Bankacılar için yeni dönem
Yazılarımız ses getirdi.Türk beyaz yakalıların, yabancı sermaye beylerine çare olmalarının önüne geçildi. Hatırlatalım...
Bankalar, personelini neredeyse her gün...
Hafta sonları...
Bayramları....
Geç saatlere kadar çalıştırıyorlardı.
Elbette bu çalışmalar için mesai ödenmiyordu.
Personel işten atılmak korkusuyla bu sömürüye ses çıkaramıyor.
İlginç olan; yetkili kurumlar da bu duruma seyirci kalıyordu.
Özetle, yetişmiş genç iş gücümüz bankacılara köle duruma düşürülmüşlerdi.
Asgari ücretle neredeyse tüm gün çalıştırılan bankacılar sıkça depresyona giriyor, eşlerinden ayrılıyor, intihar ediyor, psikolojik bunalımlara maruz kalıyorlardı.
Bu köşenin yazarı olarak problemleri dile getirmeye başlayınca ortalık karıştı.
BDDK’yı göreve çağırdık.
Sözümüz çok basit ve netti.
Kapısında onlarca yıllardır beklediğimiz ve de girme şansımız hiç olmayan AB ülkelerinin hangisinde bankalarda çalışanlara, fazla mesaileri ödenmiyordu.
Ya da soruyu değiştirelim.
Hangi Avrupa bankası, personelini mesai ödemeden bırakın aylarca, yıllarcayı, bir gün hatta birkaç saat çalıştırabilirdi.
Cevap belli.
Mümkünü yok.
Ne banka yönetimi böyle bir şey düşünebilir.
Ne banka çalışanı mesai almadan çalışır.
Ne de yetkili kurumlar böyle bir haksızlığa göz yumar.
İşte buna gelişmişlik.
İnsan hakları
Demokrasi deniyor.
Kendi ülkelerinde çalışanların haklarına büyük saygı gösteren yabancı bankalar (yerlisi kalmadı) Türkiye’de yasaları hiçe sayarak, personeli sömürerek karlarını katlayıp, döviz olarak yurt dışındaki merkezlere aktardılar.
Yazılarımız bankalar üzerindeki buzu kırdı.
Bankacılar haklarını aramaya başladı.
Yıllarca alamadıkları mesailer için bankaları mahkemeye verdiler.
Önce birkaç kişi.
Sonra onlarca kişi...
Mesai hakkının mahkemelerde aranmaya başlanması kulaktan kulağa yayıldıkça sayı artmaya başladı.
Bir yandan mahkemeler, diğer yandan yetkili kurumların bankaların kulaklarını çekmeye başlaması ile bazı büyük bankalar, kölelik uygulamasından vazgeçti.
Ne de olsa işin ucunda yüzlerce milyon dolarları bulan tazminat davaları vardı.
Sadece bir banka personelinin, mahkemeden ödenmeyen mesailerinin ödenmesi kararının çıkması...
Sadece tek bir kişinin ödenmeyen mesailer konusunda mahkemeyi kazanması...
Yüz binlerce beyaz yakalı için milat olacak.
Gerisi çorap söküğü gibi gelecek.
Zaten banka personelinin mahkemeyi kazanmaması mümkün değil.
Pek çok bankada personelin gasp edilen mesai saatleri, hem defterlerde hem de bilgisayar kayıtlarında mevcut.
Bir memurun günde kaç saat çalışacağı yasalarla belli.
Fazla çalışmanın karşılığının, gene yasalarla belirlendiği şekilde ödenmesi gerekir.
Bazı büyük bankalar, kavgayı kaybedeceklerini bildikleri için, zararın neresinden dönülse kardır, diyerek bedava mesai uygulamasına son verdiler.
Ve ekranlarını 19.05’te kapamaya başladılar.
Bunun anlamı; bu saatten sonra bankada çalışılmayacak, demek oluyor.
Elbette bankaların bu uygulaması, bankacıların geçmişe yönelik alacaklarını almaları için engel değil.
Elbette, banka avukatları çalışanlara zorla, haklarını aldıkları ve bankadan alacakları olmadıgı, belgesi imzalatmamaları halinde.
Ekim ayının ikinci yarısının ise bankacılar için milat olacağı konuşuluyor.
Buna göre; yetkili kurum banka bilgisayarlarının 19.05’ten sonra, istisnai durumlar hariç kapanmasını isteyecek.
Böyle bir durumda da beyaz yakalıların bankada fazla mesai yapmalarına gerek kalmayacak.
Hayatları düzene girecek.
Aile yaşamları iyileşecek.
Tedavi için psikiyatrlara gitmeyecekler.
Dileriz bir büyük bankanın başlattığı, diğer büyük bankanın pilot şubelerde uygulamaya geçtiği, 19.05’te ekran kapama, ekim ayının ikinci yarısından sonra tüm bankalarda başlar.
Türk bankacıların kölelik zincirleri kırılır.