"Bir MHP var, MHP'den içerü!"
"Dünyada pek çok olay, kamuoyuna yansıtıldığı gibi değil. Arka planda inanılması zor olaylar yaşanıyor" demiştik.
Meselâ karşımıza belirli bir siyasi ideolojiyle çıkan yapıların içinde yönlendirici, yönetici veya lider mevkiindeki insanlar, başka yerlerden talimat alıyorsa, o kurumun bütün faaliyetlerini bir süzgeçten geçirmek gerekir.
Hani Büyük Yunus, "Beni bende demen, bende değilem/ Bir ben vardır bende, benden içerü" diyordu ya, günümüzde birçok kurum veya kuruluşun içinde başka örgütlere hizmet eden gruplar var.
***
Meselenin daha iyi anlaşılması için Sait Yılmaz'ın "CIA ve terör"le ilgili yazısından bir örnek verelim:
"IŞİD'in planına göre öncelikli düşman; 1.3 milyarlık İslam dünyası içinde kendi gibi olmayanlar, sonra sıra Hıristiyanlara en son 14 milyon Yahudi'ye gelecek. El Kaide, IŞİD, Nusra, El Şaab vs. onlarca radikal İslamcı örgüt, aynı saflarda on binlerce ruh hastası ve sapığı topluyor. Batı, zaman zaman kendine zarar verse de yarattığı bu canavarlardan yararlanmayı sürdürüyor. Bunlar sayesinde ABD, Afganistan ve Irak'ı işgal etti, Orta Asya ve Orta Doğu'da varlığını sürdürüyor."
***
Peki neden böyle oluyor? Çünkü dünyayı veya bir ülkeyi yönetmeye soyunmuş gruplar, kendi kurdukları düzen için tehdit olarak gördükleri yapılanmaları kontrol etmek isterler. Böylece onları tehdit olmaktan çıkarırlar. Bu yapılanmalara mensup olan kitleler ise çoğunlukla olan bitenden habersizdir. Gerçekleri yüzlerine karşı söyleyenlere kuşku ile bakarlar. Çünkü söylenenlere inanacak olurlarsa, kendi bireysel düzenleri de bozulacaktır...
Millî, dinî veya başka bir değerin hassasiyetini taşıyan insanları bu şekilde uzun süre fareli köyün kavalcısı gibi peşine takıp sürüklemek mümkündür. Fakat gerçekler, bir gün mutlaka ortaya çıkar. O zaman deşifre olan kendi liderlerine, yöneticilerine isyan ederler ama iş işten geçmişse bunların hiçbir kıymeti yoktur. "Kanserden korkma geç kalmaktan kork" derler ya, kanser bütün vücudu sardıktan sonra yapacak fazla bir şey yoktur!
***
Bence, Türkiye'deki bütün siyasi partiler bu şekilde kontrol ediliyor. Necmettin Erbakan, AKP'nin ilan ettiği ideolojisinden başka gizli bir gündemi olduğunu, ölümünden önce defalarca tekrarlamıştı.
MHP yönetimi de milliyetçi ve dinamik insanları, yıllardan beri kuzu haline getirdi! Öyle ki bu durumu yıllar önce "kurt ağzı bağlamak" diye fıkralaştıranlar da oldu...
Bozkurtlar, adeta hadım edilince, milletin direnci de kırılmış oldu. Yoksa siyasi iktidar, Türk milletinin anayasasından Türk adını çıkaracağını açıkladığı anda, düşürülürdü.
Böyle olmadı! Gazı alınan kitleler, sonunda tepkisiz bir topluluk haline geldi.
Yeni nesil bozkurtlar ise siyaseten hadım edilmeyi kabul etmeyip harekete geçti. Devletin gücü, yasa dışı olarak kullanılarak bu hareket durdurulmaya, bastırılmaya çalışılıyor ama yanlış yapan herkes, bozkurtların atlarının nalları altında ezilecek.
***
Bülent Esinoğlu "Siyasetin militarizasyonu yanlış yoldur" başlıklı yazısında "Laiklik mücadelesi yapmayalım. Türkiye zor bir süreçten geçiyor, PKK ile yürütülen önemli bir mücadeleye zarar verir. Siyasi iktidarı ve Erdoğan'ı eleştirmeyelim, çünkü PKK ile mücadeleye zarar verir" gibi bir mantığın kabul ettirilmek istendiğini, bunun yanlış olduğunu, bu mantığın PKK mücadelesinden öte, siyasi iktidarı tahkim etme işine dönüştüğünü yazdı.
MHP'de de aynısı olmuyor mu? "Siyasi destek verdiğimiz AKP iktidarına, hukuki destek de verebiliriz" ne demektir?