Baltayı delinin elinden kim alacak?
AKP’nin fiili genel başkanlığını üstlenerek seçim mitingleri yapan Tayyip Erdoğan, dedi! “Bir defa bu seçimle beraber hükûmet bir güven oylaması, en geniş anlamda bunu yapmış olacak. (...) Ben doğrusu bu noktadaki tabii değerlendirmede bir yere kadar ama bir koalisyon şeyi zaten düşünmüyorum. Yani gittiğim yerlerde, meydanlarda falan böyle bir hava esmiyor, böyle bir hava da zaten yok”
Seçimi Davutoğlu Hükûmeti için bir güven oylaması olarak göstermek, içinde büyük bir iddia barındırıyor.
Erdoğan, koalisyonu düşünmediğini ifade ediyor ama konuşmasının bir yerinde de MHP’nin DSP ile koalisyon kurduğunu hatırlatarak HDP ile de kurabileceğini iddia ediyor!
AKP hükümeti, halktan güvenoyu alacaksa, MHP’nin kiminle koalisyon kuracağını konuşmanın ne gereği var?
* * *
Anlaşılıyor ki, Tayyip Erdoğan’ın bir beklentisi var! Bu beklentinin ne olduğu konusunda çeşitli rivayetler var. Rivayetlerin biri cemaat kaynaklı! İddiaya göre, seçim sonuçlarını değerlendiren sistem, AKP’nin yüzde 47 oy almasına göre şimdiden programlanmış durumda! Tabii burada bir anketten değil, bir sahtekârlıktan söz ediliyor. Fuat Avni’nin konuyla ilgili “oy hırsızları listesi” yayınlaması, bu ihtimali ciddiye aldıklarını gösteriyor.
* * *
Fethullah Gülen, “Biz kazandık” diyor ama cemaatin üst düzey adamlarından birinin diğerine anlattığı bir fıkra, meseleyi nasıl gördüklerini özetliyor.
Fıkra bu ya, henüz motorlu testerenin bulunmadığı bir tarihte Güneydoğu Anadolu’da bir şehrimizin meydanında, çapı çok geniş asırlık bir ağaç çürümüş. Meydanda bina yapmak isteyen ağalar, ağacı kesecek birini aramaya başlamış. Kimse ağacı kesmeye yanaşmamış. Derken güçlü kuvvetli bir deli “Ağacı keserim ama bana ne vereceksiniz?” diye sormuş. “Seni evlendiririz, bir iş, bir de ev veririz” vaadinde bulunmuşlar. Deli kabul etmiş ama bir de sağlam balta istemiş. Birkaç gün uğraştıktan sonra, ağacı kesmiş. Evini vermişler, evlendirmişler ama deli, baltayı geri vermemiş. “Baltayı ne yapacaksın?” diye sormuşlar. Kendisini evlendiren, iş ve ev veren ağalardan birine, “Senin burnun çok uzun, onu da keseceğim” diğerine “Senin kulağın çok uzun onu da keseceğim” demiş. Tabii ağalar çok korkmuş... “Baltayı delinin elinden kim alacak?” diye birbirlerine sormuşlar. Biri demiş ki “Baltayı delinin eline kim verdiyse o alsın...”
Teşbihte hata olmaz. Burada kesilen ağaç Türkiye’dir. Deli, AKP iktidarı, ağalar ise başından itibaren AKP koalisyonunu oluşturan cemaatlerdir. Fıkrayı anlatan da dinleyen de Gülen grubundandır. Yani fıkrayı anlatan, kendi cemaatine bir özeleştiri yapıyor.
* * *
Seçimlerde, siyasi partiler sandıklara seçim sonuna kadar sahip çıkarsa, ilçe ve il seçim kurulları ile YSK’daki birleştirmeler sırasında da hazır bulunup, oy hırsızlığına izin vermezlerse, balta, delinin elinden alınmış olur. Tabii, mesele bununla bitmiyor. Ölüler adına veya gerçekte hiç var olmayan isimler adına düzenlenmiş seçmen kartlarına göre hazırlanmış kimliklerle oy kullanılabilir. Cemaatin yargıyı ele geçirmesini sağlayan 12 Eylül 2010 referandumunda, Fethullah Gülen, “Gerekirse ölüler bile mezarlarından çıkarılıp evet oyu kullanmalı” demişti.
Balta, delinin eline o referandumda verilmişti. Şimdi “Baltayı delinin eline kim verdiyse o alsın” diyecek lükse sahip değiliz. Çünkü “yargı baltası”nın, “polis baltası”nın, “ordu baltası”nın, “istihbarat baltası”nın cemaatin elinde olması ile AKP’nin elinde olması arasında bir fark yok. İkisinde de kaybeden Türk Milleti oluyor