Bombasırtı nesliyiz
İlker Başbuğ'u Eğrisi Doğrusu'nda izledik. Eski Genelkurmay Başkanı'nı tanımam yıllar öncesine dayanır. Kuleli Askeri Lisesi'nde öğrenciydi. Ağabeyimle aynı sınıfta okudular. Hatta aynı sırada demek mümkün. O dönem de orgeneralliğe terfi eden başkaları da vardı. Örneğin Hurşit Tolon. Başbuğ'un bana daha sıcak gelişi ataninemin Fatih-Fener'deki evini ziyaret edenlerden olmasıyla. Upuzun boyu ile hemen fark edilirdi. Tabii zekası ve ileri görüşlülüğüyle de.
FETÖ'cülerin komplolarıyla, cezaevine atılışında dahi hakkındaki inancım değişmedi. Mehmet Baransu'nun yalan-dolan dolu bavulundan çıkan senaryolara hiç itibar etmedim. İçime sindiremediğim bu Amerikan destekli kurguların hâlâ devam ettirilmesi. Başbuğ ve silah arkadaşlarının "nihai aklanması" nedense bir türlü gerçekleşmiyor. Bir takım ard niyetli çevreler çoktan imzalanması gerekenleri engellemeye uğraşıyorlar.
Neyse bu konuyu şimdilik bir kenara bırakalım. Taha Akyol'un, akışı bölmemeye özen gösteren soruları programı rahatlıkla izlettirdi. Akyol'un "terörle mücadelenin kitabını yazmış" bir askeri konuk alışının zamanlaması da güzeldi.
Nereden Nereye?
İlker Başbuğ, Bekaa Vadisinde 100 kişi ile başlayan PKK kampını ve Hafız Esad'ın hedefindekileri iyi anlattı. Daha sonra Irak'ın Kuzeyindeki Mesud Barzani yönetiminin bunları sahiplenişine kadar geldi.
25 Kasım 1978'de kurulan PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın 1979'da Şam'a gidişi sürecini, Cemil Bayık ile Şahin Dönmez'in ona biat ettiği 20 senede kurulan melaneti özetledi. 2011 yılındaki 8. PKK kongresinde Suriye ve İran'da da partileşme kararının alındığını ifade etti.
Başbuğ'a göre "terörle mücadelede başarılıyız". Ancak örgüte katılımları engellemekte aynı şeyi sağlayamıyoruz. Bunun nedeni ekonomik, sosyal ve uluslararası etkenler. En yeni örnek Afrin operasyonu. Yine paşaya göre "Suriye'de kesin çözüm olmadan, Türkiye'de terör bitmez".
Önemli Soru
Taha Akyol'un yönelttikleri arasından birini çok beğendim; "Eğer TSK, ABD ile kapışırsa sonuç ne olur?"
İlker Başbuğ'un cevabı, taa Çanakkale Zaferi yıllarına kadar uzandı. Başladı anlatmaya:
"Atatürk, hatıratında Bombasırtı denilen yerdeki savaştan şöyle söz eder; "Düşman siperleri ile aramızda 8-9 metre kalmıştı. Mehmetçikler biraz sonra öleceklerini bile bile, bir adım gerilemediler. Onlar öldü arkasındakiler yerlerini aldı. Yanlarında arkadaşlarının naaşları olduğu halde savaştılar. Onlar da şehadete erdi, diğerleri geldi. Bunlar olurken, okuma bilenler Kur'an okudular. Bilmeyenler ise sadece Kelime-i Şehadet getirdiler".
Başbuğ bunları aktardıktan sonra ilave etti "Bu askeri, dünyada hiçbir güç mağlup edemez". Bu sözler Taha Akyol'u da hayli etkiledi.
"Duygulandım" diyerek Mehmet Akif Ersoy'dan şu dizeleri okudu:
Ey şehit oğlu şehit,
İsteme benden makber.
Sana aguşunu açmış,
Duruyor Peygamber".
***
Bir kahraman
Antalya'dan Mümtaz Otur aradı. Aslında ona "Kahraman" demem daha uygun. Geçenlerde Tuzla Yedek Subay Okul'u yıllarında bir anımı aktarmıştım;" Amerikan Kobralarını nasıl yaptık" diye. Bölük sorumlumuz Ali Rıza Yüzbaşı'dan dinlediğim bir hatıraydı. Arayan zat kobraların sırrını çözenlerdendi. Allah uzun ömür versin 80 yaşında. Bir Kimya Mühendisi. MKE'nin Elmadağ tesisleri öncelikli pek çok kuruluşunda müdürlük yapmış biri.
ABD'nin 1963'teki ilk ambargosundan başlayıp, 1969'da yaşananları birebir söyledi. Bomba yapımında kullandığımız Sodyum ve Potasyum Nitratları nasıl yoldan geri çevirdiklerini aktardı. Bırakın Kobra ve askeri uçakların kalkışında kullanılan Roket'lerin "JATO"yapılabilmesi el bombası dahi imal edemez hale gelmiştik.
İşte, büyük dedesi gazi, dedesi şehit bu Mümtaz Otur. Meydana getirilen sorunların çözülmesinde büyük rol oynayanlardan. Sonuçta ilk Milli Kobrayı Ankara'da başarıyla deniyorlar. Hem de bugün 28. Tümen'in içinde bulunduğu Gazi Tepesinde! Bu yüzden terhisi bile erteleniyor. Türkiye Cumhuriyet'i tarihinin "Son Yedek Subay Teğmen'i" ünvan'ını kazanıyor.
Tabii birlikte imza attıkları komutanı Necati Palabıyıkoğlu ve Elmadağlı Nazmi Usta'yı rahmetle anmayı da unutmuyor.
Yine Em. Org. Başbuğ'un sözlerine dönecek olursak böylesi cesaret emekleriyle dolu insanlardan oluşan Türkiye'yi yenilgiye uğratmak mümkün değildir. Her türlü Ambargo ve üçkağıtları mutlaka yıkar geçeriz.