Baskın seçim ve İran'a müdahale!
İktidarın artık hiçbir dayanağı kalmadı ama, bazı taraftarları 24 Haziran'a doğru yeniden "bekâ sorunu"nu öne çıkararak, kazanmayı umuyor. Öyle ki ülke gerçeklerini, AKP icraatlarının yol açtığı sorunları dile getirenleri de "FETÖ ağzı kullanmak"la suçlayıp sindirmeye, böylece susturmaya çalışıyorlar.
Şimdilerde basında bir teori dolaştırıyorlar. Efendim derin devlet karar vermiş, bugünkü sorunların üstesinden ancak Tayyip Erdoğan gelirmiş, dolayısıyla onun mutlaka kazanması gerekirmiş! Çünkü ondan başka sorunların üzerine cesaretle gidebilecek olan kimse yok imiş!
Aslında böyle derken, sorunları kimin çıkardığını itiraf etmiş oluyorlar.
***
Terör sorunu, açılım politikası ile azmadı mı? Güneydoğu'da hendekler kazılır, yığınak yapılırken, devlet neredeydi?
Paralel devlet ve nihayet FETÖ darbesi, 2004 yılı Millî Güvenlik Kurulu'nda ele alınıp tedbir alınması istenmedi mi? AKP'nin o zamanki yetkilileri, bu tavsiye kararını rafa kaldırdıklarını, uygulamadıklarını söylemediler mi? Sonuçta Türkiye, 15 Temmuz'da bir kaos yaşamışsa bunun sebebi, ne istedilerse vermiş olmaları değil midir, aynı menzile yürüyor olmaları değil midir?
Şimdi devletin kaderini, FETÖ ile aynı menzile yürüyenler mi kurtaracak?
Ekonomide yaptıkları mevcut kaynakları satmaktan, tarım ve hayvancılığı yok etmekten ibaret! Üretime değil sıcak paraya dayanan ekonomi, "tulumbada su bitince" kupkuru kalır tabii.
Suriye sorununu ABD ile birlikte hareket ederek AKP iktidarı bu hale getirmedi mi? Türkiye şimdi hem sınırlarının güvenliğini sağlamaya çalışıyor hem de mülteci sorunu ile boğuşuyor! Bu kaosun Türkiye'nin nüfus yapısını değiştirmek için çıkarıldığını söyleyenler de var!
Kim sebep oldu bütün bunlara?
***
Başka bir okur ise şöyle diyor:
"Çok uzağa gitmeye gerek yok. Ecevit, Amerika'nın Irak'a yapacağı askeri işgale ve saldırıya karşı çıktığı için, ahlaksızca ve vahşice düzenlenen, ekonomik bir algı operasyonuyla alaşağı edildi. O günlerde ortada seçim gündemi yokken, seçim gündeme getirildi ve proje partisinin iktidara taşınmasıyla, Batı'nın projeleri bölgemizi kan denizine döndürerek acımasızca uygulandı.
Türkiye'de yapılacak olan seçim yine bir düzmecedir. Her türlü kazananı bellidir. Burada yapılmak istenen Irak saldırısı öncesi olduğu gibi bir saha düzenlemesidir.
Proje partisinin iktidara gelmesini sağlayan seçimi ilk açıklayan kişi, şimdiki baskın seçimi de ilk açıklayan oldu. Aynı Ecevit Hükümeti döneminde olduğu gibi dolar sopasıyla, var olan iktidara mesajlar verildi. İktidar mesajı aldı ve birden seçim gündeme geldi.
Kısaca bütün bu saha düzenlemesi, önümüzdeki dönemde İran'a yapılacak olan askeri saldırının hazırlıklarıdır. İran'la yapılan nükleer anlaşmanın gündeme getirilmesi ve anlaşmadan çekilmek istenmesi hep bu bağlamdadır.
NATO Genel Sekreteri'nin açıklamasına bir bakalım, Stoltenberg, Türkiye'nin Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Gücü'nde önemli bir rol üstleneceğini söyledi!
Bütün bu gelişmeler önü alınmaz şekilde, Türkiye'nin felaketine sebep olacaktır."
***
Bir mektup daha var:
"... İmdi, alacaklılarımızın Türkiye'den talepleri biliniyor, kısaca sayarsak, Kürt kimliğini ve devletçiklerini tanımak, Kıbrıs'ı vermek, Ermeni soykırımını tanımak, Ege ve Akdeniz'deki doğal kaynakları ABD-AB'nin uygun gördüğü ülkelere bırakmak, daha çok borçlanmak, nişasta bazlı şeker yemek...
Bu talepleri silebilecek tek bir formül var? O da Rusya, İran, Çin ve Suriye, Irak dahil Avrasya ülkeleriyle sıkı bir ittifak kurarak, doları, Euro'yu değişim parası olmaktan çıkarmak; tüketim ekonomisini bırakarak, üretim ekonomisine geçmektir."
Türkiye'nin asıl seçimi, bu ikilem arasındadır!