Bir baskın seçim hikâyesi
Reis bir zaman önce şöyle buyurmuştu: "Erken seçim tartışmaları niye gündeme geliyor, merak ediyorum, erken seçim anlayışını vatana ihanet olarak görüyorum."
Erdoğan'ın söylemlerine bakılırsa, ülkeyi iyi yönettiği, ekonominin yalnızca faiz sorunu olduğu, kendi zihnindeki doğruları ülke sorunlarına çare olarak gördüğü ve Türkiye'nin giderek demokratikleştiğine ve güçlendiğine inandığı görülür.
Eğer durum böyleyse bu durumdaki bir Türkiye'de bırakın baskın seçimi erken seçime de ihtiyaç yoktur.
Ancak şartların böyle olmadığını dört lirayı aşan dolar, beş lirayı geçen Euro ve altı lirayı geçen benzin ortaya koymuş oluyor.
Bu noktada reis, yıldırım seçim kararı almış ve uygulamaya koymuştur.
Verdiği her kararla partisini küçültüp AKP'yi büyüten Bahçeli bir kez daha tarih önünde kendisini küçülten bir rol oynamıştır. O müzmin bir erken seçim dâhisidir. İşaret aldığı gün reisinden açıklamasını derhal yapmıştır. 'Türkiye 3 Kasım 2019'a kadar dayanamaz' o halde '26 Ağustos tarihinde erken genel seçim yapılsın!'
Reisi madem seçim istiyorsun o halde 24 Haziran'da olsun der. Türkiye bir kez daha sandık için seferberliğe çıkar.
Her anlamda kaybetmek!
Şu soruyu herkesin kendisine sorup cevaplandırması gerekmektedir. AKP iktidarının Türkiye'yi çok iyi yönettiğini, bu nedenle Sayın Erdoğan'ın yarattığı fiili durumları "Cumhurbaşkanlığı Sistemi"yle hukukileştiren bir Bahçeli'nin erken seçim istemesi için hangi neden olabilir?
Bahçeli'nin iktidara gelmek, ülkeyi yönetmek, devlete sahip çıkmak için ne bir amacı ne de böyle bir ideali var. O, AKP iktidarının ülkeyi çok iyi yönettiğini düşünüyor. Bu yüzden ülkeyi yönetmeye talip değil. Utanç verici biçimde Türkiye'nin en eski iki partisinden birisi olan MHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olmadığını ve adaylarının AKP'nin Genel Başkanı Erdoğan olduğunu açıkladı.
Bahçeli'nin başında bulunduğu MHP hariç bütün siyasi partiler erken seçimi bir an önce iktidara gelmek için isterler.
İktidara gelme amacı ve ihtimali olmayan, gelinen aşamada toplumsal karşılığı da bulunmayan bir adam erken seçimi niçin ister?
Bu sorunun mantıki bir karşılığı yoktur.
Kaldı ki adamın tuzu da kurudur. Seçim kazanmak ya da kaybetmek diye bir sorunu yoktur. Seçim sonuçları ne olursa olsun Bahçeli'nin TBMM'deki pozisyonu aynı kalacaktır. Kurduğu "Cumhur İttifakı" sayesinde baraj sorunu da olmadığı için şöyle ya da böyle Meclis'teki yerini alacaktır.
Bu tür bir kafa için kaybetmek her anlamda kazanmak anlamına gelmektedir.
Bu zatın değişmez ve değiştirilemez bir genel başkan olarak tarih ve millet karşısında konumu hayırla yâd edilen bir yer olmayacaktır.
Kendi ideallerini, amaçlarını, hedeflerini yitirenler zorunlu olarak başka amaçların uşağı olurlar.
Bir diğer neden!
Baskın seçim kararının arkasında yerel seçimlerin meydana getireceği kırılma korkusu vardır. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Adana İl Kongresi'nde Adana Büyükşehir Belediyesi'nin alınması gerektiğini söylemişti. Manisa'nın MHP'li belediye başkanı "İttifak yukarıda var da tabanda yok... Başbakan Yıldırım, 'Manisa'nın anahtarını istiyorum' dedi. Nasıl ittifak bu!" diye sormuştu.
İşte bu gerçek baskın seçim kararının alınmasında en büyük etken oldu. Gösterildiği gibi erken seçim MHP'nin değil AKP'nin ihtiyacıydı. Zira yerel seçimler Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce yapılmış olsaydı. Yerel seçimlerdeki rekabet AKP ile MHP'nin arasını bir daha kapatmayacak derecede açacaktı. Bu durum yaşanan kaostan sonra elde kalan MHP'li seçmenin Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP'nin adayı olan Erdoğan'a oy vermesi de söz konusu olmayacaktı.
Bahçeli ile Erdoğan'ın hesabı bu korku üzerine kurgulanmıştır.
Korkunun ecele faydası var mı yok mu göreceğiz!