Bu cinayetler istisna değil...

Konya''da Hacı Mehmet Akçay''ın, annesinin ölümünden sorumlu tuttuğu kardiyoloji uzmanı Ekrem Karakaya''yı öldürmesi ve İstanbul Bakırköy''de Abdullah Türkoğlu''nun daha önce tabanca ile yaraladığı Öznur Tufan ile avukatı Servet Bakırtaş''ı öldürmesi olayları da gösteriyor ki toplumun büyük bir kesiminde, adalet anlayışı ya temelinden yanlıştır ya da hiç yoktur!

Tabii genelleme yaparsak hakkı gözeten milyonlarca insanlara haksızlık olur ama bu iki olay, istisna kabul edilemez...

Zira istisna varsa kaide yoktur...

***

Her hastasını kaybeden kişi doktorunu öldürmüyor elbette ama son zamanlarda "ihkakı hak" yani kişinin kuvvet kullanarak kendi hakkını alması yaygınlaşıyor...

Haber bültenlerinde "Arazi kavgası, şu kadar ölü" diye haberler hemen her gün yer alır... Ulusal çapta yayın yapan medya kuruluşları, haber değeri görmediği için bu olaylara yer vermez. Halbuki toplumun kanayan yarasıdır. Bir doktor ve bir avukat katledildiği için şimdi haber oldu ama konu ile ilgili sağlıklı bir değerlendirme yapan yok...

Bu tür konularda özellikle sosyologları dinlemek gerekir... Öyle ya bir insan nasıl olur da görevini yapan doktoru veya avukatı öldürecek kadar ileri gidebilir? İnsan öldüren kişinin psikolojisi elbette sorunludur ama onu bu duruma sürükleyen nedir?

Konya''daki olayla ilgili yayın yasağı getirildi ama bu yasak da aynı derecede sorunlu... Yayın yasağından ne gibi bir fayda umulur? Kaldı ki bütün gazeteler ve televizyonlar olayı yayınladıktan sonra yasağın ne anlamı var? Yasak getirilen olayın daha çok merak edildiği düşünülemiyor mu?

***

İşin aslına bakarsanız adalet anlayışın bir insanda ya vardır ya da yoktur. Biraz adalet veya biraz adaletsizlik olmaz... Toplumsal olaylarda da böyledir. İnsanoğlu, hak kavramını gözetmeden sadece kendi çıkarını düşündüğü için haksızlık yapmakta vata suç işlemektedir...

Mesela, Papua Yeni Gine''de genel seçimler öncesinde Başbakan James Marape''nin oğlu Mospal Marape, içerisinde para dolu bir çanta taşıyan bir kişiyle beraber yakalandı. Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Marape''nin yanındaki kişinin taşıdığı çantada 7.6 milyon Türk lirasına denk gelen 1.56 milyon Papua Yeni Gine Kinası bulunduğu bildirildi.

***

Başbakan Marape, oğlunun para transferine dahil olmadığını iddia ederek, "Durumun benimle de hiçbir alakası yok"" dedi.

Guardian''a konuşan Başbakan şu ifadeleri kullandı:

"Oğlum, paranın taşındığı uçakta değildi, parayı taşıyan ekibin bir parçası da değildi. Şirketin müdürü olan ve parayı taşıyan başka bir kişiyle ilgili, tamamen başka bir konuydu. Konunun benimle ilgisi yok. Oğlum para taşınmasına herhangi bir katkı sağlamadı. Sadece o civarda bulunuyordu."

Haberlere göre Mospal Marape ile birlikte yakalanan kişi, Ipwenz İnşaat Şirketi''nin idari direktörü Sethy Palipe''ydi. Ülkede çok sayıda milyon dolarlık projenin sorumluluğunu üstlenen şirketin bir temsilcisi ise söz konusu paranın bir yol projesi için kullanılacağını ileri sürdü.

Türkiye''de de bir banka müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde bulunan dolarların cami yapımı için kullanılacağı söylenmişti? O zaman, kimse "kayıt dışı para ile cami yapılır mı?" diye sormamıştı!

Papua Yeni Gine''de yollar, nakit para ile mi yapılıyor? Ödemeler bankalardan yapılmıyor mu? Veya cami yaptıranların kullandığı paranın da kayıtlı olması gerekmez mi?

***

Hakkı çiğnemeye başlarsanız nerede duracağınız belli olmaz... Yalnız, adalet eğitimi aileden verilir. Ailede adalet anlayışı yoksa yeni nesiller nasıl hakka riayet eder?

Yazarın Diğer Yazıları