Bir başarı öyküsü
Türk bankacılık sektörü şu anda en çok konuşulanlar arasında yer alıyor. Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada.
Türk bankacılık sektörünün 3 yıl önce başlayıp bütün dünyayı halen kasıp kavuran tüm zamanların en büyük krizinden yara almadan çıkması dünya finans piyasasında “Başarı Hikâyesi” olarak anlatılıyor. Krizi bırakıp sektöre döndüğümüzde çok popüler bir meslek olduğunu görüyoruz bankacılığın. Ancak çalışandan çok genel müdürlerin popülerliği vardır Türkiye’de. İş Bankası ve Garanti’nin genel müdürleri hep popüler olmuştur. Basının ilgi odağı olması nedeniyle bu genel müdürler artistlerden daha ünlülerdir.
Bu kişiler çok mu başarılı olduğu için ünlüdür? Olabilirler! Onu bilmek için oturup bu bankaların bilançolarını incelemek lazım. Ama bir gazeteci olarak üç kelime ile yorumlamak gerekirse büyük kuruluşun başında olmalarından diyebiliriz.
Küçük bankaların genel müdürlerini kimsenin tanımaması da bana göre bunun doğrulamasıdır.
Bireysel pazarlamaya yöneldi
Ancak bir banka var ki, onun genel müdürü için gerçekten çok şey söylenebilecek başarı hikâyesi var diyebiliriz. Hakan Ateş, Denizbank Genel Müdürü.
Zorlu’nun küçücük bir bankasını çok kısa bir sürede büyütüp, Belçikalı Dexia’ya 2.5 milyar dolar gibi müthiş bir paraya satan adamdır Hakan Ateş. Hakan Ateş, müşteriyi bulan, pazarlığın her sürecinde bulunan ve her iki tarafın da hoşnut kaldığı bir süreci başarı ile tamamlayan ilginç bir adamdır. Herkesin gitmesini beklediği bir dönemde koltuğunu daha da büyüten Hakan Ateş, o kadar kısa sürede Denizbank’ı büyütmüştür ki, bu başarıya Dexia bile şaşırmıştır. Bir çok bankanın sırtını devlet tahviline dayayıp, kârını katladığı dönemde bile bireysel pazarlamaya yönelen ve sokaktaki insanı bankaya çeken Hakan Ateş, Denizbank’ı Dexia’nın bile tahmin edemediği bir yere getirmiştir.
1981 yılında İş Bankası’nda müfettiş olarak sektöre giren Hakan Ateş, Dexia gibi dev bankanın Yönetim Komitesi Üyeliğine atandı. Zorlu gibi zor patrondan Dexia yönetim komitesine ulaşmak, sıradan bir olay değil, gerçek bir başarı hikâyesidir. Bu hikâye Coca Cola Ceosu Muhtar Kent’inkinden daha büyük ve dikkate alınması gereken bir olaydır.
Finans tekniği ve kadrosu
1997 yılında özelleştirme kapsamında alınan küçük bir bankanın devleşmesini sağlayan Hakan Ateş’in yaşam hikâyesinin okulların finans derslerinde okutulması gerekir. Hakan Ateş 100 ünlü Türk sıralamasında ilk 10’da yer alacak kadar büyük bir başarıya imza atan bir Türk çocuğudur.
Hakan Ateş bu noktaya elbette üstün zekâsı ve finansal bilgisi ile geldi. Şans faktörü pek yardımcı olmadı. En büyük yardımcısı kadrosudur. Denizbank bugün bir İş Bankası ve Garanti Bankası kadar popülerdir. Bu popülerliğinin ardında Hakan Ateş’in başarılı finans tekniği kadar çalışanının da katkısı vardır. Benim merak ettiğim bazı konular var. Hakan Ateş’i tanımadığım için hiçbir zaman soramadığım sorular.
Mesela Hakan Ateş personelini ne kadar seviyor, ne kadar kolluyor?
Müşteri memnuniyeti
Müşteri memnuniyetine en büyük önemi veren bir genel müdür olarak acaba çalışanının memnuniyetini dikkate alıyor mu? Yoksa “çalışan çok bulunur” ama müşteri bulunmaz diyerek sadece biz müşterileri ve patronlarını mı memnun ediyor? Mesela sık sık yaptırdığı müşteri memnuniyeti anketini bir de çalışan memnuniyeti olarak yaptırdı mı?
Doğruluğu ne kadar bilemem ama piyasada Denizbank personel sirkülasyonu çok olan banka olarak bilinir. Bunun nedenini hiç araştırdı mı? İnsan kaynakları müdürünü yanına çağırıp “neden” diye sordu mu?
Sıradan bir bireysel müşteri temsilcisiyle genel müdür olarak değil de, finans sektörünü çok iyi bilen biri olarak konuştu mu? Bölge müdürlerinin, hedef baskısı yüzünden psikolojilerini hiç bozup bozmadığını sordu mu? İstifa edip giden personeline “bizi neden bırakıyorsun” diye sordu mu?
Eğer bunları da yapmışsa Hakan Ateş gerçekten büyük başarı hikâyesi yazmıştır. Bu hikâye sıradan değil, finans tarihine geçecek kadar önemlidir.