Başkanın Adamları (03 Ekim 2017)
TBMM'nin açılışındaki bir hata ortalığı karıştırdı. Bu konu gerçekten önemli. Liderler buluşmasında CHP Genel Başkanı yoktu. Sebebi araştırıldı. Kahraman "Çağırdık" dedi. Kılıçdaroğlu "Bir Meclis Başkanına yalan söylemek yakışmıyor" karşılığını verdi. Bu cevabı alan, belki de ilk defa kendi kendine "acaba" sorusunu yöneltmek zorunda kaldı. Böylesi işlerden sorumlu yardımcılarının ihmalini yakaladı. CHP Genel Başkanı'ndan özür dilemek zorunda kaldı. Bu hataları sıkça yapan oluşumun üstünde durulması gerekiyor. Çünkü, TBMM Başkanı ağır sağlık sorunlarıyla uğraşıyor. Diğer taraftan partilerle ilişkileri ihmal etmemek konumunda. Yumuşak karnı, oluşturduğu başkanlık kurgusunun zaaflarının olması. Hemen her konudaki eleştirilere -doğru/yanlış- aynı tip açıklamalarla cevap veriyorlar. Hepsinden önemlisi Meclis'te grubu bulunan kimi partilere karşı ön yargılılar.
Düşünün açılış resepsiyonuna Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı'nı davet etmiyorlar. "Çağırmayı unutuyorlar" demek bile mazeret değil. Bu mekanizmanın sıkı denetime ihtiyacı var. Acil önlem şart. TBMM Başkanı, bir an önce adına denetleme görevi yapacak kişiyi tayin etmeli. Bu kontrolsüzlük sürecek ise, daha pek çok "kraldan çok kralcı" ile uğraşacağız demektir.
Yazdıklarımı aynı grup tarafından "bu köşeye yollanan" açıklamanın devamı olarak kabul edebilirler. Bilmelerinde yarar olduğunu sandığım şey ara sıra susmalarıdır.
Aynı yerde
Bu arada bir başka tespiti yazmadan geçemeyeceğim. Başkan Kahraman açılış konuşmasında her zamanki gibi Mustafa Kemal adını ağzına almadı. "Tarihi şahsiyetler" demekle yetindi. Bu ısrarın nedenini artık herkes biliyor. Ancak bir TBMM Başkanı'na yakışmıyor. Hatta "buna hakkı yok" diyebiliriz. Onu o makama oturtanlar da bundan sorumludurlar. Bunlar kim mi? Başkanın Adamları!
***
Başarı örneği
Deniz Bayramoğlu, sade vatandaşı ilgilendiren konuları gündeme taşımayı sürdürüyor. Bulup, çıkardığı ilginç konuklarla da konuşuyor. Tartışma konularından biri "Başarı ve başarısızlık"tı. Gündem Özel'de psikolog-yazar Doğan Cüceloğlu vardı. İnsan Kaynakları yöneticisi Cihangir Kavuncu ilginç bir laf etti; "başarısızlıklar, başarıyı getirir". Tam bunu söylediği an aklıma hocam Mithat Perin geldi. Haberlerin sayfaya yerleştirilmesi sırasında, bir Fransız dergisinde gördüğüm yeniliği söyledim. Onun da her zamanki gibi cevabı aynı oldu; "yap da gör". İyi oturunca "aferin" çekerdi. Yakışmazsa "bunu bir daha deneme" der ve noktayı koyardı. Çok fazla riski olmayan uygulamalarda bunu yaptım. Mesela İngilizlerin "sütlü çay"ını sevmem. Amerikalıların "marmelatlı balığından" nefret ederim. Bu da deneme yanılma sisteminin sonucudur.
Anne daha baskın
Doğan Cüceloğlu'nun tespitleri genelde gözlemlediklerimiz. Çocuğun başarısıyla en fazla anneler ilgileniyor. Bu oran babalarda yüzde 15, annelerde yüzde 85. Okul başarısı yetmiyor. Meslek başarısı da şart. Burada Acun Ilıcalı'yı anımsadım. Liseden ikişer üçer dikişlerle alınan diploması var. Gerisi yok. Bugün geldiği noktaya bakın -evliliklerini karıştırmıyorum-. Pek yakında Doğuş Grubu'nun tüm kanallarını alırsa hiç şaşırmam. Buradan ilk kez açıklıyorum; bu konuda hesap-kitap yapmaya başladı bile. İşte size gerçek bir başarı öyküsü. Gönlü Fenerbahçe'de genç bir Beşiktaş muhabirinin geldiği yer bu.
CNNTURK'teki konuşmacılar arasında "muhteşem" sıfatı az gelecek biri vardı; Kerim Altınok. Görme engelli. Hukuk Fakültesini birincilikle bitiriyor. Başarı basamaklarını Brell alfabesiyle tırmanmaya başlıyor. Avukatlık ona yetmiyor. Önce yazarlık sonra bestekârlığa soyunuyor. Satranç şampiyonluğu diğer artısı. "Başarı nedir?" diye soracak olursanız karşılığı Kerim Altınok olur. Demek ki en önemli organınızdan yoksun olsanız dahi azminiz yeterli. Laf aramızda aynı programda "çikletten dizeler" okuyanlar da vardı!
...
Saat çalışınca
beIn Sports'da Kayseri-Bursaspor maçının ikinci yarısı başladı. Düdükle birlikte ekranın sol üst köşesine kronometre yerleştirildi; dakika 62.12. Önce şaşırdım. Sonra çözdüm. Devre arası olunca, saat durdurulmamıştı. 45'e 15 ekledim. Temdit uzatmasını da katınca 62.12 çıkması normaldi. Arıza -ihmal- süratle düzeltildi. Yeni saat devreye sokuldu.
...
Aynı ekranla devam edeyim. Santra'da yeni bir yüz fark ettim. Seyhan Şaşko. Yüz güzeli, kusursuz bir surat. Hoş gözleri ve pürüzsüz elleri var. Güzellik yarışmasından çıkmış gibi. Anlayacağınız fizik, coğrafya dahil her şey mevcut. Futbol yorumları da iyi. Tek eksiği ses tonu. Diyafram kullanma ve diksiyon dersi aldı mı tamamdır. Spor ekranlarının yeni kraliçesi olur. Burcu Esmersoy'un yüzüne artık kimse bakmaz. Şaşko'nun etnik yapısını bilmiyorum. Kafkasya'dan mı yoksa Boşnak mı? Bunu da Şansal Büyüka'ya sormak lazım!