Bu mantığa göre soruları kim çaldırıyor?
Suay Karaman, KPSS sınav soruları ile ilgili skandal hakkında "Tanrı''dandır" başlıklı yorumunda, "Diyanet İşleri Başkanlığı''nın dini konulardaki karar ve danışma organı olan Din İşleri Yüksek Kurulu''nun her gün artan hayat pahalılığının sorumluluğu için ''fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah''tır'' söylemi üzerine, sınav sahtekârlıklarından da Tanrı''yı sorumlu tutabilirler." diye yazdı.
Karaman şu noktalara da dikkat çekti:
"İşin gerçeği 2022 KPSS, sorular verildiği için iptal edilmedi, soruların verildiği ortaya çıktığı için iptal edildi. Sahtekârlık yapıldığı ortaya çıkartılamayan birçok sınav sonucunda, kimlerin kamuda hangi görevlere geldiği, ne işler yaptığı, kimlere hizmet ettiği şimdilik bilinmemektedir.
KPSS''nin iptal edilmesi olumludur ancak yeterli değildir, çünkü sınav sahtekârlığında adı geçenlerin, yargı önüne çıkarılmaları gerekir. Ama benzer şekilde sahtekârlık yapılan sınavlarla makam alanlardan adalet sağlamalarını beklemek kuşkuludur. Zaten bu kadrolarla yenilenecek KPSS''de yine sahtekârlık yapılmayacağının garantisi de yoktur."
***
Öyle ya, üniversite sınavlarını çalınmış soruları önceden alarak kazanan, devlet kadrolarında hak etmediği makamlara getirilen kişiler, hâkim, savcı veya soruşturma yapan kamu görevlisi olmuş ise neyi araştıracak? AKP iktidarı boyunca, 500 bin kişi, bu yollarla kamu görevlisi olmuşsa, benzer bir adaletsizliği gidermeleri, bu kadrolardan nasıl beklenebilir?
Enflasyon veya hayat pahalılığı, ülkeyi yönetenlerin ekonomik tercihi olduğu halde, bundan Allah''ı sorumlu tutmakla, sınav sorularını Allah''ın çaldırdığını söylemek arasında da özde bir fark yoktur... İşte Muaviye''nin çalınmış devenin erkek olduğunu gözleriyle gören halka, erkek deveyi dişi deve diye kabul ettirmesi, böyle bir ikiyüzlülüğün sonucudur. Devenin erkek olduğunu herkesin bildiği gibi üniversitelerin ve devlet kadrolarının sınav soruları önceden verilmiş kişilerle doldurulduğunu da herkes biliyor ama kimse bu konuda harekete geçmiyor...
"Yeryüzü ve gökler adalet sayesinde ayakta durur" denilmiştir. Bu kadar adaletsizlik, toplumun bütün değerlerini, bu arada devleti çökertmez mi?
***
Bu arada, bana gönderilen bir mesajda, "657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu''nun 36''ncı maddesine göre teknik hizmetler sınıfında çalışmakta olan teknikerler, Anayasa''nın ''Kanun Önünde Eşitlik'' ilkesine aykırı olarak, 7417 sayılı kanunun dışında tutuldu ve 3600 ek gösterge kapsamı dışında bırakıldı. Teknikerler devletin üvey evlatları mıdır?" diye soruluyor...
Bir ülkede, kamunun bütün sınavları ve devlet kadroları, sonradan terör örgütü olarak kabul edilen bir örgütün eline bırakılmışsa, aynı yöntemler halen de devam ediyorsa hatta sahte diploma ile her türlü makam işgal edilebiliyorsa, bu suçu işleyenlerden adalet beklenemez...
Türkiye, bu adaletsizlikleri çözmeden düzelmez...
TÜRKİYE''YE MİSİLLEME TEHDİDİ!
Sputnik''in haberine göre İngiliz ekonomi gazetesi The Financial Times''da yayımlanan bir makalede, "Soçi''de Putin ile görüşen Erdoğan''ın rubleyle ödeme, Rus MIR kartı kullanımı, gelecek ay Şanghay Beşlisi toplantısına katılma açıklamalarının ardından, üst düzey bir Batılı yetkili, Batılı ülkelerin şirketlerini ve bankalarını Türkiye''den çekilmeye çağırabileceğini öne sürdü ki, bu, ülkenin 800 milyar dolarlık ekonomisini felç edebilir. Ancak bu ima diğer bazı Batılı yetkililer tarafından ciddiye alınmadı." denildi.
Türkiye ekonomisinin felç edilmesi, başta Almanya olmak üzere Avrupa ekonomisini de felç eder. Gerçi Türkiye ekonomisi, şu anda da yarı felç durumundadır ama hâlâ ithalata bağlı ihracat yapılabiliyor. Türkiye, ithalatı tamamen durdurmakla karşı karşıya bırakılırsa, Avrupa''nın hali nice olur?