Bunları yapana siyasetçi deniyor
MHP, içindeki muhaliflerin itirazlarından kurtulmak için AKP'nin unuttuğu başkanlık sistemini gündeme getirdi. Böylece AKP'ye dolaylı olarak 'Sen beni parti içi muhalefetten kurtar, ben de seni cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edeyim' mesajını verdi.
Türk siyasi hareketinin 50 yıllık partisini gözünü kırpmadan dağıttı. Koskoca MHP'den bir cumhurbaşkanı adayı çıkmasına izin vermedi. Buna teşebbüs eden gerçek MHP'lileri her zaman engelledi.
Garp cephesinde yeni bir şey yok!
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'de tek adam rejimi kurmasının yolunu açan anayasa değişikliğini gündeme getirdi. Sonra da AKP'nin genel başkanını MHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etti. AKP'nin yasa ve anayasa dışılıklarının yarattığı fiili durumlara hukuki çerçeve sundu. İktidar partisinin tam anlamıyla bir sözcüsü, gönüllü destekçisi haline geldi.
Ömrünü MHP'ye ve onun ideallerine adayanları bir anda hain, ömrünü MHP ile mücadeleye adayanları da bir anda kahraman ilan etti. Hikmetinden sual olmaz ama her ne hikmetse 20 yıl sonra Alaaddin Çakıcı'yı hatırladı. Galiba adama 20 yılda bir ilham geliyor.
Kendisi de bunca olan bitenden sonra hâlâ kendisini destekleyen kitlenin tavrına şaşırdığını itiraf ediyor. Bakın bu çok sayın genel başkan ne diyor:
"Bir parti düşünün; partiyi bölmek isteyenler, olağanüstü kongre talebinde bulunanlar var, kırgınlık, küskünlükler var. Bu ortamda bir risk alıyor ve kendi kurultayınızda bir başka partinin Genel Başkanı'nı Cumhurbaşkanı adayınız olarak ilan ediyorsunuz. Ve kitleniz buna itiraz etmiyor."
Aslında yanlışlıkla da olsa bu kez doğruyu söylüyor ve böyle bir kitleye işte benim gibi bir genel başkan lazım demeye getiriyor.
Onu hâlâ alkışlayan mankurt kafalar için Tevfik Fikret "Düşsün sana -meyyal-i tahakküm- eğilen ser/ Kopsun seni -bir hak diye- alkışlayan eller" der. Fikret bu mısraları yazmasının üzerinden 100 yıldan fazla zaman geçti. Garp cephesinde değişen fazla bir şey yok!
Peş peşe ilham geliyor!
Bu siyaset dâhisi (!) gelinen aşamada gündem olmak, gündemde kalmak ve çaresizlerin umutlarını oya tahvil etmek için elinden gelen her marjinal teşebbüsü yaptı ve yapıyor.
Danışıklı dövüş içinde "erken seçim" istedi. Türkiye'yi iki ay içinde AKP'nin parti devletine dönüştürmek üzere seçim kararı alıp harekete geçtiler. Siyaset sahnesini görünce miting yapmaya bile cesaret edemedi. Salon toplantılarıyla beyhude bir şekilde vaziyeti kurtarmaya çalışıyor.
İşte tam bu sırada "Kaderlerinin kurbanı olmuş mağdurlarla ilgili lehlerinde hukuki ve ahlaki bir düzenleme yapılması, onların aydınlığa kavuşturulmaları tez elden sağlanmalıdır" deyiverdi. Bu sınırlı bir genel af talebiydi. Ortağından "Gündemimizde af yok" cevabını aldı.
Bunun üzerine Bahçeli, "Cezaevindekiler kader kurbanı olmaktan çıkıp FETÖ'nün, PKK'nın kurbanı haline gelir, seçime 1 hafta 10 gün kala bir talimat ile isyan başlatırlar ise ne olur?" şeklinde garip bir açıklama daha yaparak ortağını tehdit etti.
Cumhur İttifakı'nın lideri Erdoğan buna sert bir açıklamayla cevap verdi: "Bizim gündemimizde af diye bir şey yok... Biz kalkıp da bu işi oya tahvil etmek için bir af filan çıkarmayız." Ortağı, Bahçeli'yi oy için af çıkarmak istiyorsun diye suçluyor. Malum zatın sesi tık diye kesiliyor.
Bu defa felaket tellallığına "FETÖ'nün bir kez daha darbeye teşebbüs edeceği konuşulmaktadır... Eğer Türkiye yeni bir işgal girişimine maruz kalırsa bu defa hiçbir suçlu ve hain sağ kalmayacaktır" diyor. Hayali fiili durumlar yaratarak mevcut durumunu konsolide etmeye çalışıyor.
Bütün bunları yapana da siyasetçi deniyor.