Basın ve reklam...
Reklam; siyasidir. Reklam; korkudur. Reklam; rüşvettir. Reklam, güçtür. Reklam; paradır. Reklam; medyanın olmazsa olmazıdır. Gazeteler; reklam ile yaşar. Televizyonlar, reklam ile hayat bulur. Türkiye’de reklam pastası büyük olmasa da, küçük de değildir. Ne yazık ki; dağılımı adil değildir. Televizyonlarda reklamın ölçütü; kanalların aldığı reytingdir. Reklam pastası adil olmadığı gibi, reytinglerin ölçümü de adil değildir. Kanallar, reytinglerini yükseltip, pastadan yüksek pay kapmak için her yolu denerler.
Daha geçen günlerde kamuya yansıyan reyting rezaleti yaşanmasının sebebi de budur. Televizyonlardaki reklam kavgasının daha büyüğü gazetelerde yaşanır. Tirajı olmayan gazeteler, sahte tiraj raporları ile pastadan pay kapar. Daha açık anlatımla, gazetelerde reklam dağılımı tiraja dayalı değildir. Reklamı, güçlü ve etik kuralları önemsemeyen gazetelerin alması trajikomik bir durumdur.
Örneğin, A firması reklam verirken, tiraja bakmaz. Tirajı yüksek gazete, kendisine reklam vermeyen A firmasını kara listeye alır. Gazetenin birinci sayfasında reklam vermeyen firmalar aleyhine haberler yayınlanmaya başlar. Firma, güçlü değilse, aleyhteki haberlerin durması için reklam verir.
Tirajı yüksek gazete için etik kurallar değil, kasasına giren para önemlidir. Bazı gazeteler vardır, satış rakamları çok düşüktür, ama kamuoyuna yüz binlerce tirajı varmış gibi yayın yapar. Ve bu sayede reklam pastasından iri bir pay alır Hükümete yakın olmak.
Belli gruplara yakın yayın yapmak. Belli bir siyasi grubu desteklemek. Reklam dağılımını önemli etkiler. Etki-tepki örneğinde olduğu gibi; Muhalefete destek vermek. Özgür yayın yapmak. Her partiye eşit davranmak. Reklam için olumsuz etkenlerdir.
Zaten; reklam verenler de, gazetelerin yayınlarını dikkatle takip ederler. Görünmeyen bir sansürün etkisinde bazı gazetelere reklam vermekten çekinirler. Dün, reklam ajansları gazetelere daha adil reklam dağıtırlarken, bugün gazetelerin içeriklerine göre ilan veriyorlar. Daha doğrusu, muhalefet yapan gazetelere, tirajları yüksek dahi olsa reklam vermiyorlar. Gazetemiz Yeniçağ, tiraj olarak oldukça iyi konumda. Yüksek tirajının yanında, okunurluk yüzdesi en yüksek gazeteler arasında. Yeniçağ, iktidarın en çok okuduğu gazete. Ancak, kamuoyunda etkinliğine rağmen, reklam ajansları ve firmalardan reklam alamıyor. Elbette, bunun nedeni belli.
Ülke gerçeklerini en yalın dile getirdiği için, Yeniçağ; iktidarın en çekindiği gazete. İktidardan çekinen holdinglerin, şirketlerin ve kişilerin reklam vermemelerini anlamak mümkün. Ne de olsa; Maliye. Vergi daireleri. Diğer denetim kurumları... Demokles’in kılcı gibi tepelerinde duruyor. Ancak; milliyetçi görüşe sahip kişileri anlamak mümkün değil. Yeniçağ; ülkenin bölünmez bütünlüğü için yayın hayatına başladığından itibaren milliyetçi çizgisini değiştirmedi. Değiştirmeyecek. Sadece ülke gerçeklerini yazdı
Yazmaya devam edecek.
Bugün; tiraj sıralamasında üst sıralarda yer alan Yeniçağ, yarın bir adet dahi satacak olsa yayın hayatına, mücadelesine, halkı aydınlatmaya devam edecek.
Çünkü; Yeniçağ’ı inanmış insanlar çıkarıyor. Ticaret dünyasında oldukça iyi bir konumda olan, gazetemiz yayınları ile aynı görüşü paylaşan iş adamları nedense, reklam verirken Yeniçağ’ı unutuyorlar.
Gönül, milliyetçi görüşe sahip iş adamlarının da Yeniçağ’a sadece bayiden satın alarak, okuyarak, okutarak değil, reklam vererek de destek olmalarını, reklam ajanslarını, Yeniçağ’a reklam vermeleri için uyarmalarını istiyor.
Yeniçağ’ın, reklam pastasından hak ettiği payı alması, yayın hayatında daha iyi bir konuma gelmesi, tirajını arttırması, milyonların okuyacağı bir gazete olması için, milliyetçi görüşteki iş adamlarının desteğine ihtiyacı var. Yeniçağ’a ayrıcalık tanımasınlar. Diğer gazetelere ilan verirken, Yeniçağ’ı unutmasınlar yeter.