Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Bütün renkler kirlendi...

Çeyrek asrı geride bıraktığım meslek hayatımda en sevdiğim söz "bütün renkler kirlendi, birinciliği beyaza verdiler" tespitidir. Yazarın renklerle ilgili bu tespitini 15 yıldır "bizim mahalle" olarak nitelendirilen "medya" için kullanmaya başladım. Basın tarihimizde gazete ve yazarlar arasındaki rekabet yüzünden önemli tartışma ve polemikler yaşanmıştır. Ancak seviye böylesi çukura düşmemişti. Askerî okullara FETÖ'den çok önce 1950'li yıllarda sızmaya kalkışan bir grup var. İsmi lazım değil... Yıllar önce yazdım. 15 Temmuz darbe girişiminden iki yıl önce yayınlanan "İmamların Öcü" adlı kitabımda detayları var. Katılım bankacılığı adıyla garibanların birikimini toplayıp, üzerine yatan bu süslümanlar, zaman aşımı için bir yıl daha top çevirip, milyonlarca doların üzerine soğuk su içtirmenin peşinde. Hükümete yalakalık adına "tetikçilik" modeline sarılıp, karalama ve iftira ile sonuç alabileceklerini sanıyorlar. Şu anda ülkede en çok satılan, okunan gazetesi olan Sözcü'den FETÖ'cü çıkarma peşine düşmüşler. Günlerdir saldırıyor ama saldırdıkça batıyorlar. Bayi satışları 5 bin bile değil. İktidarın nimetlerinden, özel imarlarla inşaat işlerinden yolunu bulup, ABD ile iş tutuyorlar. Dinbazların ortak özelliği "Atatürk düşmanlığı"dır. Malum bir gazete vardı. FETÖ'nün kağıdı ve matbaasında basılan Taraf... Sahibi ve yöneticileri kaçtı. Bir kısmı hapiste, orada tetikçilik yapanlar bugün malum matbuatta atışa devam ediyor. Dedik ya ortak özellikleri "Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk Düşmanlığı" olduğu için Atatürkçülere saldırıyı da görev sayıyorlar. Hedefleri Türkiye'de en fazla okunan adı gibi yılmaz, Yılmaz Özdil var... 7 yaşındaki çocuktan 70 yaşındakine kadar her yaşta, her kesimde insanımızın okuyup, anlayacağı, özümseyip, anlatacağı "Mustafa Kemal"i yazan Yılmaz'ı para ile vurma gayreti bir kez daha cehaletlerini sergiletti... Mustafa Kemal kitabı zaten yeterince sattı. Satıştan önce yazarı ve yayınevi gelirin Darülaceze ve Vefa Lisesi Vakfı'na bir kısmının bağışlanacağını açıklamıştı. Yılmaz yıllarca kalemi ile ekmek parasını çıkaran emekçi meslektaşımızdır. Milyon dolarlık batık kredilerle yalı dairesinde oturmaz. Kaldı ki yazarların emeğidir telif ücreti. Analarının ak sütü gibi helaldir. Özdil, kazandığı para ile şişman ıstakoz yiyip, pahalı şaraplar içmez. Paris'ten, Amerika'dan giyinmez. Havai'de bilmem ne adalarında yazlığı yoktur. Kırmızı Kedi'nin sahibi Haluk Hepkon da rüştünü ispat etmiştir. Balyoz kumpasında tutuklu bulunan askerlere yazılan mektupları "Er Mektubu Görülmüştür" adı ile basıp, dağıttılar. Geliri ile şahane bir kız öğrenci yurdu inşa ettiler. Hepkon ailesini daha önce yazdım. Okullar, hastahaneler, sosyal tesisler yapıp devlete devretmişlerdir.

Cehalet bu ya... Kitap okurunun, koleksiyoncuların dünyada neler yaptığını bilmezler. Nasıl duvarlara asılan pahalı tablolar için müzayedelerde milyonlarca para ödeniyorsa. Nadide kitaplar için de açık artırmalar düzenlenir. Kitabın değeri ilk baskı, özel baskı, nadide baskı gibi 8-10 kriter ile değerlendirmeye alınır. Kişiye özel imzalı kitapların Amerika'da, Avrupa'da satış fiyatı 3-5 bazen 10 katıdır. Bütün bunları okumayan, kitap sevmeyen bilmez. 1881 adet özel baskı sahipleri bu özel baskının sahibi olmanın onurunu yaşarken yıllar sonra mirasçılarının daha büyük paralar kazanacağını da bilir. Değerli dostum Yılmaz Özdil, bu özel baskının parasını cebinden ödeyeceğini ilan ettiğine göre bana imzalayıp göndermeyecektir. O kitabın gelirinin nereye vakfedileceğini öğrenenler bilmem utanmazlıklarına devam edecek mi?

***

Yandaşlık bizim mesleğin itibarını yer ile yeksan ediyor. 167 yaşındaki seçmen gerçeğini, bir evde 1500 kişilik taşımayı kamufle etmek için YSK'nın "mükerrer, hayali ve sahte seçmen yok" açıklamasını manşetlere taşıyarak bir rezalete daha imza attı. Bir dönem 1 milyon tirajını geçen ve Türk basınının "Amiral Gemisi" olarak bilinen gazetenin şu günlerde 67 bine düştüğünün sebep ve sonuçlarını irdeleyemezler bile... İçlerinden birisi çıkıp da Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki'nin "arsa vermedim" açıklamasına karşılık "24 yıl boyunca Kayseri'de kaç FETÖ okulu, üniversitesi kuruldu, o arsaları kim verdi? Mahkeme dosyalarına giren Kayserili iş adamları ve siyasetçileri Pensilvanya'ya kim götürdü?" sorusu yöneltemez! Aynı tetikçiler RTÜK Başkanlığından yandaş TV'lere ceza yazdığı için istifaya zorlanan İlhan Yerlikaya'nın sağlık sorunlarından niye dem vurmaz!

Yandaşlık, yalakalık, tetikçilik zor zanaat... Seçimden hemen sonra bayiden satılmayan 7-8 gazetenin kapanacağını hatırlatayım. Ama tuzu kurular "danışmanlık" gayesi ile gerçek emekçiler gibi işsiz kalmayacakları için dert etmezler. Ne de olsa biat ettikleri makam "Medyasız Türkiye" istiyor. Uzatsınlar boyunlarını... Yakışır!..

Yazarın Diğer Yazıları