Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

BM süreçlerinin başarısızlığı ilan edilmeli, Guterres iyi niyet misyonu görevini iade etmelidir

24 Nisan 2004’te gerçekleşen Annan Planı Referandumu’nda Kıbrıs Türk halkının yüzde 65’i Plan’a onay verirken, Rumların yüzde 75’i hayır diyerek Kıbrıs’ta yeniden birleşmeyi, Birleşik Federal Kıbrıs Devleti’nin kurulmasını ve çözümü reddetti. Çözümü reddeden Rum tarafı ödüllendirilerek 1 Mayıs 2004’te Avrupa Birliği’ne(AB) katılırken, AB Kıbrıs Türklerine verdiği hiçbir sözü bugüne kadar yerine getirmedi. ‘Evet’ dersek ambargo ve izolasyonların kalkacağı, Kıbrıs Türklerinin ekonomik olarak kalkınmasına yardımcı olunacağı, tanınmanın önünün açılacağı ve benzer önemli vaatlerin hiçbiri yerine getirilmedi.

Annan Planı’nın 20 yıl önce Rumlar tarafından reddedilmesinin ardından, adayı Yunan yapmak isteyen emperyalist Batı ve BM Güvenlik Konseyi büyük bir pişkinlikle federal çözüm için tarafların yeniden müzakerelere başlamalarını sağladı. 2006’da Papadopulos-Talat arasında başlayan Gambari süreci, Hristofiyas-Talat, Hristofiyas-Eroğlu, Anastasiadis-Eroğlu, Anastasiadis-Akıncı arasındaki müzakere süreçleri en son 2017’de Crans Montana’da çöktü.

2017 sonrasında BM iyi niyet misyonu çerçevesinde taraflar arasında başlatılan ‘ortak zemin bulma’ arayışları Rum-Yunan ikilisinin bilinen uzlaşmaz tutumu nedeniyle başarıya uzlaşmazken, Kıbrıs Türk halkı 18 Ekim 2020’de gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçiminde federal çözüm isteyen teslimiyetçi/tavizci Akıncı yerine egemen eşitlik temelinde iki devletin işbirliğine dayalı çözüm siyaseti ortaya koyan Ersin Tatar’ı cumhurbaşkanlığı görevine getirdi.

Tatar’ın cumhurbaşkanlığı görevine seçilmesinin ardından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in çağrısı üzerine gayriresmî 5+1 Kıbrıs Konferansı 27-29 Nisan 2021’de Cenevre’de sonuç alınamayan bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı sonrasında BM Genel Sekreteri Guterres’in federasyon müzakere süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlandığının ilan etmesi beklenirken, Guterres ikinci bir 5+1 Kıbrıs Konferansı’na kapıyı açık tuttu ve tarafların ortak zemin arayışlarını sürdürmelerini istedi. Guterres’in AB ve ABD’nin baskısı ile çökmüş, iflas etmiş BM parametreleri çerçevesinde federal çözüm hedefiyle müzakere sürecini zorlaması büyük bir skandal ve rezalet olarak kayıtlara geçti.

Eokacı/Enosisçi faşist Hristodulidis, en büyük korkusu KKTC’nin tanınmasını engellemek üzere, göreve geldiği 2024 Şubat ayında itibaren federasyon hedefli müzakerelerin yeniden kaldığı yerden başlaması için AB, ABD ve İngiltere’nin desteğiyle Guterres’in kişisel temsilci atamasını sağladı. 7 Mayıs’ta yeniden adaya gelmesi planlanan Kişisel Temsilci Maria Angela Holguin Cuellar, tarafların mevcut net duruşları nedeniyle olmayan ve olmayacak ‘ortak zemin’ aramaktadır.

Önümüzdeki günlerde 3. kez adaya gelecek olan Holguin’le görüşmesinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Annan Planı’nın Rumlar tarafından reddedilmesinin üzerinden 20 yıl geçtiğini dikkate getirmeli, çöken süreçleri hatırlatmalı, federal çözümün Türkiye ve KKTC için tükendiğini, bundan sonra sadece iki devletli çözümün ve KKTC’nin egemen eşitliği ile eşit uluslararası statüsünün kabul edilmesiyle görüşmelerin başlayabileceğini anlatmalı, 3’lü veya 5’li Konferansın mümkün olamayacağı vurgulamalı, AB’nin Kıbrıs sorununa müdahil olması ve temsilci atamasına karşı olduğumuz bir kez daha BM Genel Sekreteri Guterres’in dikkatine getirilmelidir. Federal çözüm süreçlerinin tamamen çöktüğünün, tükendiğinin BM tarafından resmen ilan edilmesi artık talep edilmelidir. Guterres, AB ve ABD’nin piyonu olmaktan vazgeçmeli, müzakere süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlandığını ve dolayısıyla kendisinin iyi niyet misyonunun bittiğini ilan etmelidir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin her geçen gün artan silahlanmasını da dikkate almalı ve ada gerçeklerine göre iki devletli çözümün önünü açmalıdır.

Anavatan Türkiye, yeni müzakere süreçleri ile KKTC’nin olası tanınmasının önünü kesmeye çalışan BM Güvenlik Konseyi’ne ada gerçeklerine göre hareket etmesini, aksi takdirde Ada’da tıpkı Ukrayna’da, İsrail’de/Filistin’de olduğu gibi istenmeyen olayların olabileceği uyarısını yapmalıdır. Çözümün 1974’te gerçekleştiği açıktır ve Kıbrıs Türk halkının 1983’te kurduğu devletimiz KKTC’nin tanınması için BM Genel Kurulu’nda iki kez yapılan çağrılar artık fiilen yürürlüğe konmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları