Beşiktaş’ta şok iddialar
Beşiktaş’ta sular durulmuyor.
Takıma her gün yeni bir dünya starı geliyor. Her gün de kulüp ve yönetimle ilgili yeni bir iddia ortaya atılıyor.
Büyüklerimizin dediği gibi, dıştan baktım yeşil cami, içine girdim estağfurullah.
Beşiktaş camiasındaki paradoksu, çok değil üç hafta önce bu köşede yansıttık.
Ve; iki oyuncuya verilen 30 milyon, kovulan antrenöre ödenen yaklaşık 21 milyon lira ile ilgili iddiaları dile getirdik. Sonra da bu kadar başarısız olan, kulübü ödeyemeyeceği bir borcun altına sokan, bu borç nedeniyle bir başkasının kulübe başkan adayı olmasını imkansız hale getiren Yıldırım Demirören’in aynı başarısızlığı aile şirketinde gösterip gösteremeyeceğini sorduk.
Sağ olsun okurlarımız, gönderdikleri a mail’ler ile sorunun cevabını çok net verdiler.
Zaten, sorunun cevabı çok basitti.
Erdoğan Demirören şirketinde başarısız kişiyi bir gün bile çalıştırmaz.
Anlı şanlı medya, Beşiktaş ve diğer büyük spor kulüplerinin içerisinde dönen oyunları nedense dile getirmiyor.
Örnek mi; Sergen Yalçın’ın şok iddiaları.
Yalçın’ın Tabata ve İsmail’in transferleri ile ilgili deprem yaratacak iddialarına manşetten yer veren büyük gazetelerin internet sayfaları birkaç saat sonra bu iddiaları ekranlarından çıkardılar.
Acaba haber değeri olmadığı için mi, yoksa birileri patronlara telefon ettikleri için mi.
İddialar ürkütücü.
Haber değeri; gazetelerin birinci sayfasında yer bulacak derecede yüksek.
Öncelikle Beşiktaş Kulübü’nün milyonlarca taraftarı var. Yani, haber gazete sattırır. Ayrıca; haberin etik değeri var. Yorumcu Sergen Yalçın’ın iddiaları yenir yutulur cinsten değil.
Beşiktaş alt yapısından yetişen, kulübü çok iyi tanıyan ve de futbol piyasasında dönen dolapları da iyi bilen yorumcu; “NTV Spor”daki televizyon programında, geçtiğimiz sezon 8 milyon euro gibi astronomik bir bedelle transfer edilen Tabata ve 6.5 milyon euroya transfer edilen İsmail için henüz kulübüne hiçbir ödeme yapılmadığını söyledi.
Dikkat buyurun. 30 milyon liradan, Demirören’e olan 90 milyonluk borcun üçte birinden bahsediyoruz. Sergen, bu para ödenmedi, diyor. Borsa’ya bildirilen rakamlar farklı. Futbolcuları satan kulübün açıklamaları farklı. Beşiktaş’tan yapılan açıklamalar farklı.
Beşiktaş’ın sembol futbolcularından Sergen Yalçın sözünü esirgemeyen kişiliğe sahip. Gündeme gelmek, adından bahsedilmesi için böylesi bir iddiada bulunmaz.
Çünkü; bu iddialar sonrasında kulübün ya Sergen Yalçın’dan ya da kulübü ciddi borç batağına sokan transferi gerçekleştirenlerden hesap sorması gerekir.
Ve de bu konunun netleşmesi için, ünlü yorumcunun iddialarının ihbar kabul edilmesi, Beşiktaş hisseleri halka açık olduğu için de İMKB hatta savcılık devreye girmelidir.
Sergen Yalçın, bu iddiaları kendi internet sitesinde değil, NTV’de spiker Ersin Düzen ile yaptığı söyleşide dile getirdi.
Spiker Ersin Düzen’in, “Tabata ve İsmail için Gaziantepspor’a 100 euro bile verilmediğine emin misiniz?” sorusu üzerine, Yalçın, “Net olarak biliyorum. 100 euro bile verilmedi” ifadesini kullandı. Yalçın daha sonra, Beşiktaş’ın 1 lira bile ödeme yapmadığı Tabata üzerinde hak iddia etmesinin de ayrıca tartışılması gereken bir konu olduğunu söyledi. Beşiktaş Kulübü, bonservislerine yüksek miktarlarda para ödemeyi taahhüt ettiği Rodrigo Tabata ve İsmail Köybaşı’nın alacağı ücretleri ise Borsa’ya şöyle bildirmişti:
Tabata’ya; 2009-2010 sezonu için 1 milyon 400 bin euro, 2010-2011 sezonu için 1 milyon 500 euro, 2011-2012 sezonu için ise 1 milyon 600 euro (toplam 4.5 milyon euro); İsmail’e; garanti para olarak ilk yıl 500 bin, 2. yıl 550 bin, 3. yıl 600 bin ve 4. yıl da 650 bin lira, ayrıca maç başına da ilk 2 yıl 20 bin, 3. ve 4. yıl 25 bin lira (toplam 2.3 milyon lira artı maç başı). Querasma gibi dünya devi 7.3 milyon euroya satın alınırken, Tabata ve İsmail’e verilen 14.5 milyon euro verilmesi ister istemez kafalarda soru işareti oluşturuyor.
Sinek küçüktür, mide bulandırır.
Ayrıca Sergen Yalçın’ın iddiaları bu soru işaretlerini derinleştiriyor ve de Beşiktaş’ın yeni transferlerini gölgeliyor. Bu arada yeni transferlerin yurt dışında bir fon tarafından alınması da ayrı bir inceleme konusu. Ligde başarılı bir performans sergileyemeyen Beşiktaş Kulübü yönetiminin öncelikli görevi, en azından hem borsa yatırımcılarını hem de renklerine gönül veren taraftarlarını rahatlatmak. Neyse ki; bu satırları kaleme aldığım dakikalarda SPK’nın konuyla ilgili açıklamaları yüreğime su serpti.
Neden mi?
SPK, büyük gazete patronları ve yöneticileri gibi takım tutmaz.
Çok derin araştırma yapar ve küçük yatırımcıların zarara uğratılmasına izin vermez.
Yani; Yıldırım Demirören ve kulüp yöneticilerinin işi bundan sonra hiç kolay olmayacak.