BOP'un deşifre oluşu
Pek çoğunuz hatırlamaz. Ya da unutmuştur. Büyük Ortadoğu Projesi'nin deşifre oluş tarihi 2004'tür. Adı, Beyaz Saray'ı yöneten kadına çıkan Condoleezza Rice'ın itirafını gelin birlikte anımsayalım; "22 ülkenin sınırları değiştirilecek". Aradan 14 yıl geçti. Hatta Beyaz Saray'ın patronu değişti ama "hudutları yeniden çizme fikri" hâlâ devam etmekte. Kimilerine göre bu tezgaha getirilmek istenenlerin başında Türkiye var. Bazı uzmanlarımıza göre 1 Mart Tezkeresi'nin reddi ile askerimizin başına çuval geçirme olayı, planın parçalarından. Bu küstahlığın peşinden Rice'ın sözlerinin gelişi tesadüf değildir.
Daha da geçmişe gidince, Amerika'nın dünya ile nasıl oynadığının pek çok örneğini görüyoruz. Berlin'in kurtarılması operasyonu niye Ruslara bırakılmıştı? Çünkü ev ev alınacak bu şehirde en az 100 bin askerin öleceği hesaplanmıştı. Allem kallem edip işi Moskova'ya yıktılar. Sonra da, Doğu Almanya'nın altını oyup, ünlü duvarı yıktırdılar. Yaptıkları sadece propaganda ve sabırlı olmaktı. Bir de gırtlağa kadar borçlandırıp, Kremlin'in ekonomisini batırmaktı.
Yakın zamandan
Hatırlayın Panama Devlet Başkan'ı Noriega'yı, yatağından alıp kaçırmalarını. Nikara Gua'daki Sandinistaları devre dışı bırakmalarında, faturayı Tahran'a kesmeleri bir başka tezgahtı. "Yarbay North Olayı" ABD tarihinin yüz karalarından sadece biridir.
Hafızaları biraz daha eşelersek daha neler var neler. Türkiye'ye karşı hazırladıkları son numarayı sıra Membiç'e gelince göreceğiz.
Birbirimizi yiyoruz
Samimiyetle itiraf ediyorum ki, Türk ordusu, Amerikan destekli PKK'ya boyun eğmeyecektir. Tek endişem insan kaybımızın fazla olma ihtimali. Bir de, içerdeki didişmeler -gerginlik politikası- bize en büyük zararı verecek gibi. Başta Erdoğan olmak üzere herkesi daha itidalli davranmaya davet ediyorum. Bazı değerlerimizi, sırf saf değiştirdi diye aşağılamaktan da vazgeçelim. Bir Cumhurbaşkanı'na -ulan- demek yakışmıyor. Dışişleri Bakan'ı Mevlüt Çavuşoğlu ise bir başka alem. Kamuoyunca kahramanlığı tescillenmiş eski Musul Başkonsolosu'na "memurumdu" şeklinde hitabı doğru değil. Yetmemiş gibi "korkak" sıfatlamasını şiddetle reddediyorum!
***
Kılıçdaroğlu rahat kazanır
Ağzı iyi laf edenlerin olduğu ortamdayız. Bizim Yaşar Usluer'in de fikri bu yönde. Hatta yıllar önce CHP'nin başına bir hukukçuyu -Deniz Baykal'dan sonra- aday gösterdi. Prof. Dr. Ümit Kocasakal. İstanbul Barosu'nun eski başkanının hitabeti gerçekten mükemmel. Ancak, seçilmek için en önemli konuyu atlamayalım. Sadece iyi konuşmak kazanmak için yeterli değil. Delegelerin oyunu almak zorundasınız.
Hayatım boyunca, aktif siyasete girmeyi reddettim. Yakın çevrem ve dikkatli okurlarım bu konuda yazdıklarımı hatırlarlar. Çünkü, kendime has doğrularım var. Bunlardan taviz vermem. "Yağcılar'da inecek var" ekibinden olamam.
Hele, şansı olmayan hiçbir oluşuma asla omuz vermem. Mesela eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu gibi hayal peşinde koşmam. Hoş aynı akıbet, diğer CHP başkan adayları için de kaçınılmaz. Buna Muharrem İnce de dahil.
Yayın desteği mi?
CNN Türk'teki Ne Oluyor'da adaylardan Ümit Kocasakal'ı görünce şaşırdım. Belli ki üst yönetimden birileri bunu uygun görmüştü."CHP'ye de yer veriyoruz" havası basılmıştı. Yoksa Doğan Grubu'nun son Saray Kabul'ünden sonra havuz medyasına dahil olduğunu öğrenmeyen mi kaldı? Yapılan bir "Yersen" örneğiydi.
Kazanma şansı olmayan birine bu kadar uzun süre ekran ayrılmasını başka türlü anlamak mümkün değil. Aynı gün amiral gemilerinde bu zat ile ilgili tek satır haber yoktu. Anlayın. Hani şarkılı çocuk oyunu gibi; "Tavşan kaç, Tavşan kaç".
Kocasakal'ın hemen peşinden konuk alınan Tekin Bingöl aynı kurgunun halkasıydı. CHP Genel Başkan Yardımcısı "Kılıçdaroğlu'nun sağ kolu" partideki demokrasiyi bol bol övdü. Cümle aralarına dikkatle baktığınızda 36. Olağan Kurultay'ın galibini ilan ettiğini çok net anladık. Kemal Kılıçdaroğlu rahat kazanacak. Başta büyük kentler olmak üzere delegelerin etnik ve kafa yapısı ortada. İddia ediyorum ki, diğer adayların toplam oy sayısı Kemal Bey'inkinin dörtte birini yakalayamaz.
***
Yardımcı Doçentler
Cumhurbaşkanı'nın verdiği söze rağmen bir takım akademisyenlerin engellemesi devam ediyor. Son anda fark edilmese az daha Rütbe Tenzili uygulanacaktı. YÖK Komisyonu'ndan çıkacak kararı merakla bekleyenlerdenim. Bu arada medyanın Yrd. Doç. Dr.'lere sahip çıkmaması üzücü. 36 bin öğretim üyesi kendi başlarına gelecek mücadelesi veriyorlar. Bunların bana yolladıkları mesajlar içinde teşekkür etmeyi unutmuyorum.
* Kobraları nasıl yaptık? başlıklı yazımda epey hatalı aktarım yaptığımı geç anladım. Bunların arasında Elmadağlı Nazmi Usta'ya sağlıklı ömür diliyorum. Mümtaz Otur da kusuruma bakmasın.