Medya, Ankara’da Zekai Tahir Burak hastanesinde bebek ölümleri ile ilgili haberlere geniş yer verdi. Haberler arasında bir doktorun “Prematüre bebekler ölüyor. Burada araştırılması gereken esas konu bu bebeklerin neden erken doğduğudur? Anneleri nasıl bir su içmiş meselâ?” uyarısı gözden kaçmamalıdır. Asıl mesele budur!
Bilindiği gibi Ankara, İzmir ve İstanbul’un içme suyundaki siyanür oranı Belediye Başkanları arasında “Benim suyum senin suyundan daha az siyanürlü” tartışmasına dönüşmüştür!
Asıl facia bu iken sonuçları abartarak konuşmak faydasızdır!
***
Sağlık konularında bize devamlı bilgiler gönderen Tıp Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok ve Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer’in tespitlerine önem veriyorum. Çünkü bugüne kadar yanılmadılar ve bizi de yanıltmadılar.
Altınok ve Üçer diyor ki;
* “Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2006 yılında ilçeler dahil Ankara’daki tüm hastanelerde toplam 64.002 doğum gerçekleşti. Bu doğumların 26.090’ı Zekai Tahir Burak Hastanesinde yapıldı.
* Zekai Tahir Burak Hastanesi’nin hizmet sunduğu toplum kesimleri düşük gelirli, yeşil kart, Bağ-Kur ve SSK kapsamındaki hastalardır. Bu yurttaşlarımızın üniversite hastaneleri ve özel hastanelerden hizmet almaları imkânsızdır, zira bu kapılar onlara kapalıdır.
* Referans hastane olması nedeniyle Çankırı, Yozgat, Çorum, Kırşehir gibi İç Anadolu’nun ihmal edilmiş ve doğum öncesi bakımı yapılmamış prematür bebeklerine de dolmuş olan kapasitesine rağmen kapılarını açmaya çabalayan ve Yenidoğan ünitesinde yılda beş bine yakın bebeği tedavi eden Zekai Tahir Burak Hastanesi’nin maruz kaldığı medyatik saldırı oldukça düşündürücüdür.”
***
Her iki uzman bununla yetinmedi ikinci bir açıklama daha gönderdi:
* “Temmuz 2008’de Yenidoğan servisine 504 bebek kabul edildi ve 42 bebek kaybedildi. Ölen 42 bebeğin 31’i, 1.5 kilogramın altında, yani yüksek riskli prematür bebek grubunda. Ölen bebeklerin 22’si ise 1000 gramın altında, yani çok yüksek riskli prematür bebek grubunda. Dünyanın her yerinde bu düşük doğum ağırlıklarında yüksek ölüm oranı söz konusudur.
* Medya kanalları neden Türkiye’de ölen diğer bebeklerle ilgilenmiyor? Türkiye’de yılda 1.3 milyon doğum oluyor, doğan her bin bebekten 27’si ölüyor, yani yılda 35 bine yakın bebeğimiz ölüyor!
* Düşük ağırlıklı prematür bebek ölümlerinde başat faktör, tüp bebek uygulamasının yaygınlaştırılmak istenmesidir. Hükümetin son zamanlarda sosyal güvenlik kurumu kapsamındaki hastalarda tüp bebek uygulamalarındaki hizmet tutarının önemli bir bölümünü karşılaması, tüp bebeğe olan talebi büyük ölçüde patlattı.
* 2005 yılında 20 bin tüp bebek uygulaması yapılırken 2007’de bu sayı iki katına çıkarak 40 bine ulaştı. Türkiye dünyadaki 7. büyük tüp bebek pazarı oldu. Tüp bebek için 2007 yılında 300 milyon dolar harcandı. Yardımcı üreme teknikleri büyük ölçüde dışa bağımlı olduğundan kaynağın büyük kısmı ulusötesi şirketlere transfer ediliyor.
* Hizmet sunucular bunun da yetersiz olduğunu, yıllık tüp bebek uygulamasının 150 bine çıkarılması gerektiğini ifade ediyor, bu durumda tüp bebek için harcanacak para 1 milyar doların üzerine çıkacak. Uygulamaların büyük çoğunluğu özel tüp bebek merkezlerinde gerçekleştiriliyor.
* Bir yandan büyük kısmını özel sağlık merkezlerinin oluşturduğu tüp bebek piyasası canlanıyor, bir yandan çok düşük ağırlıklı ve çok yüksek riskli prematür bebek ölümleri artıyor. Türkiye, sağlık alanında da ulusötesi sermaye eklemlenerek dönüştürülüyor, küreselleştiriliyor.”
