Bir hakkı teslim
Son İstanbul seçimlerinin kazanılması tabii ki CHP açısından çok önemliydi… Ama ondan çok daha değerli bir sonuç vardı artık elde… Sürekli seçim kaybetmeye alışmış CHP, o döngüyü kırdı ve seçim kazanmayı öğrendi…
"Hangi propaganda tekniği, hangi dil ve hangi aday profili başarıyı getirir?" sorusunun cevabı bulundu… Partinin sıkıştırıldığı algı alanı belliydi: 'Geçmişin günahlarından sorumlu, milletin değerlerine uzak, geri kalmışlığın temsilcisi, millî irade ve demokrasi düşmanı vs...'
Kamu gücüyle beslenen medyanın yüzde 80 oranında bu algıya hizmet ettiği düzende, CHP'yi sıkıştırıldığı bu alandan çekip almak ve ülkenin neredeyse bütün büyükşehirlerini kazanmak çok büyük bir başarı…
Bu hem çok büyük hem de çok kritik başarının en büyük mimarı kesinlikle Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu… Yılların alışkanlıklarına sahip ve parti içi demokrasisi bazen son derece tahripkâr ve acımasız olan bir partide, büyük bir risk alarak sonuca gitti…
Riskten söz ediyoruz, çünkü bu büyük şehirler Kemal Bey'in aday tercihleri dolayısıyla kaybedilmiş olsaydı, bugün bulunduğu makamda oturuyor olamayabilirdi… Bizzat parti içinden hedef hâline gelecekti ve direnmesi mümkün değildi…
İşte tam da burası liderlik gösterilmesi gereken noktaydı… 2023'te önceki son seçimlerde, hem partisi hem ülke demokrasisi adına bu riski göze aldı sadece 'kazanan' taraf değil, aynı zamanda kaybetmeye alıştırılmış kitlelere 'kazandıran' taraf oldu… Ayrıca 'denetlenmeyen' ve artık kıyamete kadar 'denetlenmeyeceğini düşünen' iktidara bundan sonrasının öyle olmayacağının en net mesajını ulaştırdı…
***
CHP zor bir parti… Sürekli yenile yenile 'mağlup' kimliği 'kalıcı kimlik' hâline gelmiş partilerden biriydi… Dolayısıyla 'büyük iktidar'ı düşlemeyi unutmuştu… Ama bu arada var olan 'iktidar duygusu'nun giderilmesi de siyasetçi için vazgeçilmez bir ihtiyaçtı… CHP'de de bu duygu, 'büyük iktidarı' yakalamaktan ziyade, grupların, klliklerin parti içi mücadelede birbirini yenmesiyle tatmin ediliyordu ve ötesi yoktu…
Şimdi durum kısmen de olsa değiştirildi ve parti daha büyük hayaller kuracak çapta kimliğe döndü… Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik çok ağır eleştirilere rağmen, CHP'yi sıkıştırıldığı alandan çıkarması ve büyük şehirlerde zafere taşıyacak tercihlerde bulunması, tarihî bir kırılma noktasıdır…
Son seçimlerde CHP paha biçilmez bir tecrübe elde etti… Sürekli kazanan bir parti kaybetmeyi, sürekli kaybeden bir parti de kazanmayı öğrendi… CHP bir anlamda test edip onayladığı bir yöntemle, geleceği kendinden emin biçimde kurgulayabileceği, bunu yaparken de klasik parti için direnişin zayıf kalacağı bir ortama kavuştu…
***
İstanbul'u, Ankara'yı, Adana'yı, Antalya'yı, tekrar Hatay'ı kazanmak çok kolay değildi… Kemal Kılıçdaroğlu, parti içi dengeler ve taassupların ötesinde konumlandı… Aday tercihleri dolayısıyla gelecek ağır eleştirileri bilmiyor olamazdı… Yine de hepsinin arkasında durdu, yıpranmayı da göze alarak müthiş bir irade koydu…
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, geri adam atsaydı, ülke demokrasisiyle birlikte, partisi de kendisi de kaybedecekti… 'Şelalenin kırılma noktası'nda doğru karar verdi ve herşeye rağmen o kararın arkasında durarak akışı değiştirdi…