Bir Kürt köyünde bir hafta yaşamak

Televizyonlarda, “Kürt Meselesi”, “Kürtlerle birlikte yaşamak zorunda mıyız?” gibi tartışmalar devam ediyor. Bugüne kadar kayda değer hiçbir çözüm fikrine rastlamadım. Her programda aynı tipler, kendi ezberlerini tekrar ediyor. Bölgeden gelip katılanlar da “özerklik” diyor. Türkiye’nin üniter yapısının ortadan kaldırılmasını, yani Türkiye’nin etnik bölgelere ayrılmasını çözüm diye sunabiliyorlar. Böylece, bölücülük meşrulaştırılıyor! Aslında bu tutum, PKK’nın yaptığından daha tehlikelidir. Çünkü zihinler işgal ediliyor...
“Kürtlerle birlikte yaşamak zorunda mıyız?” diye soranlara anlatacaklarım var.
Hayat boyu bir defa olsun bir Kürt köyüne gitmişler midir? Türkiye’nin herhangi bir yerinde, geleneklerini devam ettiren Kürt kökenli bir vatandaşın evinde misafir olmuşlar mıdır?
Bu tecrübeleri yaşamadan nasıl ahkâm kesebiliyorlar?

***


Biliyorsunuz Diyarbakır’ın Bismil İlçesi’nin Aslanoğlu köyünde, köylüler ile ağa arasında uzun süreden beri bir toprak mücadelesi var. Hem onların mücadelesine destek vermek, hem okullarını onarmak isteyen Türkiye Gençlik Birliği’ne mensup üniversiteli 200 genç gruplar halinde ve dönüşümlü olarak Aslanoğlu köyünü ziyaret etti. Onlarla birlikte yaşadılar. Erkekler, inşaatta çalıştı, kızlar, inek sağdı, ahır temizledi.
Dönüşlerinde her biri izlenimlerini yazdı. Bu raporlardan dört küçük alıntı yaparak gençlerin değerlendirmelerini bilginizi sunuyorum:

***

Volkan Kahyalar: Buraya gelince, terör olaylarının neden arttığının cevabını buldum: PKK’nın taban bulma sebebi ağalık sistemidir!
Amerika’nın seçmiş olduğu hükümetler, doğuda ve güneydoğuda iktidara gelmek için aşiret ağalarıyla anlaşıyor. Daha sonra bu aşiretlerden aldığı oy potansiyelini kaybetmemek için bir daha bu aşiretlere karışmıyor.
Aşiretler ise bunu fırsat bilip ezmiş olduğu, toprağına el koyduğu köylüyü köle gibi kullanıyor. Yani resmen emperyalizme hizmet ediyor.
Arif Kubaş: (...) Kalacağımız evin önüne bir sürü çocuk birikmişti. Hepsinin ismini tek tek sordum. Bazıları Türkçe bilmiyordu. Yarım yamalak Kürtçemizle onlarla konuşmaya çalıştık. Kürtçe sorduğumuzda gözleri parıldamaya başladı çocukların. Berat, İslâm, Yunus, Büşra, Meşadiye -arkadaşları ona Güley diyor. Onlara köy hayatı hakkında sorular sorduk. Bazı hayvanların Kürtçe isimlerini öğrendik. Mirkan, çocuklarla üç taş oynamaya başladı. Çocuklar ona ’Drej’dediler. Kürtçe ’uzun’demekmiş.
Pınar Akkoç: Burada geçirdiğimiz zaman dilimi boyunca köylülerin en dikkat çeken özelliği paylaşım olarak öne çıktı. Bir hafta boyunca yaptıkları ikramın ardı arkası kesilmedi. Fikirsel ve duygusal anlamda da köyün kadınları ve bizler arasında yoğun bir paylaşım söz konusuydu.
Köylüler, özellikle köyün kadınları kendilerine son derece güveniyor. Bu özgüven kadınların duruşuna bile yansımıştı. Kendi çocuklarını nasıl seviyorlarsa öyle sevdiler bizi. Bunu bize gerçekten hissettirdiler.
Kerem Yıldırım: Herkesin bir ağası var, bir şeyhi veya bir şıhı var. Aslanoğlu köylüleri bu kuşatmaya karşı özgürlük mücadelesi veriyor. Evet! Özgürlük mücadelesi! Aslanoğlu köylüleri ağayı kovmuş, inançlarını sömürecek şeyhleri istemiyorlar. Aslanoğlu’nda dağa çıkan yok. Ağalığa karşı dört şehit vermelerine, ağanın tehditleriyle bazı köylülerin göç ettirilmesine, tarlalarını ekip biçememelerine, bölücü terörün ağırlığına rağmen teslim olmuyorlar ve bunlar yetmiyormuş gibi üzülerek söylüyorum jandarma beş yıldır ağadan yana tavır alıp köylüyü baskı altına almış durumda.
Aslanoğlu Köylüleri bize çözümü işaret ediyor. Aslanoğlu direnişi bir modeldir. Türkiye’nin birliği, milletimizin birliği için modeldir. Aslanoğlu’ndaki direnci görmek Türkiye’nin birliğini görmektir.

Yazarın Diğer Yazıları