osmanlı Devletinin karşılaştığı bütün sorunların arkasında William Ewart Gladstone ismi tarih meraklısının karşısına çıkmaktadır." diyor ve şu neticeyi kayda geçiriyor:
"Elbette ki Osmanlı Devletinin yıkılışı birçok etkene bağlıdır. Fakat İngiltere Başbakanı William Ewart Gladstone'un başlattığı 'Türkleri geldikleri yere gönderme' politikasının giderek artan bir 'kelebek etkisi' oluşturduğu ve birbirine bağlı sorunların Osmanlı Sultanını çözümsüzlüğün içinde bıraktığı da belirtilmelidir. Gladstone'u anlamadan 19. yüzyılı ve sorunlarını anlamak mümkün değildir. 19. yüzyılı anlamadan da günümüzü ve sorunlarını anlamak imkansızdır. Çünkü bu yüzyılın sorunları ve politikaları 21. yüzyılda yaşamaktadır."(s. 498).
Gladstone, "Türk-Sırp Savaşı; Bulgar Dehşeti [Bulgarlara uygulanan dehşet] ve Şark Meselesi" kitabında Türkler hakkında ne düşündüğünü çok bariz ortaya koyar:
"En kaba biçimiyle Türk ırkının eskiden ve şimdi ne olduğunu kısaca ortaya koymaya çalışmama müsaade edin. Bu sadece basit bir Muhammedîlik [Mahometanism, Müslümanlık] meselesi değil; fakat, Muhammedîliğin belirli bir ırkın tuhaf karakteriyle birleşmesidir. Onlar ne Hindistan'ın ılımlı Muhammedîleri ne Suriye'nin şövalyevarî Eyyubîleri ne de İspanya'nın kültürlü Araplarıdır. Onlar nihayetinde Avrupa'ya ilk girdikleri kara günden [black day] beri insanlığın en büyük insanlık düşmanı [anti-human] türüdür. Gittikleri her yerde onları takip eden büyük bir kan izi bıraktılar ve böylelikle hâkimiyetlerinin uzandığı yerlerde medeniyet gözden kayboldu." (William Ewart Gladstone, The Turco-Servian War: Bulgarian Horrors and the Question of the East, New York & Montreal: Lovell, Adam, Wesson & Co. , 1876).
Aynı zamanda Evangelist olan Gladstone'u bil, başımıza ne örülmek istendiğini anla.
Adamın kinin nasıl katmerlendiğini Türklerin Avrupa'ya girişini "black day" olarak adlandırması ortaya koyuyor.
Zamanımız Gladstoneları etrafımızı sarıyor.
Biz kendimize bakalım, biz birliğimize bakalım; içimizde ayrışmayalım.