Beytüşşebap'ta aslında ne oldu?

Beytüşşebap ilçesine PKK’nın dört koldan saldırısı, kaymakamlık binasını, yani hükümet binasını ele geçirip burada egemenlik ilan etme girişimi, 10 şehit verilerek önlendi. Terör örgütü 20 kayıp verdi ama ilçenin bir savaş alanına dönmüş olması, dün hatırlattığım Genelkurmay’ın 1995 değerlendirmesinde zikredilen terör örgütü taktiklerinin 17 yıl sonra aynen uygulandığını gösteriyor. PKK terör örgütü, tıpkı 1995’teki gibi ordulaşarak, dönem sonunda 1500-2000 kişilik gruplarla saldırılar yapabilecek bir seviyeye gelmeyi, bazı alanlarda kurtarılmış bölgeler oluşturmayı, bölge genelinde tüm güvenlik güçlerini araziye ve yollara çıkamaz duruma getirerek, kışlalara hapsetmeyi hedeflemiştir..
1995’te yenilip çekildiler, şimdi de yenilecekler ama Türk ordusunun kısmen neden tasfiye edildiği üzerinde de düşünmemiz gerekir.

***

Genelkurmay’ın 1995 değerlendirmesinde, “Üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan biri, örgütün, terörün masum istekler şeklinde lanse edilen demokratik hakların verilmesi ile sona erebileceği imajını yaratmış olmasıdır. Oysa dağlardaki tehdit devam ettiği sürece devletimizce verilecek her taviz, yeni bir talebi doğuracak ve bu durum, örgütün ülkemizden toprak koparmak olan nihai hedefi gerçekleşinceye kadar aşama aşama devam edecektir. Bu sebeple, devletimizin üniter yapısının muhafazası için tek vatan, tek lisan ve tek bayrak ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı laik ve demokratik düzen ilkelerinden asla fedakârlık edilmemesi esastır” deniliyordu.
Terör, bu zihniyetle 2002 yılına kadar adım adım geriletildi. Fakat, 2003’te ABD’nin Irak’ı işgali ile başlayan süreçte, ABD ordu silahları, bu arada C-4 ve A-4 patlayıcıları, Irak’taki depolardan PKK’ya verilmeye başlandı. PKK, bombalı saldırılar dönemini başlattı. AKP iktidarının, eve dönüş yasası ile teröristleri affetmesi ve cezaevinden yeniden dağlara dönmelerini sağlaması, Oslo’da terör örgütü ile masaya oturması, burada Türkiye’nin demokratik özerklik yani eyalet sistemi ile yönetilmesinde uzlaşma sağlanması, Habur’da davet edilen teröristleri salıvermek üzere çadır mahkemesi kurulması, teröristlerin kamyon üzerinde halkı selamlaya selamlaya Diyarbakır’a kadar gelmesi, eş zamanlı olarak Ergenekon ve Balyoz davaları ile terörle mücadele eden subayların tutuklanması, terör örgütünü yeniden harekete geçirdi.. Terör ürgütü, 1995’teki hedeflerine ulaşmak için saldırılara başladı.
Genelkurmay o zaman, “Terörle topyekûn mücadele için Türkiye’nin bütün güçlerinin uyum içinde olması şarttır” diyordu. AKP döneminde ise yargı siyasallaştırılırken iktidar çevrelerinde ordunun Ergenekon örgütü yoluyla PKK’yı desteklediğine dair propagandalar ülke kamuoyuna hakim oldu. Halk, ikiye bölündü. Bu sebeple terörle mücadele zayıfladı.

***

Beytüşşebap’daki saldırıyla ilgili ilk tepki MHP’den geldi. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, “Bölücülüğe verilen ümitler ve yıkım projesi kapsamında atılan tehlikeli adımlar ülkemizi bölünmenin ve dağılmanın eşiğine kadar savurmuştur. Hükümetin fitne saçan, ayrımcılığı teşvik eden ve milli beklentilerle ihtilaflı politikaları, kandan beslenen canilerin eline koz vermiş ve alçak eylemlerine ivme kazandırmıştır” dedi.
İşte ben de 600 sayfalık “Açılımın Şifreleri” kitabımla bu fotoğrafı göstermeye çalıştım. Fakat, Büyükataman, “Başbakan birkaç gün önce katıldığı bir televizyon programında ülkemizde bir Kürt sorunu olmadığını, PKK ve terör sorunu olduğunu ifade etmiştir. Görüyoruz ki Başbakan bizim çizgimize gelmiş durumdadır” diyor! Bence MHP yönetimi bu konuda yanılıyor. Çünkü, Anayasa’dan Türk adını çıkarmaya girişmiş bir iktidarın PKK ile hedef bakımından bir farkı yoktur!

***

Büyükataman, hükümetten, terörle kararlı ve milli bir mücadele
beklediklerini belirttikten sonra partisinin, “AKP samimi olduktan sonra” bölücülük ve terörle mücadelede desteğini ve yardımını hiçbir zaman esirgemeyeceğini de bildirdi..
Türk kimlliğini tanımayan, milletin adını etnik gruplardan biri olarak gösteren, yani terör örgütü ile aynı fikri savunan iktidarın terörle mücadele edebileceğine inanmak mümkün değildir. AKP’ye verilecek her taviz, Türkiye’nin birliğinden taviz demektir.

Yazarın Diğer Yazıları