Bu operasyonun siyasi hedefi nedir?
Emniyet Genel Müdürlüğü binasına yönelik saldırının PKK’lı iki failinin de Suriye’den geldiği anlaşıldıktan sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Irak ve Suriye’de PKK/YPG’ye ait olan bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin topyekûn meşru hedefidir. Üçüncü tarafların PKK/YPG’li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum” dedi ve SİHA’ların kullanıldığı hava operasyonları başladı.
Hakan Fidan’ın “üçüncü taraflar” dediği ülkelerin başında ABD var.
ABD, Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’yi ordu haline getirdi. PKK/YPG’ye gönderdikleri en az 50 bin TIR dolusu silah konusunda da bölgedeki Amerikalı komutan, “Sevkiyatla ilgili olarak Türkiye’ye har ay düzeni bilgi veriyoruz” diye bir açıklama yapmıştı. Bu açıklamaya Türkiye’den hiçbir cevap verilmemişti...
***
Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yönelik saldırıyı yapanların Suriye’den gelmiş olması, Türkiye’nin bölgeye müdahale etmesini meşru kılıyor ama sorun şu ki Suriye’de PKK/PYD’nin olduğu hemen her yerde Amerikan bayrağı var.
Abdülkadir Selvi, konuyla ilgili olarak, “ABD’nin, Suriye’de PKK-YPG’yi korumak için, terör örgütüne ait tesislerde bir kulübeye Amerikan bayrağı çekip teröristlere, ‘Amerikan bayrağı olduğu sürece burayı vuramazlar’ diye güvence verdiği biliniyor.” diye yazdı...
Nitekim ABD, uçaklarının bulunduğu yere 500 metre yakınlaşan bir Türk SİHA’sını düşürdü. TRT, Anadolu Ajansı ve iktidar medyası, Türk SİHA’sının düşürülmesi konusunda uzun süre tek kelime etmedi! Nihayet Dışişleri Bakanlığı, 36 saat sonra “Operasyon esnasında üçüncü taraflarla işletilen çatışmasızlık mekanizmasındaki farklı teknik değerlendirmeler nedeniyle bir SİHA kaybedilmiştir. İlgili taraflarla çatışmasızlık mekanizmasının daha etkin işletilmesi yönünde gerekli tedbirler alınmaktadır. Söz konusu hadise, devam etmekte olan operasyonun icrasını ve tespit edilen hedeflerin vurulmasını hiçbir şekilde etkilememiştir.” diye bir açıklama yaptı.
***
Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve ABD Savunma Bakanı Lloyd James Austin, 05 Ekim 2023 tarihinde bir telefon görüşmesi yaptı.
Güler, Austin’e, Türkiye’nin IŞİD’e karşı ABD ile ortak mücadeleye hazır olduğunu bildirdi.
Yapılan açıklamaya göre her iki bakan, bölgede icra edilen faaliyetlerde “ABD ve Türk unsurlarının yakın koordinasyonu”nun önemini vurguladı.
Terör örgütüne Amerikan bayrağı çekerek koruma sağlayan bölgedeki “ABD unsurlarıyla yakın koordinasyon” nasıl sağlanabilir? ABD unsurlarına önceden bilgi verilirse, PKK/PYD’nin hedef alınacak bölgeden çıkmasını sağlamazlar mı?
ABD, Türkiye’ye koyduğu “30 kilometre derinlikten daha güneye inemezsin” dayatmasından vaz mı geçti? Bu yönde bir bilgi de yok! Öyleyse kara harekâtı da yok demektir...
***
ABD, IŞİD’i kurdurup bölgeye kısa zamanda hâkim olmasını sağlayarak, Suriye’nin kuzeyine yerleşmek için bahane oluşturdu. Öyle ki “IŞİD’e karşı mücadele ediyor” gerekçesiyle, PKK/YPG’yi “ABD’nin bölgedeki kara kuvvetleri” olarak ilan ettiler. Türkiye bile ABD baskısıyla PYD/YPG’ye yardıma gitsinler diye Irak’taki Peşmerge ve PKK’nın, Türk topraklarından geçmesini sağladı!
***
Biz, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir PKK ordusu kurduğunu ve Türkiye’nin bu duruma seyirci kaldığını her vesileyle gündeme getirdik. ABD, PKK’yı satmadıysa ki satmadığı görülüyor; bölgedeki Amerikan unsurlarına zarar vermeden Amerikan bayrağı çekmiş PKK/YPG’yi etkisiz hâle getirmek nasıl mümkün olabilir.
Yapılan açıklamalar, ABD ile bir çatışmanın göze alınmadığını gösteriyor. Öyleyse bu operasyondan beklenen fayda nedir. Operasyonun siyasi hedefi nedir?