​​​​​​​"Bizim Rabiamız" ve Dipsiz Göl!

AKP iktidarının nasıl ve neden bittiğini gösteren olaylar yaşanıyor. Aslında ülkeye hâkim olan partizanlık ve adaletsizlik, tarımın ve tarıma dayalı sanayinin bilinçli olarak çökertilmesi, Türkiye'yi Türkiye yapan milli değerlere her gün bir saldırıda bulunulması bitişin göstergesidir ama, din ve para kullanıldığı için iktidar bugüne kadar devam etti. Sosyal patlama olmadı deniliyor ama adaletsiz yönetim yurdun her köşesinden bir cerahat fışkırmasına sebep oluyor!

***

Siyanür intiharları, umutsuzluğun, çaresizlik duygusunun sonucudur. Oysa bir ülkede insan iflas da etse maaşına haciz de konulsa, borçları dağ gibi omuzlarına yıkılsa da bir çözüm bulabileceğine inanmalıdır. Bu güveni ona toplumsal sistem vermelidir, devletin kurumları vermelidir, mesleki kuruluşlar vermelidir, mahalleli vermelidir, aile vermelidir.

Gümüşhane'nin Taşköprü yaylasında valilik, define arayıcılarına izin veriyor; 12 bin yıl önce oluşan "Dipsiz Göl"ün suları çekiliyor. Kazı tamamlandıktan sonra valilik "eski haline getirildi" diye açıklama yapıyor ama fotoğraflar rezaleti gösteriyor. Bu mantık, "Kâbe'nin altında define var!" diyene de kazı izni verir. Bir doğa harikası, define için nasıl yok edilebilir?

***

Giresun'un Eynesil ilçesinde, Rabia Naz adlı kız çocuğunun, dondurma alıp evine doğru yürürken bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybettiği biliniyor. Öyle ki DHA ve İHA muhabirleri o gün bu şekilde haber geçiyor. Yargılama sırasında ise olay, intihar denilerek kapatılmak isteniyor. Baba isyan edince akıl hastanesine kapatmak istiyorlar. Sonra da akıl hastası olduğunu iddia ettikleri babayı gözaltına alıyor ve tutuklatmaya çalışıyorlar! Konu Eynesil'in meselesi olmaktan çıkıyor, Türkiye sınırlarını da aşıyor, dünya basınına yansıyor ama Giresun'da bir siyaset çetesi aşılamıyor.

İktidar partisi, Mısır'daki ayaklanma sırasında Rabia meydanındaki gösterilerde öldürülen Esma adlı kız çocuğuna atfen, Rabia işaretini partinin sembolü haline getirmiş olmasına, hatta "Bizim Rabiamız var" söyleminde bulunmasına rağmen, Giresunlu Rabia Naz'ın hakkını hukukunu korumuyor. Aksine devlet gücünü Rabia'nin babası ve annesinin üzerine sevk ediyor. On bir yaşındaki Rabia Naz, "Bizim Rabiamız" değil miydi?

Ankara'da AKP'li milletvekilinin evinde Özbek kızı Nadira Kadirova, evdeki tabanca ile ölmüş veya öldürülmüş olarak bulunuyor. Soruşturma daha ilk günden intihar denilerek kapatılmak isteniyor. Daha da vahimi, Özbekistan hükümeti konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmıyor, Kadirova'nın ailesini baskı altına alarak susturuyorlar!

Kadirova'nın ölümü aydınlanırsa, uluslararası boyutta bir skandal mı ortaya çıkacak da iki ülke de konuyu kapatmaya çalışıyor?

***

Gerçi İbni Haldun, devleti ayakta tutan iki gücü ordu ve ekonomi olarak gösteriyor ama, bir toplumda adalet duygusu kaybolursa orada ekonomi de olmaz ordu da bir işe yaramaz!

Bu sebeple, konu siyaset üstü bir mesele olarak görülmelidir. Adı Adalet ve Kalkınma olan bir parti, adaleti de ekonomiyi de yok ettiği gibi, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla orduyu da yıprattı. Türkiye'nin etrafı ateş çemberine çevrilirken, ordunun büyük kısmı terhis edildi.

İbni Haldun'un belirttiği gibi AKP iktidarında genellikle zenginlik ve servete, başkalarına boyun eğip yalakalık edenler sahip oldu.

Bugün de zengin olmak, makam sahibi olmak isteyenler, varlarını, yoklarını lider için harcadıklarını belli ederlerse, hatta lideri eleştirenlere saldırırsa, hedefledikleri imkânlara kavuşuveriyorlar! Basında da böyle... Bu sebeple medyada doğruyu söyleyenler azalıyor.

Yazarın Diğer Yazıları