Bir bakanın itirafnamesi!

İçişleri Bakanı Muammer Güler, valiliklere gönderdiği genelgede polisi gaz bombası, sopa ve pala kullanımı konularında uyardı.
Güler’in gönderdiği genelgede, “40 metreden yakın gruplara tüfekle gaz bombası atmayın” deniliyor. Güler ayrıca, gaz fişeklerinin doğrudan eylemciler ve kişiler hedef alınarak kullanılmaması ve müdahalelerin kamera ile kayıt altına alınmasının sağlanması konusunda da uyarıda bulundu. Yakın mesafeden atılmış gaz bombası ile ölenler, bir gözü kör olanlar var.. Peki bunların hesabı hukuken sorulmayacak mı? O konuda bilgi yok! Ayrıca müdahaleler sırasında bırakın polisin çekim yapmasını, mevcut mobese kameralarını da bozdular.
Genelgede “Sopa gibi mevzuata aykırı materyallerle müdahale etmeyin” deniliyor. Demek ki polis, sopa kullanmış. Peki bu konuda hakkında soruşturma açılmış tek bir polis var mı? Yok...
Yine genelgede “Eylem yapan gruplara karşı tepki gösteren kişilerin, sopa, pala gibi materyallerle müdahale etmelerine izin vermeyin” deniliyor. Bu madde, “Bugüne kadar eli sopalı, palalı grupların adam öldürmesine seyirci kaldınız” anlamına gelmektedir.
Güler, genelgede, toplumsal olaylarda görev alan sivil polislerin mutlaka polis yeleği giymeleri ve mevzuata uygun araç-gereçlerle görev yapmaları uyarısında da bulundu. O araç ve gereçleri kimin kullandığı da böylece aydınlanıyor..
Toparlarsak Güler’in genelgesi, tam bir itirafnamedir. Bu genelge; kendisini bireysel olarak sorumluluktan kurtaramayacaktır. Bazı emniyet müdürlerinin bilgisi ve hatta koordinasyonu dahilinde; yurt çapında eli sopalı, palalı sivil ekipler kurulurken bundan İçişleri Bakanı’nın hatta Başbakan’ın bilgisi olmadığını kimse iddia edemez.


***


Fakat, palayla, sopayla, kurşunla, gaz bombası ile korkutamadıkları gençleri gözaltı ve tutuklamayla da yıldıramayınca Metin Feyzioğlu gibi etkili kişilere iftiralara başladılar. Basında da işe son vermek veya gazeteleri, televizyonları doğrudan yandaşlara teslim etmek şeklinde başka bir terör uygulanıyor.
Öyle ki Independent gazetesi, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın, Gezi Parkı eylemleri sırasındaki haberleri sebebiyle 22 gazetecinin işten atıldığı, 37 gazetecinin de istifaya zorlandığı yönündeki açıklamasını aktardıktan sonra “Aslında dünyanın her yerinden daha çok gazetecinin hapiste olduğu Türkiye’de işsiz kalmak, bir gazeteci için kötünün iyisi bir sonuç olabilir. Her şeye rağmen, bu tür bir zulüm de daha az şoke edici değil. Türkiye’deki son olaylar, dünya çapında çok sayıda gazetecinin yüzleştiği şiddet ve yıldırmaya tipik bir örnek” diye yazdı.
Dışarıdan objektifle bakılınca, Türkiye’nin fotoğrafı işte böyle görünüyor.

AKP döneminde çıkan hayırlı bir yasa var mı?

Murat Sökmenoğlu, “Lozan’da iki devlet kurulamamış. Biri Ermenistan, biri Kürdistan. Şimdi yeniden harita çiziyorlar. Türkiye’nin dış politikadaki yanlışlığı bizi o noktaya getirmeye başladı. Burnunuzun dibinde oluşum oluyor, TBMM tatilde. Böyle bir Türkiye istemiyoruz biz. Her gün sabahtan akşama kadar bizi ayrıştırmak için Başbakan’ın ifadelerini dinliyoruz. Bu ayrıştırma işi mezhepsel duruma getiriyor” diye konuştu.
Sökmenoğlu’nun Meclis Başkanvekilliği döneminde, IMF, bir kredi dilimini serbest bırakmak için 15 gün içinde 15 yasanın geçmesini şart koşmuştu... Sökmenoğlu, “Gece gündüz çalışırız, bu yasaları Meclis’ten geçiririz” demişti. Nitekim, öyle oldu. IMF yasaları, Meclis’te onaylandı. Pancar ve buğday üretimini kısıtlayan yasalar böyle geçti! Kısacası Türkiye AKP’nin eline bu tür hatalar yüzünden düştü. Unutmak mümkün mü?
Meclis tatilde olmasa ne olacak? AKP döneminde çıkarılan bir hayırlı yasa söyleyin bana!

Yazarın Diğer Yazıları