Baro’dan CHP ve MHP’ye ayrılık ve birlik
Sıra İstanbul Barosu’nda” başlıklı yazımdan dolayı, halen İstanbul Barosu Başkanı olan ve bu seçimlerde de aday olan Muammer Aydın önce telefon etti, sonra yazılı bir açıklama gönderdi.
Aydın, yazısında “Anayasa Mahkemesi, HSYK, gazete ve pek çok alanda yandaş yaratma zihniyetinin bir uzantısının Baro’da görülmesi ile özetlenebilecek yazınızdaki hassasiyetleri paylaşmaktayız” dedikten sonra özetle şunları belirtti:
“Öncelikle belirtmeliyim ki ‘Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’na rejimle sorunu olanların sızmaları var’ düşünceniz, yanlış ve amaçlı bilgi aktarımı sonucu oluşmuştur. 6 bin kişilik grubun adayları, aday belirleme kurultayı ile seçilir. Seçmen kütüğü, yani oy verecek avukatlar belirlidir. Seçimin kurallarını belirleyen de önseçime girmeyip grubumuzdan ayrılan meslektaşlarımızdır. Üstelik Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun ismini ve logosunu kullanmışlardır.
İşin aslında, bu bölünmeye eski başkanımız Kazım Kolcuoğlu sebep olmuştur. Barolar Birliği Başkanlığı için aday adayı olduk. Aramızdaki seçimi ben kazandım. Artık seçimi kazanan adayı desteklemesi gerekirken o da aday oldu ve Barolar Birliği’ne tarihinde ilk defa İstanbul Barosu’ndan başkan seçme fırsatını kaçırmış olduk.
Bu defa da İstanbul Barosu’na Sayın Ümit Kocasakal aday gösterildi. Birlikte olmak, güçlü bir grup olarak seçime girmek gayretlerimiz..., ‘sen adaylıktan çekil, Kocasakal’ı da adaylıktan çekelim, ortak bir başkan adayı ile seçime gidelim’ önerileri, içinde bulunulan ruh halini yansıtmak için yeterli olur sanırım.
Biz seçime hazırız ve bu seçimi de kazanacağız.
Son iki yılda Baro icraatlarını ve Baro Başkanı olarak beni medyadan ve çeşitli platformlardan takip ettiniz. İlkelerimizi, ülkemize, dünyaya ve mesleğimize bakış açımızı bilmektesiniz. Şimdi asıl olan İstanbul Barosu demek lâzım. Ülke ve meslekle ilgili bizim duyarlılığımızı paylaşan tüm meslektaşlarımızı grubumuzda kenetlenmeye davet ediyor, ‘sıra İstanbul Barosunda olmayacak’ diyerek düşüncelerimizi anlatma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.”
* * *
Görüldüğü gibi Önce İlke Grubu’ndaki iç çekişme, CHP’nin iç çekişmesi kadar derin ve ateşli. Ve ayrılıkla sonuçlandı!
“İstanbul Barosu, ikinci cumhuriyetçilerin veya rejimle sorunu olanların eline geçmesin” diyoruz ama Önce İlke Grubu’ndaki bölünme, bu ihtimali de gündeme getirdi.
CHP’de de eksen kayması tartışması var. “Altı oku tartışalım. 10’uncu Yıl Marşı’nı okumayalım” gibi söylemler de var. Öyle ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Yeni CHP”den kastının ‘Yeni Yönetim’ olduğunu açıklamak durumunda kaldı.
Demek ki parti içi, baro içi veya dernek içi iktidar mücadelelerinde, aslolan postun kimin elinde kalacağıdır!
Bizi ise postun kimin elinde kalacağı o kadar ilgilendirmiyor. Bizim derdimiz, ‘Türkiye dönüştürülürken, CHP de dönüştürülmesin, İstanbul Barosu da dönüştürülmesin’ düşüncesidir.
Çünkü CHP gibi İstanbul Barosu gibi kurumlar kendi ilkeleri üzerinde ayakta kalırsa, Türkiye direnir ve Türkiye de ayakta kalır. Bütün mesele, iktidar mücadelelerini, yani post kavgalarını en alt düzeye indirebilmektir.
* * *
Bu arada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı parti içi bütünleşme hareketini de bu vesileyle hatırlatmak gerekir.
Her alanda bir çözülme varken MHP’lilerin “Mete Han’ın ordusu gibi” üç hilalli bayrak altında yeniden toparlanmaya başlaması, Türkiye için heyecan verici bir gelişmedir.
“Ayrılıkta şer, birlikte hayır vardır” sözü boşuna söylenmemiştir.