BOP'un PKK kanadı pazarlıkta, ya AB kanadı? (2)
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye bakış açısını açıkça belli eden, 2004 yılında önümüze konulan ve yapmamız gereken “görev listesi”nin bir bölümünü dünkü yazımızda vermiştik. Bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz;
“Anadillerde yayınlarda süre sınırı ile devletin bölünmez bütünlüğüne saygı gibi kesin prensiplere bağlı olunmaması, çocuk programları yapılabilmesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün azınlık vakıflarına engel çıkarmaması, dini topluluklara tüzelkişilik verilmesi, Katolik ve Protestan topluluklara vakıf kurma hakkının tanınması, cami dışındaki ibadet yerlerinin açılması ve tamirinde koşullar öne sürülmemesi, papazların Türk vatandaşı olma zorunluluğunun kaldırılması, dışarıdan gelenlere güçlük çıkarılmaması, çalışma izni verilmesi, Ekümenlik sıfatının aleni kullanılması, kilise seçimlerindeki kuralların kaldırılması, azınlıkların üst düzey idari ve askeri görevlere gelebilmesi, Süryanilerin okul açması, Gökçeada’daki Rum okullarının açılması, vatandaşların mülklerinin iadesi, Alevilerin Müslüman azınlık olarak kabul edilip korunması, Romanların göçmen olarak gelmesine izin verilmesi, Öcalan’ın yeniden yargılanması, AİHM’nin yeniden yargılama kararlarında yargılamanın bağımsız başka bir mahkemede yapılması, anadillerde bölgesel yayın ve eğitim yapılması, anadillerde kurs masraflarının devlet tarafından üstlenilmesi, çıkarılacak yasalarda STK ve dini topluluklara danışılması, seçimlerde yüzde 10 barajının kaldırılması, siyasi partilerin Türkçe dışında dil kullanabilmeleri, sivil toplumun güçlendirilmesi, vakıflar ve derneklerin yurtdışındaki kuruluşlarla ilişki kurup, para yardımı alabilmesi ve siyasi partilere para yardımı yapması, Güneydoğu’daki sosyo-ekonomik durumun düzeltilmesi, yerlerinden edilmiş insanların geri dönüşünün sağlanması, Kürt azınlıkların diğer azınlıkların hak ve özgürlüklerden tam olarak yararlanmasına imkân verecek tedbirlerin alınması, gözaltı merkezlerinin bağımsız olarak denetlenmesi sisteminin kurulması, Türkiye’nin her yerinde özellikle de uzak bölgelerinde faaliyet gösterebilecek yeterlilikte insan kaynağına sahip, geniş yetkileri haiz, istediği polis merkezini istediği an denetleme yetkisi olan, bağımsız özel bir insan hakları komiserinin otoritesi altında bağımsız bir teftiş mekanizması oluşturulması (Benzer bir talebi Yunanistan Sevr’de istemiştir. Yunanistan’ın listesinin 11. maddesi şöyleydi: Türkiye’de Milletler Cemiyeti’nden bir temsilcisinin yerleşmesi, soy azınlıkların haklarına ilişkin olay yerlerine giderek soruşturma yapması, aramalara girişebilmesi ve yerel makamların yardımlarından da emin bulunmaları.), Rum kesiminin tanınması, Türkiye’nin ’işgal kuvvetlerini’belirli bir takvim çerçevesinde bir an önce geri çekmesi, Yunanistan’la Ege konusunda anlaşmaya varılması, Türkiye ile komşuları arasındaki ikili ilişkilerin, AB’nin kuruluş ilkeleriyle uyumlu biçimde geliştirilmesi, Ermenistan sınır kapısının açılması, soykırımın tanınması, AB’nin Türkiye’nin komşularıyla ikili ilişkilerine müdahil olması, Türkiye’nin Orta Asya’nın Türki dillerin konuşulduğu bölgeleri arasında siyasi ve kültürel bağlarının bölgedeki ülkelerle olan ilişkilerde gerilimi tetiklememesi (Yani Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerin sınırlandırılması), Fırat ve Dicle havzaları üzerindeki barajlar ve sulama projeleri başta olmak üzere su kaynaklarında uluslararası yönetimin düşünülmesi, AB’nin Türkiye ve bölge ülkeleriyle ilişkilerinde, Türkiye’de ve diğer bölge ülkelerinde bulunan kayda değer Kürt azınlıklar ile AB’deki mevcut Kürt diasporasını dikkate alacak olması, Irak ve Kafkaslar başta yakın coğrafyası, insan hakları ve güvenlik çıkarlarını ilgilendiren konularda kendi ulusal tutumunda ısrarlı, AB tutumlarına katılmakta mütereddit olan Türkiye’nin, AB’nin dış politikasıyla birkaç yıl içinde ikna edici bir uyum göstermesi.”
Konumuza yarın da devam edeceğiz.