Bahçeli'nin çözüm önerisi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinden sonra hükümetin cevabı ile gelişen gerginlikle ilgili önemli ve çok doğru tespitler yaptı.
Bahçeli, genel olarak yargının tepkisine hak vermekle birlikte, “Yasama ve yürütmenin yargıyı etki ve vesayet altına almaya çalışması ve görevine müdahalesi ne kadar yanlış ve kabul edilemezse, yargının da yasama ve yürütmenin yetkilerini alenen sorgulaması ve bu alana taşacak tutumlar içine girmesi de aynı derecede hatalı ve kabul edilemez bir durumdur” dedi.
* * *
Bahçeli, Anayasa’nın 104. maddesini de hatırlatarak Cumhurbaşkanı’nın inisiyatif almasını istedi.
104’üncü madde “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir” diye başlıyor ama hemen devamında bu maksatla yapacağı görevler sıralanıyor.
Sıralanan görevlerden hiçbiri mevcut krizi çözebilecek nitelikte değil.
Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışması, bütün organların Anayasa’ya uyması ile sağlanır. Uymayan olursa kriz çıkar elbette.
Mevcut durumda, iktidar partisi, “Cumhuriyetin temel niteliklerini ABD ve AB’den aldığı destekle zaafa uğratmak” la suçlanıyor.
Cumhurbaşkanı’nın durumu da farklı değil. Çünkü AKP hakkında açılan davada ona da siyaset yasağı isteniyor1
Kendi durumu tartışmalı bir Cumhurbaşkanı, krizi nasıl çözebilir?
Bahçeli’nin “Cumhuriyet’in temel organları arasında aleni bir çatışma yaşanıyor olması karşısında, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuda inisiyatif alması yerinde ve yararlı olabilecektir. Bu amaçla konunun bütün yönleriyle bir diyalog ortamında ele alınarak bu çatışmalara son verilmesi için Sayın Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında Yasama, Yürütme ve Yargı kurumları başkanlarının bir araya gelmesi üzerinde durulmalıdır” önerisinin gereği yapılsa bile sonuç almak mümkün değil!
Çünkü, Bahçeli’nin de belirttiği gibi AKP gerginlikten besleniyor!
Yani bugünkü tablo, AKP’yi yönetenlerin öngörmediği bir durum değildir. Aksine kriz çıkararak, o krizden daha da güçlenmiş hatta Türkiye’yi dönüştürmüş olarak çıkmayı planlıyorlar.
Hatta, siyaset yasağı getirilmesi halinde Tayyip Erdoğan’ın, sivil toplum kuruluşu kurarak, Anadolu’yu dolaşması ve bir hareket başlatması da söz konusudur!
Bu akıllar, turuncu darbeleri örgütleyen Açık Toplum Enstitüsü’nün Türkiye ayağını oluşturan ve Soros’tan yılda 2 milyon dolar yardım alan TESEV’in başkanı Can Paker’in evindeki yemekte gündeme getirilmişti.
Bu amaçla kurulan bir siyasi particik de var, sivil toplum kuruluşu da.
Türkiye’yi Sırbistan, Gürcistan ve Ukrayna gibi karıştırarak, sokak hareketleri ile iktidarı ele geçirmek bile gündemdedir!
* * *
Cumhurbaşkanlığı makamında Abdullah Gül değil de AKP içinden, geçmişinde “Ne mutlu Türküm diyene” felsefesi ile kavgası olmayan bir kişi bulunsaydı, Bahçeli’nin beklediği düzeni ve uyumu sağlayabilirdi. Bahçeli isteseydi, böyle bir kişi Cumhurbaşkanı seçilir ve bugünkü krize müdahale edebilirdi.
Bahçeli, Abdullah Gül’ün önündeki engelleri kaldırarak Cumhurbaşkanı seçilmesini sağladığı için bu ihtimali bizzat ortadan kaldırmıştır.
Dolayısıyla, tespitleri yerinde olmakla birlikte, çözüm olarak gösterdiği yol pratikte mümkün değildir.