Bahçeli'nin talebi Saray'da reddedildi...
Çeşitli bahanelerle meydan meydan dolaşan AKP Genel Başkanı R. Erdoğan ile bir de Başbakan Binali Yıldırım var. Televizyon kanalları her zamanki gibi otomatik pilota bağlamış sırasıyla canlı yayından canlı yayına geçiyor. Araya Bakanlarla "özel röportajlar" serpiştiriliyor. Son günlerde iyice sıklaşan meydan mitinglerine, söylemlere bakıyorsunuz, havayı kokluyorsunuz sanki yakında seçim var gibi. İktidar sözcülerinin iç ve dış politikaya yönelik hönkürmeleri hâlâ sandık arifesi kıvamında.
Bunlar çıplak gözle görünenler... Farklı veriler de var. Ekonomideki bıçak sırtı tablo, dışarıdan gelen dayanılmaz baskılar, iç yapıdaki huzursuzluk, kâbus gibi gelen yeni parti çalışmaları, vs..vs.. Topluma yutturulması gereken acı reçetelerin ertelenebilirliği en büyük sıkıntılardan. Risk büyük. Hem de oldukça!.. Acaba seçimleri normal zamanında 2019'da mı yapsalar daha kârlı çıkacaklar? Yoksa, baskın yapıp tarihi öne çekerlerse mi?.. 2017 Kasım sonu mu olsa?.. Yoksa 2018 ilkbaharında mı?.. Hesaplar, kitaplar, istişareler, anketler, pazarlıklar, toplantı üstüne toplantılar devam ediyor sarayda. Kamuoyu, SAŞ'ın (Sivil Askeri Şura) sarsıntıları ve diğer yan gündem maddeleri ile meşgul iken, sarayda çok dar kapsamlı ve çok gizli bir toplantı gerçekleşti. Yakın halkadan çok az sayıda "güvenilir" ismin katıldığı toplantının gündem maddesi tekti; "erken seçim." R. Erdoğan kurmaylarından, önce Kasım ayında bir erken seçim üzerinde, kanunların değiştirilip değiştirilmemesi gerekenlerle birlikte, teknik çalışmalar yapmalarını, raporlaştırmalarını istedi. 2018 ilkbaharında seçim ile ilgili ayrı bir çalışma talimatı da verdi.. Erdoğan, toplantı sona ererken, kendisinin de yurt gezilerine çıkacağını nabız tutacağını, çok özel anketler yaptırdığını, bir toplantı daha yapacaklarını söyledi. Kararın şekillenebileceği ifade edilen toplantı tarihi için bu hafta sonunu işaret etti. Erdoğan, özel anketler dışında her zamanki üslubuyla, yerelde sözlerine, görüşlerine çok güvendiği ve kimseyle paylaşmadığı veya çok az kişiyle paylaştığı isimlerle de özel görüşmeler yapıp nabız tutuyor.
Sarayda hafta sonu yapılması planlanan "baskın seçim" toplantısından önce kritik bilgilere ulaştım. Erdoğan'a çok yakın kaynakların verdiği bilgilere göre, seçim sisteminde bir değişiklik düşünülmüyor. Yani, dar bölge mi olsun, daraltılmış bölge mi olsun tartışmaları şimdilik rafa kalkmış gibi gözüküyor. Ya seçim barajı?.. İşte işin düğüm noktası burası. Saray kaynakları, MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli'nin "seçim barajı yüzde 7'ye insin" şeklindeki ısrarlı taleplerinin bir kez daha reddedildiğini söylüyor. Erdoğan, Bahçeli'yi reddederken şöyle bir gerekçe öne sürmüş; "Seçim barajının yüzde 7'ye indirilmesi Saadet Partisi'ne yarar."
Madalyonun diğer yüzünü çevirelim...
Baskın seçim için yolara düşen AKP Genel Başkanı R. Erdoğan aynı yerde aynı konuşmada şunları söylüyor:
"Davası olmayan ve bulunduğu yerde milletimizin tamamını kucaklayamayan hiç kimse AK Parti'de yöneticilik yapamaz. 15 yıl, 20 yıl, 25 yıl öncesinin siyaset baronlarının tarzıyla AK Parti'de etkinlik kurmaya kalkan herkes karşısında bu kardeşinizi bulur. Partimizin kuruluşunda emeği geçen tüm kardeşlerime vefa borcumuz olduğuna inanıyorum. İhanet etmedikten sonra biz onları hiçbir zaman kapıda bırakamayız onlarla beraber yolculuğu devam ettireceğiz. Bedir farklıdır Uhud farklıdır. Bunun üzerinde hassas duracağız. Bu kardeşlerimizle şu andaki kadrolarımızın irtibatı devam etmelidir. Onlarla beraber yolculuğa devam etmeliyiz. Bu inceliği bir kenara koymayacağız. Bunun üzerinde hassas duracağız. Her bir arkadaşımdan kongre süreçlerindeki adımlarını bu gerçekler üzerinde atmasını bekliyorum."
Bu bir Recep Erdoğan, Tayyip Erdoğan klasiği mi?.. Kast ettiği isimleri -kendileri de dahil- cümle alem biliyor. Hem adamlara "siyaset baronu" de, sonra da aynı konuşma içinde sırtlarını sıvazlayıp mavi boncuk göster!.. Havuç-sopa politikası mı?.. Soruların cevabı, siyasi kulislerde çok gizli olarak yürütülen temaslarda saklı. Şöyle:
AKP'de çok etkin isimlere göre; bu çağrı Bülent Arınç, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Yalçın Akdoğan gibi bir dönem partinin stratejik aklını oluşturan şimdi "küskün" olan isimlere yönelik. Çağrı üzerine tekrar koşarlar ve yanında görünürlerse Erdoğan için ne ala!.. R. Erdoğan bu isimlerin dışarıda kalmalarını kendi için tehlike, baskın seçim için risk faktörü olarak görüyor. Diğer bir sebep ise partiye olan ilginin ve tabanda yaşanan çözülmenin bu isimlerin tekrar yana alınmasıyla birlikte terse döneceği umudu. Erdoğan, bu isimlere sadece açıktan çağrı yapmadı. Elçiler aracılıyla davet de gönderdi. Bir çok isimle Erdoğan'ın çok güvendiği TBMM Başkanı İsmail Kahraman da görüştü. Kaynaklar, "şu ana kadar olumlu bir cevap alabilmiş değil" diyor.
"Baskın seçim" mi, "erken seçim" mi?.. Adına ne derseniz deyin. Karar, bu hafta sonu sarayın en dar kadrosu ile yapılacak toplantıda netleşebilir, şekillenebilir. Aylardır aynı şeyleri yazıp duruyorum... Benden daha fazla kapı arkası bilgi ve de haber beklemeyin!.. Tavsiyem, meydan mitinglerini ciddi bir şekilde analiz edin. Çok vaktiniz mi yok!.. O zaman, "2019'dan önce seçim yok. Erdoğan sözünün eridir. Seçimler normal zamanında yapılacak" diyen havuz medyası kalemşörlerinin nasıl kıvırmaya başladığına ve bundan sonra da nasıl dans edeceklerine bakın!..