Bankacılığın sendika sınavı
Bundan 2 yıl önce İtalya'nın Turin kentinde gezerken büyük bir yürüyüşe şahit oldum.
Banka çalışanları çalışma koşullarının iyiliştirilmesi ve çalışma saatlerinin düşürülmesi için 1 günlük greve gitmişlerdi.
Yüzlerce bankacı ellerinde pankart ile Turin caddelerinde şarkı söyleyip slogan atıyordu.
Caddenin etrafındaki halk ise grevci bankacıları alkışlıyorlardı.
İtalya, Türkiye'ye çok benziyor aslında. Kuralsızlık ve daha bir çok yönüyle Türklere benziyor. Bu nedenle İtalyanlar için tam Avrupalı denilmez.
Ama banka çalışanlarının greve katılışı, hakkını araması ve bu insanlara vatandaşların desteği bizim görmediğimiz bilmediğimiz bir kültür.
Yani kimse bankacıları grev yaptıklarından dolayı , "senin yüzünden faturam yatmadı, çekim ödenmedi, şunum olmadı" diye dövmeye kalkmıyordu. Tam tersi Demokratik haklarını kullandıkları için alkışlıyordı.
Bizde olsaydı her halde bu bankacıları müşteriler linç ederdi. THY grevinde olanları hatırlayın.
Uçuşlar aksıyor diye yolcular THY personeline saldırmıştı. Bundan cesaret alan THY yönetimi çok sayıda grevciyi işten atmıştı.
Dikkatinizi çekerim işçiler anayasal haklarını kullandıkları için işten atıldı.
Mahkeme "bu işçiler atılamaz suçtur" diyerek işe iade kararı verdi. O dönem THY'nin başındaki isim olan Hamdi Topçu mahkeme kararını tanımadı ve bu işçileri geri almadı.
Gerçi daha sonra da Hamdi Topçu'yu işten attılar o ayrı bir konu.
Bu örneği bir ülkedeki grev kültürü ve yasalara bakış açısını anlatmak için verdim.
Banka grevi
Türkiye'de 200 bin bankacı var. Gerçi bunların 5 binden fazlası son bir yılda işten atıldı ama yinede bu rakama yakın sektör çalışanı var. Ve bu sektörde 2 sendika aktif. Biri Türk-İş'e bağlı Basisen diğeri ise bağımsız Banksis.
Geçen hafta Cumhurbaşkanı'nın bir sözü sendikaların elini zayıflattı. Cumhurbaşkaı Erdoğan OHAL sayesinde grevleri ertelediklerini söyledi.
Bu açıklamadan sonra işveren elbette sendikayı takmaz.
Nitekim Akbank grevinde de gördük. Grev ilanının asılmasından saatler sonra devreye Bakanlar Kurulu girdi ve grevi erteledi. Üstelik banka öyle bir mahkeme kararı da çıkarttı ki sendikanın açıklamalarını yayınlamak bile yasaklandı.
Sendikasızlaştırma operasyonu
Tüm bu gelişmeler olurken yerli sermayeli bir banka açık açık sendikasızlaşma operasyonu sürdürüyor. Özellikle bölge müdürleri şube personelinin sendikadan çıkması için baskı yapıyor. Hatta bazı şubelerden çıktıklarına dair ekran görüntüsü bile istemişler.
Bu bölge müdürleri ve yöneticileri aslında anayasal suç işliyorlar. Oturdukları o koltuk yarın mutlaka gidecektir. İşte o zaman ciddi davalarla muhatap olabilirler. Nitekim sendika bu yöneticiler hakkında Savcılıklara suç duyrusunda bulundu.
Baskıdan kurtulmak için sendika şart
Sendikacılıkta bir söz var: En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir. Nitekim işverenlerin sendikadan kurtulmak istemeleri de bunu gösteriyor. İstedikleri gibi at koşturma ve baskı için sendikadan kurtulmak istiyorlar.
Bankacılık sektöründe malesef şu an sendikal alt kültür yok. Banka yönetimi bankacıları adeta köle gibi çalıştırıyor istediği zaman kapının önüne koyuyor ve halen sendikasına sahip çıkmıyor. Oysa sektörde genel bir sendika olsaydı bugün mobbing olur muydu. Bankalar yüzde 5 zam ile insan çalıştırabilir miydi. Dahası dünyada eşi benzeri olmayan bir performans sistemi ile çalıştırabilir miydi.
Elbette hayır!
O halde bankacılara düşen işveren ağzı ile "sendika ne iş yapıyor" diye konuşmak değil. Bu tür konuşanlar emin olun ki, işverene hizmet ediyor. Sendika yönetimini beğenmeyebilirsin onu değiştirmek için çaba harca ama sendikal harekete zarar verme.
Sonuç olarak şu an Türkiye olağanüstü bir dönem yaşıyor ve bu sonsuza kadar gitmeyecektir. Banka çalışanlarına tavsiyem sendikal haklarına sahip çıksınlar. Korkutma ile istifa etmesinler.
Emin olun ki, şu an yaşanan büyük kaostan kurtuluşun tek adresi sektörde sendikalaşmaktır. Avrupalı bankalar kendi ülkelerinde yapamadıklarını Türkiye'de sendika olmadığı için rahatça yapıyor bunu unutmayın.