Bitkisel vurgun
Son dönemde bir bitkisel ilaç çılgınlığı almış başını gidiyor.
Televizyonlar ve gazeteler adeta bu bitkisel çılgınlığı had safhaya çıkarmış durumda.
Televizyona her gün bir profesör çıkıyor ve bir bitkiden bahsediyor.
Ertesi günü Eminönü’ndeki aktarların önünde büyük kuyruklar oluşuyor.
Atkuyruğu, susam yağı, kekik otu ve daha binlercesi.
Yıllar önce Anadolu’da insanlar doktora gitmez, eczacıya giderdi.
Farmakoloji ilmi eğitimi almış eczacılar da doktorlar kadar bilgili olduğundan hastalığını söylediğin an sana bir ilaç verirdi.
İşte Türkiye belki de 40 yıl öncesinin o dönemine geri döndü.
Ancak bu defa farmakoloji eğitimi almış eczacıya değil aktara koştu.
Söyle derdini versin sana en iyi bitki ilacını.
Eminönü’nde daha birkaç yıl öncesine kadar sıradan bir esnaf olan baharatçılar ve aktarlar bugün trilyonluk ciroları olan dev anomin şirketi oldu.
İlaç şirketleri kendi ilaçlarını yazdırmak için doktorlara adeta yalvarırken, aktarlar tok satıcı.
Çünkü Türkiye’de ilaç reklamı yasak. Ama bitkisel ilaç reklamı serbest.
Kimsenin branşını sormadığı sadece profesör ünvanı olduğu için itibar gösterilen kişilerin ağzından çıkan her kelime trilyonluk reklamdan daha önemli.
İşte bu gelişmeler ilginç vurgunlara da neden oluyor.
Son dönemde Türkiye domuz gribi ile yatıp kalkıyor.
Hijyenik madde üretenler büyük cirolara ulaştı.
Sadece halkın bilinçsiz takıntısı yüzünden.
Şimdi de bir bağışıklık sistemi güçlendirme modası çıkmış.
Kilosu daha birkaç ay öncesine kadar 10 liradan satılan ve kimsenin yüzüne bile bakmadığı ekinezya bitkisi son günlerin en çok prim yapan maddesi oldu.
Bağışıklık sistemini güçlendirdiği iddia edilen bu bitkinin şu an kilosu 150 bin lira civarında satılıyor.
İddialar oldukça ilginç.
Baharatçılar öfke dolu.
Çünkü hemen hemen her gün bir televizyonda çıkan bir profesör bu bitkiyi önce toplamış sonra önermiş.
“Domuz gribinden korunmak için bu bitkiyi kullanın”
İşte bu cümle ekinezya bitkisinin satışlarını patlatmış.
Tabii ki fiyatını da.
Ne altın, ne borsa ve ne de dolar böyle bir artış görmedi.
Sonuç olarak 10 liralık bir bitki 150 bin liraya piyasada alıcı buluyor.
Yine aynı iddialara göre, bu bitki bu profesörün internet sitesinde tablet haline getirilerek satılıyor.
Bir ilacın, piyasada satılması için en az 3 yıllık bir süreç gerekirken, bir bitkisel ilaç 1 haftada piyasada satılır hale getiriliyor.
Tarım Bakanlığı’na bir dilekçe veriyorsun, iş bitiyor.
Sonra gelsin paralar.
Eczacılık fakülteleri öğretim üyeleri feryat ediyor ama duyan yok.
Çünkü duyması gerekenler bile bu bitkisel çılgınlığa kendilerini kaptırmış gidiyorlar.
Arada da sadece kendini prof. ve doç. olarak tanıtan insanlar kazanıyor.
Kimse çıkıp da arkadaş sen profesörsün de branşın ne demiyor.