Büyük Kürdistan beklentisi
Önce Irak, halen Suriye ve İran derken Büyük Kürdistan ile ilgili hamleler ve beklentiler her fırsatta dile getirilmektedir. PKK terörü ise sürekli gündemde kalmaktadır. Terörün sona erdirilmesi maksadıyla yönetim tarafından, bilinen nedenlerle son zamanlarda biraz duraksama görülmüşse de, terör örgütü ve İmralı’daki lideriyle müzakereler düzenlendiği kamuoyuna da yansımıştır.
PKK terörü bölücü bir özellik taşımaktadır. Amacı demokratik haklar adı altında bölünmeye yol açacak olan gelişmeler için bölücü siyasete zemin hazırlamaktır. Böyle bir zemin yaratılmasına sebep olmamak için, terörün sonlandırılmasına yönelik örgütle ve liderleriyle yapılan siyasi müzakerelerin fayda değil, zarar getireceği, bu girişimlerin tavizlere yol açacağı dikkate alınmalıdır. Bunun da güvenliğimizi olumsuz yönde etkileyeceği ve bölünmeye yol açacağı bilinmelidir. Bu nedenle terörün siyasi zemin yaratmasına imkân vermeden askeri alanda tam bir yenilgiye uğratılması önem arz etmektedir.
Diğer taraftan Irak, bu çerçevede Irak’ın kuzeyindeki yönetim, Suriye ve İran ile olan ilişkilerde, bölünmeye sebep olabilecek yaklaşımlardan uzak durulmalı, olaylara bu açıdan da bakılmalıdır. Ayrıca bu konuyla yakından alakalı küresel güç odakları ve bölgesel güçlerle temaslarda da, bu güçlerin ileriye dönük politikaları göz önünde tutulmalıdır.
***
Geçenlerde bu konuyla ilgili güncel bir gelişme dikkatlerden kaçmamıştır. Bu gelişme, Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü nedeniyle Erbil’de düzenlenen konferanstır. Konferansa, Irak’ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimi başkanı Mesut Barzani, BDP ve DTK başkanları ve bir kısım BDP milletvekilleri katılmıştır. Barzani konferansta yaptığı konuşmada, Kürdistan’ın her parçasının kendine özgün özellikleri olduğunu ve hepsinin kendi kaderini tayin etme hakkının bulunduğunu ve bunun da zamanının geldiğini ifade etmiştir. Mahabad Cumhuriyeti’ni anmak için Kürdistan’ın dört parçasından davetlilerin katılımıyla konferans düzenlenebiliyorsa, Kürt Ulusal Konferansının da bu yıl düzenlenebileceğini açıklamıştır.
Toplantıda konuşan BDP Genel Başkanı ise, Kürt halkının tarih boyunca zulüm gördüğünü, Güney Kürdistan halkının Kuzey Kürdistan için, Kuzey Kürdistan halkının da Güney Kürdistan için acı çektiğini, dört parça Kürdistan halkının birbirinin acısını derinden paylaştığını, katliamların sona ermesi için Kürtlerin birliğinin olmazsa olmaz olduğunu söylemiştir. Ayrıca, Kürtlerin sömürüldüğünü ve sebebinin de aralarında ittifak olmamasından kaynaklandığını, Kürdistanlı siyasi bir hareket olarak Kürt halkının birliği ve beraberliği için her türlü fedakârlığa hazır olduklarını, ulusal birlik olarak kendi kararlarını vererek yola devam etmeleri gerektiğini beyan etmiştir.
***
Bütün bu gelişmeler, bölgede Büyük Kürdistan’ın oluşturulmasına yönelik beklentilerin gerçekleşmesi için ortaya konan teşebbüslerdir. Barzani’nin, bu hareketin liderliğine oynadığı son derece açıktır. Barzani, dört parçadan biri olarak ABD’nin Irak’ı işgalinden sağladığı özerklik avantajını bu yönde kullanmak istemektedir. Gerek Barzani, gerekse Türkiye’den katılanlar, PKK terör hareketinin siyasi alana kayarak, birlik için müşterek siyasi çalışmalar yapmasını öngörmektedir.
Esas itibariyle Kürtlerin tarih boyunca kendi inisiyatifleriyle bir devlet kuramadıkları, devlet kurma faaliyetlerini, daima içinde yaşadıkları ülkelerin yabancılar tarafından işgalinde, kendi devletlerine ihanet edip işgalcilerle işbirliği yaparak ve onların desteği ile yürüttükleri ve bunların da ya başarısız, ya da kalıcı olamadığı bilinmektedir. Mahabad Cumhuriyeti de, kâğıt üzerinde kurulup, devamlılığı sağlanamayan ve başarılı olamayan tek teşebbüstür. Büyük Kürdistan hayalinin gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar için, başarısız da olsa bir örnek ve bahane olarak kullanılmaktadır.
***
Niyet bellidir ve bu niyet son derece açık olarak ortaya konmaktadır. Bu niyetin içindeki Türkiye ayağının da amacı son derece belirgindir. Tehlike görmezlikten gelinmemeli, bu kapsamda bölücü terör ve bölücü siyasetin amaçlarına hizmet edecek her türlü davranıştan uzak durulmalı, demokrasi adı altında ülkenin geleceğine ilişkin alınacak kararlarda daha itinalı davranılmalıdır. Devlet, iç siyasi kaygıları dışarıda tutarak, devlet olma bilinci ile hareket etmelidir.