Bunu ancak tıp açıklar!

İnsan bazen de kendisini sorgulamalı "Acaba sıkıntı bende mi?" diye... Sorguladım ve sonuca ulaştım, itiraf ediyorum, galiba arıza bende...

Çünkü anlamakta zorlanıyorum... Bir siyasî irade düşünün... Kobani dedikleri Ayn-el Arap düştü düşüyor diye yaygara kopuyor... Söz konusu yere IŞİD abanıyor... İçeride direnen ise PYD/YPG...

Bu durumda Kuzey Irak'tan takviye lâzım... Takviyenin doğrudan oraya gönderilmesi mümkün değil... Türkiye'nin koridor açması ve silah ile 'savaşçılar'ın Türkiye topraklarından geçmesi gerekiyor...

Açıyoruz koridoru, önlerine eskort vererek... Her yerleşim merkezinde sloganlarla, paçavralarla, zılgıt ve alkışlarla şov yapmalarına göz yumarak... Çekirge sürüsünün yedikleri, içtikleri, zıkkımlandıkları ne varsa hesaplarını kaymakamlıklara ödeterek... Uçakla gelenleri de sınıra 4 kilometre mesafedeki Çukobirlik binasında ağırlayarak... Resmi ağızdan 'kardeşler'e selâm yollayarak...

Herifler Allah'tan Habur'dan Suruç'a en kısa yoldan gittiler... İşin tadını çıkarmak için Habur'dan girip, "Hazır gelmişiz. Propaganda ve konaklama imkânı beleşken Diyarbakır-Elazığ-Malatya-Kayseri -Adana- Gaziantep- Şanlıurfa güzergâhını kullanacağız, hatta arada bir de Mersin yapsak mı?" diye ısrar etseler ona bile izin verecek durumdayız!.. Eee o vakitler yine henüz kandırılmamışız ve PYD'nin başı Salih Müslim'e ekselans muamelesi çekiyoruz!..

***

Neyse ki silâhlar da 'savaşçılar' da sağ salim bir şekilde Kobani dedikleri yere ulaştılar, sayemizde!.. ABD havadan vuruyor, bunlara alan boşaltıyor, bunlar da şehri kurtarıyorlar!.. Tabii Türkiye'den giden ve en büyük alamet-i farikası 'Amerikan karşıtlığı' olan kimi Marksist örgütlerin de 'emperyalist Yankiler'le omuz omuza verdikleri sınıf mücadelesinin bu zaferdeki payını da unutmamak lâzım!..

Sonuçta topraklarını silâha ve 'savaşçı'nın geçişine açan Türkiye sayesinde bugün 'tek parça' kalmasını savunduğumuz Suriye'deki Ayn-el Arap kurtarılıyor!.. Şimdi IŞİD'in elinde değil ama Şam yönetiminin de elinde değil!.. Olsun, yabancıya gitmedi, PYD/YPG'nin elinde!..

***

O günlerde Anadolu Ajansı'na konuşan Sefin Dizai "Kobani Türkiye sayesinde kurtarıldı" diye bizimkileri öve öve bitiremiyor, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu 'şeref'i üstlenip selâm yolluyor, PKK'nın siyasî uzantısı parti ise "O selâmı söyleyene değil, söyletene bakın" açıklamaları yapıyordu...

Sonuçta 'ortak zafer'di!.. Ortakları saymayalım ama bunu 'zafer' diye yutturduğunuzda keyif alan ve bunu "Osmanlı gibi büyüyoruz" şeklinde algılayan kitleler de vardı... Yine alkışlamışlardı gururla...

***

Aradan bir yıl bile geçmeden ABD, "IŞİD'le savaş" gerekçesiyle TIR'larla silah göndermeye başladı şimdi 'toprak bütünlüğünün önemini keşfettiğimiz' Suriye topraklarına... Alıcı, ahmaklar uyanmasın diye Suriye Demokratik Güçleri kılıfı giydirilmiş PYD/YPG...

Üstelik gizli de değil, açıktan binlerce TIR silah... Mevsime göre Esed'den tekrar Esad'a doğru viraj alırken bunu kabullenmek mümkün değildi tabii!.. Bir süre sonra müjde geldi!.. Dışişleri Bakanı, Trump'ın artık YPG'ye silâh vermeyeceğini açıkladı...

Peki buradan bir diplomatik başarı çıkar mıydı? Çıkmazsa eksik kalırdı!.. AB'ye girerken de çıkarken de alkışlayan bir insan türüyle karşı karşıyayız!.. Bunların yetişkin olanları, Rus uçağını vurduk diye nârâ atabiliyor, ardından özür dilememizi "Şanghay'a giriyoruz" şeklinde tarihî bir adım olarak yorumlayabiliyor!..

O yüzden önceki gün sosyal medyada paylaştığım bir mesajı aktarayım, hayret ifadesi için: "Dün 'Kobani düşüyor' diye YPG'ye silâh ve peşmerge takviyesi için toprağımızı koridor yapıp, önlerine eskort vermişlerdi... Bugün binlerce tırdan sonra aynı örgüte ABD'nin artık silâh vermeyeceğini diplomatik başarı olarak sunuyorlar... Bunu ancak tıp açıklar..."

Yazının başında ifade etmeye çalışmıştım: Arıza galiba bende, bizde!..

Yazarın Diğer Yazıları