Daha önce de altını çizmeye çalıştım, Çankaya’yı farklı sanıp oradan medet umanların ne kadar yanıldığını. İkisi de aynı partinin kurucusu ve birini, ötekinin atadığını yazmıştım. Sonuç, dediğim gibi oldu ve ben ne hikmetse gene hiç şaşırmadım. Geçen yazımda da vurgulamıştım ya. Benim halkım yalanı ve yalancıyı sever diye. Gönül bu...
Ukraynalılar kadar memleketiniz adına kaygı duymasanız da özgürlükleriniz adına, başkaları kaygı duymaya devam ediyor. Ne hikmetse sizin medet umduğunuz makam ve yetkililerden onlar medet ummuyor, tersine sorunu onların yarattığını bilerek, yaptıkları ve yapacakları işler konusunda uyarıyor. Mesela AB Komisyonu, Türkiye ile görüşmelerin artık kopma noktasına geldiğini Brüksel’den açıkladı. Bu o kadar açık bir uyarı ki, Erdoğan hükümetinden çıt yok.
***
İnternet yasası dediğiniz konu üzerine, Avrupa başkentleri, Berlin, Londra ve Paris uyarı üzerine uyarı yayınlıyor. Bu uyarılara son olarak Washington da katıldı. Obama ile Erdoğan arasında uzun süredir yapılmayan(6 ay 10 gün) bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Ben bizimkilere güvenmediğim için, Beyaz Saray’ın internet sitesine girip, bu görüşme konusunda yapılan yazılı açıklamayı okudum.
Beyaz Saray açıklaması, dikkat çekici. Bu işlerden hiç anlamıyorsanız, bir hal hatır sorması ve iyi niyet temennisi sanırsınız. Ama kazın ayağı öyle değil. Birincisi, Beyaz Saray açıklamasında sorun olan her konu üzerinde duruluyor. Neler bunlar?
Beyaz Saray açıklamasında, Suriye’deki terörist varlığı konusuna değiniliyor. Ha, bize ne diyemezsiniz, oraya bu teröristleri kimin topladığını yedi düvel biliyor. Washington bu konuda daha önce de uyarmıştı. İkinci konu, Iraklı Kürtlerle yapılan petrol anlaşmaları. Bağdat bu konuda rahatsız ve böyle bir ikili anlaşmaya izin vermeyeceğinin altını çiziyor. Üçüncü konu Kıbrıs. Ne diyor Beyaz Saray bu konuda. AKP hükümeti doğru iş yaptı, Kıbrıslı Türkleri sattı demeye getiriyor. Dördüncü konu, İsrail ile ilişkilerin süratle normalleştirilmesinin önemi.
Bence Beyaz Saray açıklamasının son ve uzun cümlesi doğrudan AKP iktidarına, son günlerde suçlandıkları yolsuzluk ve savcı atamalarına işaret ediyor. Beyaz Saray açıklamasının son cümlesinde; “Her iki lider, global ekonomide, istikrarlı, dengeli ve güçlü büyümeye duyulan ihtiyaca işaret ederken, Başkan Obama, finans pazarlarının ve yatırım ortamının, yasalara dayalı bir düzende etkili politikalara güven duyup gelişebileceğini, ikili ilişkileri güçlendireceğini, bunun da Türkiye’nin geleceğine yarayacağını söylediği” vurgulanıyor. Beyaz Saray açıklamasının internet adresi; http://www.whitehouse.gov/the-press-office/2014/02/19/readout-president-obama-s-call-prime-minister-erdogan Merak eden girip, açıklamanın tamamını okuyabilir...
Şimdi, Obama rüyasında mı gördü de Erdoğan’a yasalara uyan politikalar izleme uyarısı yapıp, yatırım ve ekonomi üzerine dikkatini çekti. Bence bu konuşma, köprüden geçmeden önceki son çıkış. Sanki Beyaz Saray, “bak günah bizden gidiyor” demek ister gibi. Peki, açıklamaya göre, Erdoğan’ın yanıtı ne Obama’ya? Türkiye’nin ABD’den satın aldığı Boeing 737 Peace Eagle erken uyarı uçaklarının Hava Kuvvetleri’ne teslim törenlerine katılacağını söylemesi. Yani, bak sizden mal alıyoruz demeye getiriyor. Bu da yetmiyor, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, hem HSYK, hem internet yasası konusunda uyarı yapıyor. Uyarıyor sonra da Amerikalı yetkililerin bu iki konuyu daha derin inceleyeceğini söylüyor. Ne diyeyim.
İşte özgürlük ve demokrasi konusunda başkalarının verdiği kararlar. Ama siz özgürlüğünüz için, Çankaya’dan medet umuyorsunuz. Hem de öyle zayıf medet ummak ki Çankaya’dakinin twitter hesabından sadece yüz bin üyelik kapatabiliyorsunuz, milyonlar değil. Bu rakam bile, Ukrayna, Bulgaristan, Yunanistan, Bosnalıların yaptıkları yanında komik kalır.
Yazımın sonunda, Türk basınının içler acısı durumuna değinmek istiyorum. Mesela Radikal gibi bir gazeteyi yöneten İsmet Berkan’ın Kabataş görüntüleri için söyledikleri. Mesela Cumhuriyet gibi bir gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğinden gelen Hasan Cemal için İçişleri Bakanı Efgan Ala’nın sevgi ve saygı sözleri, Erdoğan ailesinin basın organlarına Genel Yayın Yönetmeni olarak düşünülmesi. Bu grup hatırlarsanız “Yetmez ama Evet” grubunu oluşturuyordu. Onlara hiç bir şey yetmedi ama sizlere yetti mi acaba?
