Boğazlar da yalama oldu, dış politika da!

Amerika Birleşik Devletleri gibi, büyük oranda dünyanın patronluğunu yapan bir ülke, Karadeniz’de tutunmak için basit bir hileye başvuruyor.
Hani yabancı bir araçla Türkiye’ye giriş yapıyorsunuz, diyelim ki 6 aylık bir belge veriyorlar, süre bitince Kapıkule’nin bir kapısından araçla çıkıp, öbür kapısından geri dönüyorsunuz, süre 6 ay daha uzuyor ya tıpkı onun gibi!
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Biga İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Yücel Acer de gümrükteki bazı uygulamalar gibi “girdi- çıktı” yapacak ABD askeri gemilerinin Karadeniz’de kalıcı olmaya ve Rusya’yı tehdit etmeye hazırlandığını söyledi.
Doç. Dr. Acer, gideceği liman hakkında bilgi vermeyen ABD gemilerinin Rodos ya da diğer Ege limanlarında kısa süre bekleyip yeniden Boğaz geçişi yaparak 21 günlük süre elde edebileceğini söyledi.

***

Türkiye’nin kırmızı denilen çizgileri Irak’ın kuzeyinde yalama edildi önce..
Sonra Kıbrıs politikası yalama oldu, Balkanlar’da ABD’nin çizgilerine uyum sağlamak için Türk çizgileri terk edildi! Kafkasya’da Amerika’nın ricası ile Ermeni iddiaları ve taleplerine yönelik politikalar bir kenara bırakıldı.
Türkiye’nin dış politikası ne oldu?
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Türk Boğazları ile birlikte, Türkiye’nin dış politikası da yalama oldu!

İngiliz polisinin
yeni yöntemleri!

Habere göre İngiliz polisi bilimkurgu filmlerinden fırlamışa benzeyen silahlar kullanmaya hazırlanıyor. Yakında her polise koku bombası, zamk tabancası ve ağ fırlatıcı verilecek. Koku bombası pis kokusuyla göstericileri dağıtacak, ağ fırlatıcı 5-6 kişilik grupları yakalamada kullanılacak. Zamk tabancası ise suçluları yere yapıştıracak. Yetkililer silah için “10 metre giden sıvı zamk suçluların üzerinde birkaç saniyede kuruyarak onların hareketini zorlaştırarak yere mıhlayacak” dedi.
Suçluları dağıtmak yere yapıştırmak için bu kadar dolambaçlı yöntemlere başvurmaya, “bilimkurgu filmlerinden fırlamışa benzeyen silahlar kullanmaya” ne lüzum var. Elimizde taş gibi delikanlılar var! İngiltere polisinin bir telefonu yeter!
Şaka bir tarafa, asıl bu yöntemleri ABD kullanıyor; askeriyle girdiği her ülkeyi kokutuyor, çünkü her taraf cesetlerle dolu oluyor. Ekonomi ile girdiği zaman da medyayı ele geçirerek insanları uyuşturuyor ve eylemsizliğe mahkum ediyor. Bazen, daha akıllı çözümlerle buna da gerek kalmayabiliyor. Kurtların sadece ağzı değil basireti de bağlanabiliyor mesela!

Ecevit’in mezarı
Rahşan Ecevit, merhum Bülent Ecevit’in mezarını, Devlet mezarlığından Ahlatlıbel Parkı’nın arka kısmında, Mogan Gölü’ne bakan alana nakletmek için son hazırlıkları yapıyor. Burada anıt mezar da yapılacak.
Oysa, insan öldükten sonra cesedinin göle bakması, manzarayı hissetmesi mümkün değildir. Cesetten ayrıldığına inandığımız ruhun nerede bulunduğunu da bilmiyoruz.
Bu bakımdan, zaruret olmadıkça mezarların yerini değiştirmek, fuzuli ve anlamsız bir iştir. Üstelik Sayın Rahşan Ecevit de artık bu konuda dahi karar veremeyecek kadar yaşlıdır. Kalbi kırılmadan bu konuya bir hal çaresi
bulunmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları