Bazı emekli diplomat ve generallerin "Kürt raporu"ndaki görüşler, Öcalan
Hani birkaç gün önce bazı emekli diplomat ve generallerin “Kürt Sorunu” adını verdikleri bir rapordan bahsetmiştim.
Raporda, “Üniter devlet temelinde Kürt kültürel kimliği tanınmalıdır. Etnik siyasi partilere karşı daha toleranslı davranılmalı, bu partilerin anayasal düzen içinde mevcudiyetlerini sürdürmelerinin terörün süregitmesine önemli bir engel oluşturacağı göz önünde bulundurulmalıdır. TRT’nin tam gün Kürtçe yayını başlatması memnuniyetle karşılanmış ise de bu yayınlar sadece Türkiye’de değil bütün bölgede rahatça izlenebilir hale getirilmeli ayrıca özel kanallara da bu hak verilmelidir” deniliyordu.
Aynı gün, yani 28 Şubat’ta Zaman gazetesinde çıkan İhsan Dağı’nın yazısında, o raporun alıntı olduğu, belgeleriyle ortaya konulmuştu.
İhsan Dağı, rapordan örnekler vererek, “Bütün bunlar iyi, güzel fikirler de bu satırların yazarları Taha Özhan ve Hatem Efe. Yukarıdaki satırlar bu iki araştırmacının ‘Kürt Meselesi ve Çözüm Önerileri’ başlıklı çalışması Kasım 2008’de SETA Analiz’i olarak yayınlanan eserinden aynen alınmış” demişti.
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak ise haftalık basın bilgilendirme toplantısında TRT 6’nın Kürtçe yayın yapmasıyla ilgili soruya “Üniter devlet ve ulus devlet yapısına zarar vermeyecek tedbirleri de göz önüne almak kaydıyla devlet, kültürel alanda bazı açılımlarda bulunabilir” cevabını vermişti.
* * *
Şimdi sıkı durun!
Rapordaki fikirler, Taha Özhan ve Hatem Efe’ye de ait değil! Evet onlar böyle bir rapor yazmıştır, fakat fikirler Abdullah Öcalan’a ait.
Abdullah Öcalan, bu fikirleri 2004 yılında farklı tarihlerde avukatlarına not ettirmiş ve yayınlattırmıştı. Biz de Tayyip Erdoğan’ın “Türk kimliği” yerine koymak istediği “Türkiye kimliği”nin, Öcalan’ın projesi olduğunu belgelemek için bu sütunda 7 Aralık 2005 tarihinde, o görüşlerin özetini yayınlamıştık. Şöyle diyordu terör örgütünün başı:
Kültürel kimliklere dayalı, bunu tanıyan bir ulus reformu öneriyorum. Vatandaşlık, kültürel kimlikleri kabul eden, kendi kültürel varlıklarına dayalı ulus vatandaşlığıdır. Herkesi zorla Türk saymak yerine, Türkiyeli ya da Türkiye ulusu vatandaşı. Amerika’da da böyledir. (...) Türkiyeli ulus kimliği, üst ulus kimliğidir. Hepimizi bağlayan bir Türkiyeli ulus kimliği ancak böyle yaratılabilir.(...)” Bu durumda, İlter Türkmen gibi emekli diplomat ve Salim Dervişoğlu, Aytaç Yalman gibi emekli generallerin kaynak göstermeden alıntı yaptıkları veya altına imza attıkları fikirlerin babası Abdullah Öcalan olmuyor mu?
Ulus devletten, Amerikan tipi devlet yapısına geçişe mi karar verildi acaba?
* * *
Biliyorsunuz Tayyip Erdoğan da uzun süre “Türkiyelilik” kimliğini savunduktan sonra “tek millet” dedi ama TRT 6 uygulaması ile milletin içinden ikinci bir millet çıkaracak şekilde Kürt kökenli vatandaşlarımızı, Diyarbakır Kurmançi ağzında birleştirmek operasyonunu başlattı.
Bazıları, kasıtlı olarak “Ne güzel oldu, hava yumuşadı, TRT-6 kuruldu da vatan bölündü mü?” diye soruyor?
Sosyolojik süreçler bir çırpıda gerçekleşmez, zaman alır! Biz, uygulamanın ileride parçalanmaya yol açacağını sosyolojik ve tarihi verilere dayanarak iddia ediyoruz.
Bazıları da önyargıyla, bizim Kürtçe’nin veya Kürt kültürünün yok sayılmasını istediğimizi zannediyor. Hayır, biz diyoruz ki, devlet, temel hak ve özgürlükleri korur ama kendisi yeni bir ortak dil yaratamaz! Yaratırsa ülkeyi parçalanmaya doğru götürür. Bunun yerine daha akıllı çözümler üretilebilir. Tayyip Erdoğan’ın da Abdullah Gül’ün böyle çözümleri vardı eskiden! Yarına kalsın.