Bu hafta yeni ABD Başkanı'nı tanıyacağız

Sizler bu satırları okurken, Amerikalılar sandık başına giderek, önümüzdeki dönem ABD'yi yönetecek başkanı seçecek. Bizim, ABD'yi görmeden Amerika uzmanı olan bilgiçlere bakarsanız, Hillary Clinton zorlanıyor. Bence Clinton bu işi zorlanmadan ve açık arayla alabilecek. Tabii son dakika da beklenmeyen bir şey olmazsa.

Bence, o mektuplar konusu ve FBI olayı, anlatıldığı kadar ciddi bir konu değil. Aslında Amerikalı seçmeni etkileyebilecek olumsuz şeyler, Trump'ın hanesinde kayıtlı. Kadın düşmanlığı, din düşmanlığı ve işçi düşmanlığı, vergi kaçakçılığı bunlardan bir kaçı. Ayrıca son yıllarda Trump'ın şirketlerinin iflas eşiğinde olduğu ve bu nedenle başkanlık yarışına girdiği söylentileri var.

***

ABD Başkanlık yarışı ve oy sonuçlarının hangi tarafa meylettiği, ABD saatiyle gece yarısı belli olur. Yani, kendilerini hep dünyanın en iyi teknolojisi falan sayan şu geri zekâlı Amerikalılar, bizden öğrenemediler seçimden iki saat sonra sonuçları açıklamayı. Sonuçlar belli olsa da, resmi başkanlık onayı Amerikalı seçiciler kurulunun oylaması sonrası belli olacak. Daha sonra kazanan, Beyaz Saray yakınlarında bir otele yerleşerek, iki yönetimin devir teslim görüşmelerini yapacak ve 2017 yılının 20 Ocak tarihinde Kongre merdivenlerinde yemin ederek iş başı yapacak. Yeni başkanla birlikte eski yönetimin yaklaşık 150 bin üst düzey bürokratı istifa ederken, bir yıl içinde yeni başkanın kadrosu Kongre denetimiyle iş başı yapmaya başlayacak.

Bu seçimle eğer Hillary seçilirse, bir ilk yaşanacak. Amerikan tarihinde bir kadın, başkan olacak. Trump seçilirse de (tekrar yazıyorum bence çok zayıf bir olasılık) gene bir ilk yaşanıp mafya bağlantılı bir kumarhane sahibi ABD'ye Başkan olacak.

Gelelim Türkiye'ye etkisine. Bizim Amerika uzmanlarının tahmin ettiği gibi şeylerin olması, bence uzak bir ihtimal. Yani Hillary seçilirse FETÖ yanlısı bir politika izlenmesini beklemeyin. Veya Türkiye'ye yönelik politika değişikliğine gidileceğini beklemeyin. Çünkü şu anda ABD 2015'te başlayan 20 yıllık (2035'te bitecek olan) ABD Dış Politika Planı'nı uyguluyor. Devletlerin dış politikaları, her seçilen siyasetçiye göre değişmez. O yalnız bizim gibi şarklı ülkelerde olur. Ben ABD bürokrasisinin Türkiye'ye olan güveni kaybettiğine inanıyorum.

Türkiye dış politika açısından dünya piyasasından silinmiş durumda. Ankara, açıklamaları Washington'da en kısa sürede tekzip edilen ülke statüsünü koruyor. Mesela son açıklamalar Rakka üzerine. Bizim her türlü açıklamalarımıza rağmen ve de tersine gelişiyor. PKK yandaşları şimdilerde Rakka üzerine yürüyor. Bizim Irak ve Suriye topraklarına girmemize, bu ülkeler itiraz ediyor. ABD Genelkurmay Başkanı da gelerek askerlerle işini yürütüyor.

***

Ülke içindeki gelişmeler, dünyada tepki çekmeye devam ediyor. Avrupa'dan yapılan açıklamalarla, NATO'dan Türkiye'nin çıkarılmasından tutun da, AB ilişkilerinin dondurulmasına kadar, kimse lehimizde konuşmuyor. Türkiye ne kadar kısa sürede dibe vurdu farkında mısınız? Eminim halkımızın yüzde 60'a yakın bir bölümü hâlâ farkında değil. Hafta sonunda Antalya'daydım. Taksi şoförleri bile birkaç ay içinde üç büyük otelin daha kapanacağını söylüyor. Seracılık da, Rusya ilişkileri nedeniyle can çekişiyormuş.

Darbe konusunu bizden başka kimseler önemsemiyor. Demokrasi, basın özgürlüğü falan artık herkesin dilinde. Amerikan Cumhuriyetçi Parti'nin akıl hocalarından biri ve aynı zamanda Türkiye'deki iktidarın mimarları arasında sayılan Rubin gene zehir zemberek bir makale yayınladı. Onu okuyunca ne yalan söyleyeyim korktum. AEI diye bilinen Cumhuriyetçilerin düşünce üreten kurumunda yayınlanan makalede Pentagon görevlisi Rubin, "Türkiye'nin bir kan gölüne dönüşeceği" uyarısında bulundu. Bu yazıda Doğu Perinçek için de ilginç değerlendirmeler var.

Yalnız herkes Türk ekonomisindeki fırtına bulutlarının farkında değil. Biliyorsunuz, Uluslararası Para Fonu IMF'den bir heyet Türkiye'de dördüncü madde için incelemeler yapmıştı. Yayınlanan rapor tüyler ürpertici. Orada çok sayıda uyarı ve çağrı var ve muhtemel senaryolar da. Ancak tahminlerin doğruluğu Amerikan dolarında son günlerde yaşanan hızlı tırmanışla da kanıtlanıyor. Ama ben bu durumu elde kalan orta sınıfın pek de önemsediğini sanmıyorum. Özetle bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.

Yazarın Diğer Yazıları