Bankalar ve gizli faiz
Bankaların tüketici kredilerinden ücret, komisyon ve masraf adı altında aldıkları faiz dışı gelirlerine güya yasa ile sınır getirildi. Ne var ki sonuç siyasi iktidarın, BDDK’nın ve bankaların ortaklaşa bir tuzağı gibi oldu.
Çünkü, bankaların ilan ettikleri faiz oranı kağıt üstünde kalıyor. Fiili olarak daha yüksek ve gizli faiz alıyorlar.
Tüketici kredilerinde bankaların ilan ettikleri faiz oranları aylık yüzde 0.95 ile yüzde 1.30 arasında değişiyor. Bir banka daha kabadayı ve dürüst çıkarak internette, hem aylık faiz oranlarını açıklamış, hem de tüketicinin katlanacağı aylık maliyeti açıklamış. Aynen alıyorum.
İlan edilen aylık faiz 1.19’dur. Yıllık faiz olarak yüzde 14.28 olur. Oysa ki banka faiz dışı aldıklarını da ekleyince faiz maliyeti aylık 1.43 ve yıllık faiz maliyeti de yüzde 17.4 oluyor.
Bir başka banka da aylık yüzde 0.95 faizle ve her ay ödemeli 9 ay vadeli 3000 lira kredi verdiğini ilan etmiş. Toplam olarak geri ödemeyi 3.188 lira ödeneceğini duyuruyor. Gerçekte ise eğer aylık yüzde 0.95 faizle hesaplarsanız ödeyeceğiniz faiz, ilan edilen 188.58 lira değil, 136.3 lira tutuyor. Aradaki far,k faiz dışı ödemeden ileri geliyor.
2001 yılında bankaların maliyeti halkın cebinden çıktı. Bugün de bankalar tüketiciden gizli faiz alıyor.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre tüketiciyi ilan yoluyla aldatmak suçtur. Bankalar tüketici kredisi verdiklerine ayrıca sözleşme imzalattıkları için bu sorundan kurtuluyorlar. Ne var ki piyasa şeffaflığı açısından, ilan ettiklerinden farklı bir uygulama yaptıkları için suç işliyorlar.
* Yapılması gerekenlerden birisi, aylık faiz uygulamasını kaldırmaktır. Zira aylık faiz, istikrarsızlığı temsil ediyor ve ekonomideki kırılganlığı artırıyor.
* İkincisi bankaların hem faiz oranlarını, hem de faiz maliyetlerini ilan etmeleridir.
* Üçüncüsü, banka ve kredi kartlarından alınan fahiş faizlerin normale çekilmesidir. Zira kredi kartı ile avans, kredi çekmenin yıllık faizi yüzde 26.5, gecikme faizi de yüzde 30 dolayındadır.
Türkiye’de zengin-fakir farkı açılıyor. Bunu biz söylemiyoruz. Yapılan araştırmalar gösteriyor. 10 milyon insan yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Bu durumu 21 Ekim tarihli yazımda bu köşede yazmıştım.
Yoksul halk tüketici kredisini, hayatını idame ettirmenin bir aracı olarak görüyor. Denize düşen yılana sarılır misali ihtiyaç kredisine sarılıyor.
2009 yılında 130 milyar lira olan toplam tüketici kredisi, 2014 yılı Haziran ayında 338 milyar liraya yükselmiş. Yani yüzde 260 artmış.
Konut ve taşıt alımı için kullanılan krediler, karşılığında mal olduğu için sorun olmaz. Ancak, durgunluk ve işsizliğin arttığı bir konjonktürde ihtiyaç kredileri ve bireysel kredilerde ödeme sorunu yaşanabilir.