“Baba bir hırsız tuttum” hikâyesi!

Henüz lise öğrencisi olduğumuz yıllarda, Rauf Tamer, “Baba bir hırsız tuttum” hikâyesini sık sık yazardı. Dört yıl önce de Oktay Ekşi, “Döndük dolaştık, ‘Baba bir hırsız tuttum’ hikâyesine geldik” diye yazmıştı. Bugün işler biraz tersine döndü. Hikâyedeki olay şöyleydi:
Baba ile oğlu uyuyorlarmış. Yan odadan gelen tıkırtılar üzerine, baba, oğluna, ‘git bak bakalım’ demiş...
Oğlu gitmiş. Ses seda çıkmayınca baba seslenmiş;
-Oğlum ne oldu?
-Baba bir hırsız tuttum.
-Tut kolundan getir.
-Gelmiyor.
-Bırak gitsin.
-Gitmiyor.
-Sen gel oğlum.
-Gelemiyorum.
-Niye gelemiyorsun?
-Ben onu bırakıyorum o beni bırakmıyor.


***


Şimdi, eve polis girmiş, oğlanı yolsuzluk suçu ile tutmuş... Babasını arayacak ama ulaşamıyor. Gerçi sonunda, nezaret odasından müdür odasına alınınca aramıştır. Herhalde şöyle bir konuşma cereyan etmiştir:
-Baba, beni yolsuzluktan tutuklayacaklar!
-Korkma oğlum, ben o polisleri görevden aldım!
-Baba, şimdi de savcı bırakmıyor!
-Korkma oğlum, Adalet Bakanı devreye girdi, savcının yanına iki savcı daha verdi.
-Onlar da tutuklama istedi baba!
-Biraz sık dişini oğlum. Yönetmeliği de değiştirdik, artık savcının emrindeki polisler, kendi müdürlerinden izinsiz operasyon yapamayacak. Hatta valinin ve kaymakamın izni olmadan kimse operasyon yapamayacak!
-Baba hâkim de bizi tutukladı?
-Merak etme oğlum, Tayyip amcan, onların hepsini “bir nevi çete” diye tutuklatacak. Duymadın mı, hâkimlere “siz de pırlanta değilsiniz” dedi.
-Duydum ama baba, beni cezaevine götürüyorlar!


Bunlar da komplo teorisi mi Ahmet Hakan?

17 Aralık operasyonu ile ilgili yorumlara bakıyorum da Ahmet Hakan, “Amerika mı getirdi ki Amerika götürecek? Ulusalcılar ağızlarını patlatırcasına haykırıyorlardı: ‘Bunları Amerika getirdi’. ‘AKP bir Amerikan projesidir’ diyorlardı, ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ diyorlardı, ‘Yeşil kuşak’ diyorlardı, ‘ABD’nin ılımlı İslamı’ diyorlardı... Hiçbir zaman anlamlı bulmadım bu tür komplo teorilerini...” diye yazmış.
Bu tür meseleler, Ahmet Hakan’ın mesleki boyunu aşar! Türkiye, özellikle Gladio’nun askeri ve sivil istihbarat birimlerine nüfuz etmesinden beri komplo üzerine komplo yaşıyor! 27 Mayıs öncesi, 12 Mart öncesi, 12 Eylül öncesi, 28 Şubat öncesi yaşananlar komplo değil miydi? AKP’ye 10 puan kazandıran 27 Nisan muhtırası, tam bir komplo değil miydi?
Türkiye’nin aydınlarının katledilmesi, suçun Uğur Mumcu cinayetinde olduğu gibi İran üzerine yıkılmak istenmesi komplo değil miydi?
“AKP bir Amerikan projesidir” sözü bana aittir. AKP’nin parti programının ABD’den gönderilen memorandum başlıklı bir belgeden tercüme edilerek yazıldığını, orijinal belgesini yayınlayarak 2001 yılında, partinin kuruluşundan bir ay sonra ispatladım. 12 yıldır bir Allah’ın kulu cevap veremedi. Kaldı ki, Erbakan’ın hükümeti, D-8’i kurduğu için 28 Şubat komplosu ile düşürülmüştü. Ahmet Hakan o zaman Erbakan Hoca’nın yanında oturan bir çocuktu...
Zaten CIA’nın eski Türkiye sorumlusu Graham Fuller, Refah Partisi döneminde, 1996 yılında, “Yenilikçiler”in iktidara geleceğini, Tayyip Erdoğan’ın Başbakan, Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı olacağını söylemişti. Tayyip Erdoğan da daha RP Beyoğlu İlçe Başkanı iken, Morton Abramowitz ile görüşmüş ve CIA’nın önemli şeflerinden Graham Fuller ile temasa geçmişti.
Erdoğan’ın AKP’yi kurmadan önce 18 Temmuz 2001’de İsrail Büyükelçisi David Sultan ile görüştüğü de basına, “Erdoğan’ın yeni oluşacak partinin İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyeceği yolunda garanti verdiği” şeklinde yansımıştı. Bunlar da teori mi, yoksa Türkiye’ye kurulan komplo mu?

Yazarın Diğer Yazıları